Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anadolu Kağnısı / Yaz geldi, böyle oldu!

Anadolu Kağnısı / Yaz geldi, böyle oldu!
 

Zeyna'dan selam ve sevgiler.....


Dört gözle beklediğimiz EURO-2008 başladı, grup eleme maçlarının 12 tanesi oynandı bile. Genellikle ortak kanı, maçların futbol olarak vasat geçtiği ve göz doyurmadığı. Birçok arkadaşım bizim Portekiz maçını olumsuz olarak değerlendirmiş, ama diğer ülkelerin milli takımlarında da iş yok. Hele dünkü yıldızlar topluluğu Fransa milli takımının Romanya ile yaptığı maç. Ribery, Henry, Abidal, Makelele, Benzema, Anelka gibi yıldızlar sahada ama gol yok.

Akşam oynanan Hollanda-İtalya maçı oynanan 12 maçın en güzeliydi. Hem 3 gol var, hem disiplin hem de futbol. Ben çok beğenmiştim, bugün yorumları dinlediğimde genel görüş de böyle. Almanya ve Polonya maçı da fena değildi. Maçtaki iki golü de Polonya kökenli devşirme Lukas Podolski attı. Yine Polonya asıllı Klose ile abartmadan gol sevinci yaşadılar.

Bizim maça gelince, maçı tam izleyemediğim için hakkında yorum yapmadım. Cumartesi akşamı arkadaşımızın kızının düğünü vardı, aklım maçtaydı tabii ki. Takı töreninden hemen sonra eve geldik, maçın 54. dakikası oynanıyordu. Durum: 0-0. İlk yarıyı bilmiyorum ya, oh be dedim, iyi dayanmışlar, galiba formda bizim çocuklar. Eee o kadar destek verdik milletçe.

Dakikalar geçtikçe görüşlerim değişti, meğer direkten dönmüşüz 3-4 kez. 61. dakikada Pepe'den ilk gol geldi. Ronaldo gösterip savunma oyuncusuyla vurdular...bizimkiler de izledi. Hadi neyse, Portekiz zaten favori takımlardan, o kadar olacaktı...ama uzatmalarda gelen gol bütün duvarları yıktı. Bizim takım turnuva takımı değil. Savunma yok, hücum yok, sistem belli değil.

Hani Fenerbahçe'ye ruhsuz takım diyordunuz. Sorarım şimdi, göklere çıkardığınız yüzde yüz yerlileriniz ne yapabildiler. Ruh değil, takım ve mantık oyunu kazanıyor her zaman.

En iyiler C. Kazım ve M. Aurelio, her ikisi de malum, biri melez, biri devşirme, üstelik ikisinin de Türkçeleri kıt...

******
Pirinç baldo, aşçı deneyimli, lokanta lüks, masa kaliteli ağaçtan, tabaklar Kütahya porselen ama pilav diri diri durmuyor, karın ve göz doyurmuyor!

İsviçre ve Çek Cumhuriyetini yener miyiz? Mümkündür, 6 puan alıp, gruptan çıkma olasılığımız hala var, ama zor. Çeklerin iyi oynadığı malum, İsviçre'nin de evsahipliği ve hakem avantajı var.

*****

Milli annelerin oynadığı son günlerin flaş reklamı var. Çok yerinde ve güzel bir çalışma olmuş, beğendim, anasına bak oğlunu al, der gibi sanki. Agresiv olanın annesi de agresiv, sakin olanın annesi de sakin görünüyor, milli maçtan sonra çok verilmez oldu o reklam, acaba neden ki?

*****

Havaların ısınmasıyla düğün sezonu açıldı. Bundan böyle haftada bir-iki sünnet ve düğün davetine teşrif ederiz. Gitsen bir türlü, gitmesen bir türlü. Ama zevk almadığım aşikar! Neden mi?

Şimdi düğünler bir acaip oldu. Davetiyede saat 20.00 yazıyor, 21.30 da gelin-damat ancak geliyor salona. Sahnede ilk dans, pasta töreni derken hemen arkasından takı töreni, emeklilerin maaş kuyruğu gibi ucu görünmüyor. Takı töreni bitiyor, orkestra (Burada böyle) çiftlerin ebesinden-dedesinden başlıyor sahneye davet etmeye. Harmandalı ya da zeybek. Onlar oynarken yakınları şan-şöhret gösterisine başlıyorlar, başlarından para çevirip, en az 5 Kağıt, orkestranın önündeki karton kutuya atıyorlar. Yoksa çalmıyor müzisyenler.

Al gülüm ver gülüm. Ben sana bu kadar taktım sen de bana o kadar tak. Oysa ki gelenek ve göreneklerimizdeki evlenen çifte destek bu olmamalı, karşılıksız yapılmalı. Eskiden kız evine hayırlı olsun diye birkaç gün önceden, tencere-tabak, fincan takımı ya da mutfak eşyası alınır gidilirdi. Şimdi varsa yoksa para veya çeyrek altın, diğerleri göze gelmiyor, ayrıca kamerayla yakın çekim yapıyorlar, kalıcı olsun, kaçamasın, der gibi.

Bir de 2-3 ay önceden çocuğunu sünnet ettirip sonra yemekli- eğlenceli tören yapanlar var. Kandırmacadan başka birşey değil!

Eskiden gelinler çok gülmez, çok konuşmaz, çok oynamazdı. Şimdi maşaallah hiç oturmuyortlar! Çoğu zaman gelinle damatla yüzyüze gelmeden düğünü terk ediyoruz. Eğer ebeveynler de sahnede değilse, mutluluk ve şans dileklerimizi onların aracılığıyla iletebiliyoruz...

*****
Benden haberler bu kadar! Yeni sezonu iple çekiiyorum. Yaz geldi benim ilham perileri buharlaştı... konular azaldı.


NOT: Son Büyükada toplantısında Sevgili Karga benim adımı anmış, kulaklarım çınlamıştı zaten....Her ne kadar toplantılara cismen katılamasam da ismen katılmış oldum böylece...bu da bana yeter!

Teşekkürler CİCİ KUŞ!

Sevgiyle kalın, konusuz ve konuksuz kalmayın!

Selamlar!
 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..