Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '12

 
Kategori
Tarih
 

Anaların diyarı Ana – Dolu

Anaların diyarı Ana – Dolu
 

(Küçük Asya veya Diyar-ı Rum olarak da bilinir),

Eski Batı kaynaklarında yarımadanın adı

Küçük Asya(Latince: Asia minor, Yunanca: Mikrá Asia)olarak geçer.

Ayrıca uzun yüzyıllar birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapması sebebiyle

“Bin Tanrı İli”

İsmini de almıştır.

&

Anadolu kelimesi, Anadolu Uygarlıklarıtarafından

"Ana ili"

Anlamına gelen (anatole)kelimesinden türemiştir.

Bu sözcük,

"doğmak, yükselmek"

Anlamına gelen Yunanca (anatellein)fiilini etkilemiştir.

Ayrıca,

"Doğu ülkesi"

Türkiye'nin İstanbul Boğazı'yla Avrupa'dan ayrılan Asya kıtasındaki topraklarına Anadolu denir.

Bu bölgeye tarihte "Küçük Asya"dendiği de olmuştur.

Anatoliailk kez 7. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu'nun Afyon, Isparta, Konya, Kayserive İçelyörelerini kapsayan idari birimi (Anatolikon Thema)için kullanılmıştır.

Osmanlı döneminde ise Anadoliveya Anadolu, merkezi Amasyaolan ve Sivas ve Kastamonu'yu kapsayan bir eyaletin adıdır.

19. yüzyılda genel anlamda imparatorluğun Asya kıtasında kalan ve Türklerle meskûn olan bölgesini tanımlamak için kullanılmıştır.

Cumhuriyetdöneminden önce "Anadolu"nun geleneksel doğu sınırı olarak Fırat Nehri kabul edilirken, Cumhuriyetten sonra Türkiye'nin Asya kıtasında kalan kısmının tümü aynı coğrafî terime dâhil edilmiştir.

Anatolie

(Güneşin doğduğu yer)

&

"Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu.

Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı, bir Türk beşiğidir.

Beşik tabiatın rüzgârları ile sallandı;

Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı.

O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu;

Sonra onlara alıştı;

Onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu;

Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu;

Şimşek, yıldırım, güneş oldu;

Türk oldu.

Türk budur.

Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. "

Mustafa Kemal Atatürk

Bursa Belen Tepe'de ortaya çıkan son bulgularla insanlık tarihi Anadolu'da M.Ö. 400000 yılına kadar uzanmaktadır.

&

Anadolu… Ne güzel bizim ülkemizin ismi. Anadolu…

İftihar ederek, gururla taşıyoruz bu ismi. Türkiye diyoruz. Bu da ne kadar güzel bir isim.

Dünyanın bir çok ülkesini gezdim, gördüm, araştırdım, yaşadım.

İş için gittim, tatil için gittim. Bazen uzun zamanlar, bazen de kısa aralıklarla kaldım. O kadar çok ülke ve başkent gördüm ki…

Her defasında o ülkelere gitmek olmazdı benim heyecanım, her seferinde dönmek olurdu asıl beni heyecanlandıran.

Bana göre benim yurdumdan daha güzel bir ülke yok.

Ben huzuru, burada benim güzel vatanımda buluyorum. Burada soluklanıyorum. Burada bizler varız. Burası bizim vatanımız.

Ana – dolu denmiş. Bir sürü şeyler anlatılıyor isminin anlamı hakkında. Ben okuduğumda, gözlerimin önüne analar geliyor.

Bir çok ana, iri, ufak, genç, yaşlı, esmer, sarışın, kızıl, zayıf, toplu… Hepsi ana…

Ne kadar güzel bir kelimedir ‘Ana’ ve bizim vatanımızda ana çoktur. Ana olmak illa da bir çocuğu doğurmaklada olmuyor. Biz kadınlar, biz Türk kadınları nerede ise hepimiz anaç tipliyizdir. Korumayı, kollamayı biliriz ve severiz. Bizler sadece çocuklarımızın değil eşlerimizin, kardeşlerimizin, yeğenlerimizin hatta tanıdıklarımızında anaları olmaz mıyız? Bizler severiz bu sorumluluğu. Biz Anadolu kadınları, anayız. Bu ülke bol analı bir ülkedir…

Anadolu’dur benim ülkem

Taşına toprağına kurban olurum

Bir karışı bile benim canımdır

Onu vermem gerekirse ölürüm

Anaların diyarıdır benim ülkem

Her bir taşının, ağacının, toprağının

Anasıyızdır, biz kadınlar

Bizim evladımız gibidir vatanımız

Anadolumuz için canımızı veririz.

Anadolu isminin konması ile ilgili bir anlatı var…

Anadolu’ya gelen ilk akıncılar yaşlı bir kadına rastlamışlar, hava çok sıcakmış, kadının elinde testi varmış, testide ayran. Akıncılara ayran vermiş bu kadıncağız. Ayran çok lezzetliymiş,  susuz olan akıncılar ayranları içtikçe, yaşlı kadına taslarını uzatıp;

Ana – dol diyorlarmış.

Yani ana doldur anlamında…

Testide ayran hiç bitmiyormuş…

Bazıları isminin ondan anadolu olduğunu söylüyorlar ama tabiki bu tatlı bir rivayet…

Bir çok Anadolu olma nedenini yazdım zaten…

Asya kıtası'nın en batısında yer alan bir yarımadadır.

Gürcistan'daki Acara bölgesi dışında kalan Tamamı Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunur.

Türkiye'nin resmi statüsü dolayısıyla siyasi bakımdan Avrupa'da sayılır. Ayrı bir tanımla ise Anadolu; İstanbul ve Çanakkale boğazlarının doğu yakasında kalan Türkiye topraklarına verilen addır. Kuzeyinde Karadeniz, batısında Marmara ve Ege denizleri, güneyinde ise Akdeniz yer almaktadır.

Anadolu, Asya ve Avrupa'nın birleşim noktasındaki stratejik konumu nedeniyle, tarih öncesi çağlardan beri birçok medeniyetin beşiği olmuştur.

Yeryüzünün en eski yerleşkelerinden bazıları Cilalı Taş Devri'nde Anadolu'da kurulmuştur.

Çatalhöyük, Çayönü, Nevali Çori, Hacılar, Göbekli Tepe ve Mersin(Yumuktepe) yerleşkeleri Cilalı Taş Devri'nden kalmadır.

Truvayerleşkesi de Cilalı Taş Devri'nde kurulmuş ve Demir Çağı'na doğru uzanmıştır.

Sümer, Asur, Hitit, Yunan, Lidya, Kelt, Pers, Roma, Doğu Roma (Bizans), Selçuklu, Moğol İmparatorluğu ve Osmanlı gibi onlarca medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yüzlerce dil ve lehçeyi barındırır.

Hristiyanlığın ilk doğduğu ve geliştiği topraklardan biridir.

Uzun yıllar Doğu Roma topraklarının esasını teşkil etmiştir.

11. yüzyıldan itibaren Türkler tarafından iskân edilmiş ve yönetilmiştir.

Özellikle 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı'ndan itibaren MüslümanTürkler Anadolu'ya akın etmiştir; ancak İslamiyet'ten önce de Anadolu ve Balkanlarda Türkler vardır. (alıntı)

&

Anadolu'da MÖ 2. ve 1. binyıllarda kullanılan bir grup Hint-Avrupa diline Anadolu Dilleri adı verilir.

Bu diller arasında en önemlisi ve en iyi tanınanı, MÖ 1600–1100 yılları arasında yazılı belge bırakmış olan Hititçe'dir (nesili ).

Hitit imparatorluğu döneminde, Hititçe ile akraba diller olan Luwice (Luwili) ve Palaca da konuşulmuştur.

Luwice'nin yayılım alanı Güney ve Batı Anadolu, Palaca'nınki ise Kuzeybatı Anadolu (Kastamonu yöresi)'dir.

Erken antik çağda, Luwice'den türemiş olduğu tahmin edilen Lykia dili, Lysia dili, Karia dili, Pisidia dili, Side dili ve kökenleri yeterince bilinmeyen Paphlagonia dili ile Kappadokia dili kullanılmıştır.

Bu dillerin tümü MÖ 1. yüzyıla doğru Yunanca'nın egemen dil olması üzerine tarih sahnesinden çekilmişlerdir.

Anadolu'da çok uluslu yapı 20. yüzyıla kadar sürmüştür. 1923 yılında üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte Anadolu topraklarının büyük bir kısmı Türkiye'nin denetimine girmiştir. Şuanda Türkiye halkının demografik yapısının büyük bir kesimini Türkler oluşturmaktadır.

Günümüzde Anadolu'da yaşayan halkın büyük bir kısmı Türkçekonuşmaktadır. Anadolu Türkçe ile 11. yüzyılda Selçuklularınfethi ile tanışmıştır.

Buna rağmen çok kültürlü yapısını Selçuklular ve Osmanlılar döneminde devam ettirmiştir.

Ayrıca kuzeydoğu Anadolu'da Laz, Gürcü ve Hemşinliler, Güney ve Doğu Anadolu'da Türklerin yanı sıra Kürtler de bulunur.

Yunanca konuşan halkın (Rumlar) çoğu Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki mübadelede, Yunanistan'daki Türk kökenli halkla değiş-tokuş edilmişlerdir.

Bugün Anadolu'da yaşayan halkın tamamına yakını Müslüman’dır.(alıntı)

Anadolumuzda mutlu, huzurlu günlerimiz olsun…

Nazan Şara Şatana

http:// http://www.facebook.com/nazansara.satana.5

http:// https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....