- Kategori
- Dünya
Amerika’nın Suriye diye bir derdi yok
aksam.com.tr'den
Aylardır konuşulan ziyaret gerçekleşmiş, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gelmiş, meşhur 16 Mayıs görüşmesi yapılmış ve basının karşısına çıkılmış!
Türk gazeteciler, Suriye’yi sordukça, Amerikalı gazeteciler, inadına “ABD’nin iç işlerine”ne ait sorular soruyor...
Biri, “Amerikan iç gelirler idaresindeki skandalı ve başkan vekilinin neden istifa ettiği”ni sordu...
Sayın Başkan, uzun uzun “iç gelirler idaresi”ndeki sorunları anlatıyor...
Yanıbaşındaki Türk Başbakanı da dinlemek zorunda kalıyor.
O bitiyor, Türk gazeteci, “Suriye’yi” sual ediyor.
Bizim Başbakan cevaplıyor... Obama hiç üzerine alınmıyor...
Sonra, yeniden bir Amerikalı gazeteci, yine “ABD ekonomisine”ne ait bir soru soruyor.
Obama, bu sefer uzun uzun o konuyla ilgili açıklamalar yapıyor. Yaptığı açıklamaların dünya siyasetiyle, Türk Başbakanı’nın ziyaretiyle uzaktan yakından alâkası yok... Bütün dünya ve bizim Başbakan dinliyor...
Yani Amerikalı gazetecilerin de, Başkan’ın da Suriye gibi öncelikli bir dertleri yok...
Tabii ısrarlı sorular karşısında, Obama, Suriye’yle ilgili bikaç kelam etti...
Lâkin Suriye’ye karşı sert bir tavır, bir müdahale kararlılığı falan hiç hissettirmedi...
Daima yuvarlak ifadeler,
“Uluslararası toplum”un çözüm üretmesi,
Rusya’yla birlikte hareket,
Haziran’da yapılacak “Cenevre görüşmeleri”ne gönderme ... Vs. Vs.
x x x
KİMYASAL SİLAH MESELESİ
Basın toplantısında, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiası da gündeme geldi.
Erdoğan, “Esad’ın kimyasal silah kullandığına dair kendei ellerinde ve başka ülkelerin elinde belgeler-bilgiler olduğu”nu söyledi...
Bunları dinleyen Obama ne dedi?
“Suriye’de kimyasal kullanıldığına dair yeterli kanıt olmadığını, daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğunu”,bilhassa “kırmızı çizgilerin” aşılmasının söz konusu olmadığını...
Tabii “Esad meşruiyetini kaybetti, gitmeli”, “2 sene evvel gitse daha iyi olurdu” falan da dedi...
Fakat Esad’ın gitmesi için parmağını kıpırdatacağına dair en küçük bir vaadde bulunmadı.
Yani hemen hemen temenni düzeyinde kaldı.
Obama, Suriye konusunda bir şeyi daha vurguladı: Oradaki müstakbel rejimin, bütün azınlıkların haklarına saygı gösterecek bir rejim olması gerektiği ve özellikle, “teröristlerin yönetimi ele geçirmesinin kabul edilemeyeceği”ni...
Yani El-Kaide ve uzantılarının Suriye’de etkin olma ihtimallerini ortaya koydu. Onlar olacağına şimdiki rejim devam etsin demeye getirdi.
Zaten kolu kanadı kırılmış ve Rusya’nın kontrolündeki bir Esad’dan ne zarar gelir ki?
Son tahlilde,dünkü ortak basın toplantısından çıkan sonuç; ABD’nin çok ciddi iç meseleleri var ve Başkan enerjisinin çoğunu içeriye ayıracak... Suriye’yi “uluslararası toplum” çözecek... Amerika o “toplum”a, her ülke kadar destek verecek.
Asker falan göndermek mi?
Zinhar!
x x x
HAFTANIN TEKERLEMESİ
Erdoğan’ın Reyhanlı’yı ziyaret etmeden Amerika’ya gitmesi üzerine:
“Memlelet yanmış neyime, ben giderim beyime”!
Oktay Vural, Ortadoğu, 17 Mayıs
x x x
AYDINLIK’LA TARAF’IN BULUŞTUĞU NOKTA
Aydınlıkgazetesi, aylardır, Türkiye’nin Suriyeli isyancılara silah yardımı yaptığını yazıyordu. İktidarın ve yandaşların kesin bir dille reddettiği bu haberlere çok ilginç bir gazeteden destek geldi. Hem de manşetten:
Taraf’ın, 17 Mayıs tarihli, Amberin Zaman imzalı haberine göre; “Silahlar sınırda sivil giyimli Türkler tarafından gece teslim ediliyor.”
“İsyancı”, “Allah razı olsun Türkler’den”demeyi de ihmal etmiyor!
Yandaş bunu da yalanlayacak mı?