Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

24 Ocak '16

 
Kategori
Siyaset
 

Amerika kalleş kalleş…

Amerika kalleş kalleş…
 

Bırakın her şeyi bir kenara, askerimizin başına çuval geçirerek Türk ordusunun ve milletinin gururu ile oynayan bu ülkeye hala bizim dostumuz ve müttefikimiz diyebilir miyiz


Amerika kalleş kalleş…

“Çatışmaların sona erdiği Silopi’de arama çalışmalarını sürdüren güvenlik güçleri, bir evin bahçesinde depo olarak kullanılan alanda monte edilmemiş bir mini insansız hava aracı ele geçirdi.

İnsansız hava aracının (İHA) ABD yapımı RQ-20 Puma modeli olduğu belirlendi. Bu İHA’nın ABD tarafından PYD’ye yapılan askeri yardımlar arasında bulunduğu tahmin ediliyor.”

Haber özetle böyle…

Yani PKK terör örgütünün elinde ağır silahların dışında, İnsansız Hava Aracı(İHA) bile bulunmaktadır.

Bu silahlar, bu İHA bu örgütün eline nasıl geçiyor, kimler gönderiyor diye kafa yormanın da bir anlamı olmadığını düşünüyorum.

Çünkü cevabının “Müttefikimiz Amerika” olduğunu hepimiz biliyoruz.

Rus haber ajansı, terör örgütü PYD'nin, Cenevre'de yapılacak olan Suriye barış görüşmelerine resmen davet edildiğini yazdı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun son bir haftadır İngiltere, Davos ve Almanya’da verdiği “PYD terör örgütüdür. Suriye barış görüşmelerine katılamaz” mesajlarının ardından, Rusya kaynaklı bu haber, Ankara’yı alarma geçirdi.

Çünkü ülkemizi ziyarete(!) gelen ABD’nin 2 numaralı adamı Biden, Başbakan Davutoğlu’nun aksine PYD’nin ayrı değerlendirilmesi gerektiğini üzerine basa basa söyledi. Devamın da ise “PYD IŞİD’le mücadelede müthiş bir rol oynuyor, dolayısıyla onun bir terör örgütü olduğunu söyleyemeyiz” ifadelerini kullandı.

Bunların ardından Barzani açıklama yaptı.

Barzani açıklamasında, Bağımsız bir Kürt Devletine sahip olmalarına hiç olmadıkları kadar yakın olduklarını söyledi. Barzani, Kürt devletine Türkiye'nin karşı çıkacağını sanmadığını da sözlerine ekledi.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, Iraklı Kürtlerin bağımsız bir devlete sahip olmalarının hiç olmadığı kadar yakın olduğunu ve Türkiye’nin buna karşı çıkacağını sanmadığını söyledi.”

Şimdi bunun da tesadüf olduğunu mu düşünelim? Yoksa bir kumpasın içinde olduğumuz mu?

ABD’nin hangi çıkarlar peşinde koştuğunu hepimiz biliyoruz. Şu anda İsrail ile ilişkilerimizin normalleşmesi ve İsrail’inde “Bağımsız Kürt Devleti” kurulmasını istemesi de ABD’nin bir planından başka bir şey değildir.

Hulki Cevizoğlu’nun İşgal ve Direniş isimli kitabında ki düşüncelerine katılmamak imkânsız diye düşünüyorum.

Hulki Cevizoğlunun tespiti aynen şöyle: 

“ABD Türkiye’nin kuruluş anlaşması olan Lozan’ı resmen tanımadı. Bu gün ülkemizi bölen sınırlar çizmesinin ardında da bu yatıyor.

Bu gün PKK ya destek veren, onu yok etmek için silahlı mücadeleye karşı çıkan ve sabredin diyerek Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kuran, ülkemizdeki Kürt ayrılıkçılara siyasi destek veren ABD, 1919’dan itibaren karşımızda imiş de haberimiz yokmuş.”

Bu tespitlere baktığımız da ABD’nin her zaman ülkemiz üzerinde “kirli emelleri” olduğunu görüyoruz.

Şimdi gelelim asıl konumuza ABD’nin 2 numaralı adamı Biden ülkemize neden geldi?

Derdi neydi acaba?

Terörle mücadelemizde yanımızda olmak mı, yoksa köşeye sıkışmış olan PKK terör örgütünü kurtarmak için mi?

ABD’nin 2.Adamı Biden ’in temaslarına baktığımızda görüştüğü her siyasiye “barış” adı altında talimatlar vermeye çalıştığını görmekteyiz.

Biden, siyasi parti yetkilileri (MHP hariç) ve Başbakanla görüştükten sonra bunun arkasından HDP’nin yeminsiz milletvekili Leyla Zana Cumhurbaşkanından görüşme talep etti...

Cumhurbaşkanı “görüşürüz” dedi. 

Bu gelişmelerden sonra 2.Çözüm süreci yakında başlarsa sakın şaşırmayın.

Sonra ne olur biliyor musunuz? Şehit olanlar olduğu ile ölenler öldüğü ile kalır.

Sonra, erken seçim kararı alınır. HDP rol icabı baraj altında kalır.

MHP baraj altında bıraktırılır.

Oldukça yüksek bir yüzde ile Başkanlık Sistemi tamam olur.  Yeni Türkiye’nin ilk başkanı da bu şekil seçilmiş olur.

Bu arada kanlı örgüt “gücünü kuvvetini” yeniden toplar.

Daha sonra, 2.çözüm süreci sonucunda “Hendek Savaşı” yeniden başlar.

Bu defa ilçelerde değil, şehir merkezlerinde devasa hendekler açılır.

Ondan sonrasını düşünmek dahi istemiyorum.

Bu ülkede her gün şehit tabutları yurdun dört bir yanındaki sıvasız evlere gönderilirken, anaların bağrında ateşler yanarken, bunlara kimlerin nasıl katkısı olduğunun da muhakemesini yapmak lazım.

Amerika bizim hiçbir zaman dostumuz ve müttefikimiz olmamıştır.

Bize karşı her türlü kanlı ve çirkin kumpasların kurucusu ve rol dağıtıcısı olduğu apaçık ortadadır.

Bırakın her şeyi bir kenara, askerimizin başına çuval geçirerek Türk ordusunun ve milletinin gururu ile oynayan bu ülkeye hala bizim dostumuz ve müttefikimiz diyebilir miyiz?

Diyebiliyorsak sorun bizdedir. Bizi yönetenlerdedir.

Amerika’nın “kalleş” olduğu her durumda ortadadır.

İster “Amerika katil katil” deyin,

İsterseniz “Amerika kalleş kalleş” deyin.

İkisini de hak ediyor.

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..