Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '17

 
Kategori
Deneme
 

Anı yaşamak ne anlık ne anda yaşamaktır

Anı yaşamak ne anlık ne anda yaşamaktır
 

alıntı


(MB yazarlarımızdan Selda Çakmak’ın “Ne umuyon bacından, bacın ölüyor acından” başlıklı pek güzel ve anlamlı yazısına yaptığım yorumlarda birçok ifade bozukluğu ve anlam eksikleri gördüm. Yorumlarımı şöyle düşüne taşına bir toparlayayım dedim)
 
*"İnsan unutmayı bir türlü öğrenemez. Hep geçmişe bağlı kaldığı için şaşar durur kendine. İstediği kadar ileri yürüsün, zinciri ile birlikte yürür" Nietzsche.
 
Tekil olarak ele alındığında insan unutmakta çok da zorlanmaz aslında. Özellikle işine gelmeyen geçmişi çabuk ve kolay unutur. Eğer özdeyişteki 'insan' insanlığı temsilen kullanıldıysa, gene itirazım olacaktır: Çünkü geçmişin kaydını tutma ve hatırlama bilgisi üzerinde uygarlaşan insanlık geçmişin zincirlerini ayağında pranga gibi taşımaz; geleceğe yükselirken belinde emniyet kemeri gibi taşır. Aslında hep geçmişe bağlı kalan insan kendine değil de kendini geçip gitmiş olan hayata şaşar durur.
 
“Geçmişi unutmalısın ki, bir geleceğin olsun” (Buz Devri filminden bir replik). Buzlar eriyince ancak anladım ki, geçmişi unutmanın geleceğe hayrı olmuyor; sadece yeni fakat toy bir gelecek başlatılmış oluyor.
 
"Anı yaşamak" ve gerisini boş vermek geçmişin sıkıntılı hatırlatmalarından ve geleceğin sorumluluğundan kaçış kapısının kilidini açamayan için sadece boş bir avuntudur. Anı duyumsamak manasında yaşamak neyse de, anda kalıp yaşamak asla olası değildir; çünkü orada kalmak hiçlikle eşdeğerdir. Yaşam gerçeği anları birbirine zincirleyerek zamanı geleceğe çekmektir. Tek bir zaman halkası, yani AN denen zaman noktasını bir önceki ve bir sonraki olası halkaya bağlamadan yaşamak zombiliktir. Tamam, o da bir yaşam biçimi sayılabilir; ancak övgüye lâyık değildir. Orası insanın hayallerinden ve düşüncelerinden vazgeçtiği yerdir. Öyle olmak zorundadır çünkü sadece anı, yani birbirine halkalanmamış anlıklarda yaşayan insan ne geçmişe ne geleceğe bağlıdır.
 
Sadece anı yaşamaya duran ileri de yürüyemez; yerinde sayar. Yerinde zıplayarak ayaklarının altından geçmişe doğru kayan anların üstüne basarak yaşar. Kendini geçmişine bağlayan zinciri kırmıştır belki amma tasması boynuna AN halkasıyla kilitlidir. Zincir, geçmişi ve geleceği inkâr ile yürüdükçe ağırlaşırken tasma da anlık zamana tutunma inadıyla sıkılaşır...
 
Anlık zamanı duyumsama anlamında elbette anı yaşıyorum da anlıkta kalmakta sıkıntı çekiyorum. Çünkü an denen zamanı tutamıyorum. Geleceğin inadı yaşlı keçi olduğunda, inceldiği yerden kopsun diyorum. Aslında inceldiği yerden kopması hiç sorun değil; sorun kopan yeri düğümlediğimde yaşadığım anlığımla geçmişe bağlanmış olmamda. İnceldiği yerden kopsa da geçmişi inkâr ne mümkün!
 
İnceldiği yerden kopan anlık halkasını düğümlesem de düğümlemesem de fark etmiyor. Geçmişin bilgisini geleceğe çeken zincirin halkalarına asılan gayret insan olmanın doğasından geliyor. Bu nedenle geçmişi ve geleceği umursamadan anı duyumsamak asla olası değildir. Çünkü zamanın bilgisini sıfırladığımız an hayat da bizim yaşam kimliğimizi geçersiz kılar; yani kişiliğimizi tanımlayıcı bilgi sıfırlanır. Hep anı yaşamak bir bakıma tanımsız var olmaktır.
 
Anladığım şu ki, 'An-ı yaşamak' anda yaşamak değil de anlığı duyumsayarak yaşamak manasında ancak gerçekçi doğrulukta övülesi bir yaşam felsefesi oluyor.
 
Geçmişi hatırlamasam bu denli umutla geleceğe sarılamazdım. Galiba yaşlandıkça insanın asabileşmesi de bundan oluyor; çünkü ecel gecikmişse eninde sonunda bunuyor insan ve geçmişi unutup geleceği de hatırlayamadığında zamanın son sözü yalnızlıkla baş başa kalıyor. Yalnızlık, geçmişin ve geleceğin yitirildiği yerdir.
 
Ben hep geleceğin hayaline kadeh kaldırdım; ancak eskiyi yâd etmeden de geleceği hatırlayabilmiş değilimdir. Dolayısıyla kadehi geçmişimle doldurdum ve anı duyumsarken geleceğin şerefine kaldırdım…
 
Muharrem Soyek
***
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..