Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '14

 
Kategori
Güncel
 

Anlama özürlü yapımız ve hal-i ahvalimiz

Anlama özürlü yapımız ve hal-i ahvalimiz
 

Yalnızlık


Bazı insanları anlamak zor.

Hele hele kendini bir ideolojiye, bir inanca ya da bir davaya kaptırıp normal düşünmeyi unutanları.

Bir de bunların emir eriymiş gibi davranmayı amaç edinen, fikren ve zihnen iflas etmiş gönüllü köleleri.  

Anlatırsın anlamazlar, söylersin dinlemezler; liderlerinin kendilerine fısıldadıklarının dışında  fikir ve görüş kabul etmezler.

Bu tipler yalnızca, sol veya sağ düşüncelilerin arasında değildir. Bir fikrin, bir ideolojinin, bir aidiyetin olduğu her yerdedir.

Bunlar iktidar olduklarında, seçim meydanlarındaki candan tavırlarını bir kenara atarlar. Yüzlerindeki tebessümü kaldırırlar. Verdikleri sözleri unuturlar. Seçim günlerindeki hallerinden eser kalmaz. Sanki kendilerinin bile farkedemediği bir dönüşüme uğramış gibidirler. Kazandıkları başarının getirdiği haklı gurur, belirgin bir kibire dönüşür. Farkında olarak veya olmayarak vatandaşa tepeden bakmaya başlarlar.

Ülkeyi kalkındırma, vatandaşa hizmet getirme amacıyla iktidar olduklarını, devleti yönetmekle vazifeli bulunduklarını unuturlar. Hükümet etmenin kazandırdığı güçle kendi egolarını tatmin etmeye yönelirler.

Muhalefette iseler, iktidardakileri sanki ülkesine ihanet eden hainlermiş gibi görürler. Kıyasıya eleştirirler. Yapılan hiç bir icraatı beğenmezler. Her girişimin önüne geçmeye çalışırlar. Engellemeye azmettikleri şeyin ülkeye yararı mı, zararı mı olacağı onları hiç ilgilendirmez. İktidarı yerinden etmek için her yolu meşru ve mubah sayarlar. Hatta, başka ülkelerin siyasetçisinden, medyasından dahi medet umar hale gelirler.

Bu karakterdekiler, cemaat ve tarikat mensubu olduklarında da aynıdırlar. Tabi oldukları grubu ve liderini göklere çıkarırken diğerlerini hiç önemsemezler, hatta küçümseyip eleştirirler. Her ne kadar dışarıya karşı  sureti haktan görünmeye çalışsalar, "efendim her cemaat veya tarikat haktır, hepsi Allah yolundadır" deseler de asıl niyetleri kesinlikle bu değildir.

Bu tipler dinlerinin, mezheplerinin, ırklarının, ideolojilerinin, fikir ve düşüncelerinin herkesinkinden üstün olduğuna inanırlar.

Başkalarını ırçılıkla, köktendincilikle, faşistlikle, taraf tutmakla, kendi soydaşlarına eziyet etmekle suçlarlar fakat, zihniyetleri ve tavırları itibariyle eleştirdikleri kimselerden hiç te farklı olmadıklarını bir türlü anlamak istemezler. 

Karşı oldukları kişilere, gruplara acımasızca saldırmakta bir mahzur görmezler. Ancak, saldırganlığı asla üzerlerine kondurmazlar. Böyle durumlar için hep karşı tarafı işaret ederler.

Hep haksızlığa uğradıklarını düşünürler ve sık sık protestolar, mitingler düzenlerler. Bu esnada, bir çok insanın hukukunu çiğnerler ama buna hiç mi, hiç aldırmazlar. Dükkanları, evleri, arabaları, banka ve bankamatikleri yakarlar, çevreye ciddi zararlar verirler. Yağma ve talan yaparlar veya buna fırsat hazırlarlar. Fakat verdikleri zarardan ötürü en ufak bir pişmanlık duymazlar.

Bu kadarla kalsalar iyi.

Savaşı protesto ediyoruz diye çıktıkları meydanlarda cephedekinden daha fazla insanı öldürürler/ölümüne sebep olurlar! Ormana ve ağaca verdikleri değeri, otobüsleri ve içindeki insanları yakarak gösterirler!

Bazen devlet içinde devlet olur, yol keser, kimlik kontrolü yaparlar. Karakollara saldırır, alışverişe çıkmış silahsız askerleri haince katlederler. Yollara, kalabalık mekanlara bombalar koyup patlatırlar; kendi insanlarına felaketin, dehşetin en katmerlisini yaşatırlar. Buna rağmen mazlum ayaklarına yatmaktan hiç sıkılmazlar. Bunu, bunları "neden yaptınız!" denildiğinde, birilerinin veya bir yerlerin intikamını aldık derler. Halbuki öldürdüklerinin/ölümlerine sebep olduklarının ne birilerinden, ne de bir yerlerde neler olduğundan haberleri vardır.

İşte böyle karşıt kesimin tipik insanlarının bir bölümü ülkenin huzuruna dinamit koyarken, muhalefet adı verilen diğer bir bölümü de bu gerilimli havadan siyasi rant devşirmeye çalışır. Binbir güçlükle götürülen, fakat binbir desiseyle de engellenmeye çalışılan çözüm süreciyle alay eder, iktidarı beceriksizlikle, terör örgütüne taviz vermekle suçlar.

Tabi vaziyet buyken, iktidarla anlaşmazlığa düştükten sonra tipik haberler yapan cemaat medyası durur mu? O da fırsatı ganimet bilir, "hani askerler, polisler  ölmüyordu, hani şehitler gelmiyordu, hani analar ağlamıyordu" şeklinde haberler yaparak iktidarı eleştirir. Üşenmeden, falan tarihten filan tarihe kadar ölenleri araştırıp listesini çıkarır ve "aha, şu kadar zamanda, bu kadar asker ve polis ölmüştür," anaların ağlamadığı iddiası yalandır, misüllü haberler yapar. Bundan sonra da huzur ve huşu içinde, Allah'ın tokadının iktidarın ensesinde şaklayacağı günü bekler.  

Sonuç olarak, her olumsuz olaydan meşru müdafa hakkı üretmek, her problemin çözüm merkezine Fethullah Hoca'yı koymak, her samimi yaklaşıma molotofla, cinayetle, kalkışmayla karşılık vermek, sırf toplumsal kabuller böyledir diye bir yığın dini, siyasi ve ideolojik saçmalığı ciddiye almak ne kadar makul ve doğru ise, bu tavırları sergileyenlerin normal insanlar olduğu sanısı da ancak o kadar doğrudur vesselam. 

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..