Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '10

 
Kategori
Spor
 

Anadolu'dan şampiyon çıkar mı?

Anadolu'dan şampiyon çıkar mı?
 

Trabzonspor’un 1984 yılındaki son şampiyonluğundan bu yana son üç yılda artan bir tempoda Anadolu’dan bir şampiyon çıkarma tartışması gündemimizden hiç düşmemecesine devam ediyor.

Geçen sene bunun merkezinde Sivasspor vardı. Çok önemli bir şansı vardı ancak Beşiktaş’ın gerilimini kaldıramadı. 2001 yılında da Gaziantepspor çok yaklaşmıştı. Hatta Kadıköy’deki o ilginç karşılamada Fenerbahçe karşısından 3-0 da öne geçmişti. Ancak ikinci kırk beş dakikada dünya tersine döndü. 1996’da da Trabzonspor elindekini Fenerbahçe’ye teslim etmişti.

O gün Şenol Güneş Trabzonspor’un en az on yıl geriye gittiğini söylemişti. Aradan geçen 14 yıl sonra hala devam eden enkazın etkileri silinebilmiş değil. Sivasspor belki geçen senenin ağırlığı yüzünden bu sene bir alt lige düşecek.

Hatta Beşiktaş 2004’de yaşadığı Samsunspor travmasını ancak geçtiğimiz sene üzerinden atabildi.

Bütün bunlar nedensiz yere yaşanmadı. Bir sebebi vardı. Başarı dediğimiz şey birçok etkenin bir araya geldiği bir bileşkedir.

Galatasaray ve Fenerbahçe’yi diğerlerinden ayıran en önemli fark da bu bileşkeyi doğru bir şekilde kurabilmiş olmasıdır. Kuşkusuz bu dediğimiz süreç kısa süre içinde olmuyor; belli bir tarihsel ve ekonomik geçmişe dayanıyor.

Burada Beşiktaş’ı üç büyüklerin içinde farklı bir kategoriye koyuyor olduğumuz yanılgısı olabilir. Öyle değil ancak Beşiktaş bir ara geçiş dönemi yaşıyor ve bunun sancılarını şiddetle hissediyor. Bu yazı içinde konu edindiğimiz şeylerin önemli bölümü Beşiktaş için değildir.

Örneğin Bursaspor’un bugün başarı çizgisini Ertuğrul Sağlam’ın hünerli elleri belirlemektedir. Aynı cümleyi geçen sene Sivasspor için Bülent Uygun için yazabilirdik. O tarihte televizyon ve radyo programlarında sürekli boy gösteren Bülent Uygun ne kadar bilimsel çalıştığını göstermek için maç içinde birinci yarı tuttuğu istatistik verileri devre arasında futbolcuları ile paylaştığını, ikinci devre de rakibin eksik yanlarını bilen takımın sonuca gittiğini anlatmıştı.

Kuşkusuz futbol bu kadar da bilimsel değildir. Matematiksel kesinlikleri yoktur.

Bülent Uygun bilimselliği öylesine abartmıştı ki söylemlerine entropiyi bile eklemişti. Kuşkusuz çok da doğru kullanmıyordu. Bilimsellik aşırı güveni o da “bir takım dağıtır yeni bir takım kurar onu da zirveye oynatırım” yanılgısını getirdi.

Bursaspor’da Ertuğrul Sağlam belki de bütün bunlardan farklı bir şey yapıyor. Belki gerçekten de şampiyon olacak. Ancak, bileşenlerden sadece birini kullanarak başarmış olacak.

Örneğin üç büyük kulüpten bir tanesi şampiyon olduğunda ilk hedef mevcut takımın iskeletini koruyarak takviye yapmak oluyor. Çok göze batan futbolculardan bazıları belki Avrupa’yı tercih ediyor.

Galatasaray’ın 1997-2000 arasına damga vuran kadrosu UEFA Kupası’nı aldıktan sonra bir anda dağılıvermişti. O Galatasaray dengesini ancak 2006 yılında toparlayabildi. Eski günlerini anmakla kalmıyor, Emre Belözoğlu gibi bir futbolcunun eksikliğini duyduklarını ister istemez itiraf ediyorlar.

Yine Fenerbahçe’nin yüzüncü yıl şampiyonluğundan sonra takımdan ayrılan Tuncay Şanlı, Aurelio, Ümit Özat isimleri takip edebiliyoruz. Fenerbahçe bu üç futbolcunun eksikliğini hala doldurtabilmiş değildir.

Beşiktaş’ın 2003 yılındaki yüzüncü yıl şampiyonluğundan bir sene sonra nasıl dağıldığından söz ettik. Aynı şeyi geçen sene yaşanılan çifte kupa zaferinden sonra bu sezon da benzer şekilde yaşadılar. Beşiktaş’ı bir arada tutan güç ilginçtir Mustafa Denizli fenomeni olmuştur.

Bursaspor’u bu sene şampiyon olsa da olmasa da bir büyük tehlike bekliyor. O da başarılı takımın dağılma sorunudur. Düşünün ki Bursaspor’un en değerli futbolcusu daha bir iki aya kadar üç büyük kulübün formalarıyla gazetelere pozlar vermiş, hangisine yakın olduğuyla ilgili işaretler göstermiştir. Ozan İpek, Volkan Şen, Bekir Ozan, Batalla daha az popülaritesi olan futbolcular değildir ve her birinin kendine göre bir pazarı ve alıcısı vardır.

İşte büyük olma, şampiyonluk yaşama ve devamlılığın önemli bileşenlerinden bir tanesi daha.

Çok sıkıldık biraz değişiklik olsun diyerek şampiyonluk beklentilerini başka taraflara yönlendirmenin aslında boşa konuşmaktan başka bir yararı da yoktur.

Anadolu’dan şampiyonlar çıkarabilmenin yolu Anadolu’nun aynı zamanda bir çekim merkezi haline gelecek bir yapıya ulaştırılmasıdır. Bunun için koşullar oluşmaya başlamıştır. Yapılması gereken şey bütün kuvvetleri o efektif bileşke doğrultusunda toplamaktan ibarettir.

O zaman rekabette doğru yaşanacaktır. Başarı tabana yayılacak bu da istikrara dönüşecektir.

Basketbolda Efes Pilsen bütün söylemek istediklerimizi içinde toplayan bir modeldir. Düşünün ki o Efes Pilsen Euroleague de Fenerbahçe’nin seyirci ortalamasının üzerinde izleyici toplamayı başarabilmiştir.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..