Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anadolu Kağnısı / İyi Tatiller!

Anadolu Kağnısı / İyi Tatiller!
 

***Haydi kolay gelsin!***


Haftanın son gününden karnelerini alıp eve koşan-koşamayan, mutlu-mutsuz çocuklara ve o çocukların anne-babalarına merhaba!

Yarıyıl tatili başladı başlamasına da, malum ülkemizde okullu çocukların pek tatili olmuyor. Bizler fırsat vermiyoruz, anlayacağınız. Okuldan geldi benim küçük, hemen dershanaye gitti. Maalesef maraton koşucusu gibi çocuklar. Düzen böyle kurulmuş, o çarkın içine istemeden biz de giriyoruz.

Ben, ders konusunda çocukları sıkan annelerden değilim, bir bakıma şanslı benimkiler. Televizyon, internet, bilgisayar, oyun gibi konularda da yasak yok bizim evde. Canları istediği zaman izliyorlar, istedikleri zaman çalışıyorlar. Başarı salt onların başarısı, ne alırlarsa kendilerinin. Çünkü onlara küçüklükten beri bu bilinci aşıladım.

Hedeflenen başarıda önemli olan, okulla tanışılan ilk yıllarda verilen sorumluluk bilinci ve kalıcı alışkanlıkların kazandırılması. Bu nedenle her zaman belirttiğim gibi sınıf öğretmenleri çok önemli. Çocuk, ödev yapma ve kendi kendine ders çalışma alışkanlığı kazandıktan sonra siz yan gelip yatabilirsiniz. Ha bir de dershane ve okul servisi
masraflarını karşılayın yeter.

Sonuçta siz kendinizi paralasanız da bir yere kadar, fazlası olmuyor. Bazı çocuklarda, anne-babanın gayreti ile geçici başarılar gözlemleyebiliriz, çocuk yüksek notlar alır, birincilikler kazanır, dereceye girer ve istediği (çok zaman anne-babanın istediği) bölümü kazanır. Bizi yanıltan asıl budur işte! Bir müddet sonra çocuk sınırlarını zorlamaya başlar, bunalıma girer ve alışkın olduğu yapay başarıyı artık alamayınca geriye dönüş kaçınılmaz olur.

Çocuklara kıymayın veliler, o karneler aslında bir bakıma bize de veriliyor!

Size bir öneri: İkinci dönem taktik değiştirin!

*****
Dün gazete manşetlerinde, üç gündür kafasında plastik kavanozla yaşayan GARİP isimli köpeğin resimleri vardı. İçim burkuldu, o resmi çekene kadar yaklaşmışlar ama zavallı köpeğe yardımcı olmamışlar. Neymiş, ısırır, diye korkmuşlar, yanına kimseyi yaklaştırmıyormuş. O da bahane mi? Danalar da boğalar da yaklaştırmıyor ama yine de canına okunuyor ...Belli formülleri vardır yakalamanın, üstelik sahipli köpekmiş, sahibinin ne kadar sahip olduğunu sorgulamak gerek, demek ki yeterli sevgi göstermemiş köpeğe, üstelik adını Garip koymuş. Garip bir durum!

*****
Geçen yıl bize yakın villa inşaatlarını bekleyen markalı bir kurt köpeği, zincirini koparıp kaçmış ve kent-ormanın tellerine dolanmıştı. Gece boyu ulumuş, kendini kurtaramamış, sabah yürüyüş yapanlar da korktukları için yaklaşamamışlar. Ben sesini duyunca dayanamadım, eşime dedim o da önce korktu, çünkü yanından geçerken bile bizi parçalayacak gibi havlıyordu, aç-susuz bırakmışlar ama o yabancı kimseleri yaklaştırmıyordu inşaata. Değerli olmasına değerli, sevgi-ilgi görmeyen bakımsız bir kurt köpeği. Eşim benim ısrarımla yanına gitti, ben uzaktan izliyorum (o gitmeseydi ben gidecektim.) Kurt olmuş bir kuzu, derya kuzusu, kuyruk sallıyor, çaresiz ya!
Eşim epeyce uğraştıktan sonra düğümlenmiş zinciri çözdü ve köpek kurtuldu.

Sonra onu aramaya çıkan bekçiye rastladık ve söyledik. Tabii ki ben hemencecik, köpeğin çok bakımsız olduğunu belirttim ve uyardım.

*****
Dün yine yavru bir köpek, bizim derneğin köpeklerinden, küpeli. Evin önünde sanki ağlıyor gibi ses çıkarıyordu. Yanına gittim, ayağını kaldırıyor ve titriyordu. Yemek ve su verdim, bakmadı bile. Kliniğimize telefon ettim, bir saat sonra toplama arabasıyla geldiler. İçi minik yavrularla dolu, hala kısırlaştırılmamış köpekler var, doğurup bırakıyorlar, bakamıyorlar.

Görevli kişi "gençlik hastalığı" olabileceğini söyledi ve bana açıklama yaptı, "geri dönmeyebilir," dedi. Çünkü hastalık bulaşıcı ve öldürücü, o zaman köpeğin uyutulması gerekiyor, giderken hüzünlendim, onun kaderi de öyle işte. Telefon edip durumunu soramadım henüz, alacağım haber olumsuz olursa, diye.

Yine buradaki sahipsiz köpeklerden birine, (Kangal) kısırlaştırıldıktan sonra sahip bulmuşlar. Sevindim, çünkü sadık bir köpekti, hatta bizim Toni'yi kovalayıp kulübesine bile göz dikmişti, güçlü ya, Kangal ne de olsa!

*****
Bakın Kangal, dedim yine Sivas geldi aklıma, zaten hiç aklımdan çıkmıyor ki... Dün bizim Brezilyalılar Antalya'da hamam sefası yapmışlar, ter atmışlar, iyice gevşemişler, Sivas'ta soğuğu görünce büzüşecekler, biliyorum. Ama Carlos, "yeneceğiz," dedi.

Ben de ümitliyim, bir iş kazası olmazsa, başka faktörler çıkmazsa yolumuza! Bu hafta inşallah lideriz!

Mehmet Yıldız, "Fenerbahçe, çok büyük bir takım, biz haddimizi biliriz," dedi. Ne anlamda dedi acaba? Olsun, yine de ben onu sempatik buluyorum, artniyetli değil en azından, bazı adaşları gibi...

*****
Milliyet Blog'da isyan mı varmış ne? Herkes kazan kaldırmış, ben Ümit Bey'in yalancısıyım, o öyle yazmış. Bize de söz atmış. (Fenerliler yorum yazsın, diye ben de yazdım, Ahmetler de yazar...)

Şimdi MB'de trend bu, başka taraftarlar da Fenerle ilgili yazıyor; Amaç belli, Fenerliler üşüşsün yazıya, sivri sivri laflar, Fener'e taşlar, ama biz yutmayız, okur geçeriz! Haberiniz ola!

*****
Bugünlük bu kadar yük yeter, kağnı Sivas'a doğru yola çıkacak, Pazar gününe ancak varır.

Sevgiyle kalın, esen kalın! İyi tatiller!
 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..