- Kategori
- Öykü
AMERİKAN RÜYASI
F.Scott Fitzgerald ‘’Muhteşem Gatsby’’ romanıyla Amerikan rüyasının kamuflajdan ibaret olduğu gerçeğini vurgulayarak cesur ve nesnel bir esere imzasını atmıştır. Işığa tutulan madalyonun karanlıkta kalan kısmını gizleyerek sadece madalyonun aydınlık yüzünü sergileyen anlayışı eleştiren başyapıt 1920’lerde kaleme alınmasına karşın 2020 yılında da güncelliğini korumaktadır.
Propaganda aracı olarak kullanan görsel materyaller sayesinde demokratik, sosyal, refah seviyesi yüksek ve uygar bir portre çizen Amerika’nın esasında göründüğü gibi olmadığı son zamanlarda net bir biçimde anlaşıldı. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması sonucunda bilgiye ulaşmanın kolaylaşması buzdağının görünmeyen yüzünü gözler önüne serdi.
Toplumsal eşitsizlik, gelir adaletsizliği, sosyal devlet zafiyeti ve uygulanan ırkçı politikalar Amerikan rüyası hayalini kuranların gaflet uykusundan uyanması için örnek teşkil ettiğini düşünüyorum. Son zamanlarda sosyal medyada tepki toplayan paylaşımları görünce durum daha da belirginleşiyor. Amerikan polisi tarafından acımasızca katledilen siyahiler ırkçı politikaların doğurduğu olumsuz sonuçlardan biri. Süper Güç olarak nitelendirilen bir ülkenin gücünü renk ayrımı yaparak göstermesi durumun vahimliğini ortaya koyuyor.
Öte yandan, 2019 Aralık ayından bu yana bütün dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs salgınında vaka sayısında rekor kırarak iyi bir sınav veremeyen ve vatandaşını kaderine terk eden uygulamaların sosyal devletle bağdaştığını söylemek de mümkün değil.
Bir yanda karnı doymayan yoksullar yaşam mücadelesi verirken diğer yandan gözü doymayan zenginler servetine servet katmaktadır. Sermayedar sınıfın paranın gücüyle emekçilere hayatı dar ettiği ve makasın yüz seksen derece açıldığı bir ortamda gelir adaletinden söz etmek toz pembe gözlüklerle Amerikan Rüyası görmekten öteye gidemiyor.
Ortadoğu’da ve Uzakdoğu’da emperyalist politikalar uyguladıktan sonra milyonlarca insanın ölümüne sebep olan zihniyetin kendini sinema filmleriyle temize çıkarması artık geçerliliğini yitirmiş durumda. John Steinbeck’in ‘’Fareler ve İnsanlar’’, Jack London’ın ‘’Demir Ökçe’’,F.Scott Fitzgerald’ın ‘’Muhteşem Gatsby’’ eserlerini okudukça meselenin daha doğru kavranacağı kanısındayım.