Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '12

 
Kategori
Öykü
 

Anları yaşarken

Anları yaşarken
 

Anları Yaşamak'ın yer aldığı 3.öykü kitabım Düşler Yaşlanmıyor


Geçirir sizi ele soluduğunuz

Kadının gece inlemeleri, solukları yakındı. “Pes eden” kim olacaktı! Ne o, ne de kolları arasında yattığı erkek biliyordu.

Arayışlar, gerilimlerdi belki de onları yaklaştıran. Ulaştıkları doyum sonrasılar hesaplaşmaları da getiriyordu uslarına birbirlerinden habersiz.Yürekleri iki duvar arasındaydı biri ağlarken diğeri gülen. Suskunlaşmaları içten içe süren sorgulamaların sonucu muydu?

Kadın erkeğin kulağına mutluluğunu duyurdu.İç hesaplaşmaları bir kenara bırakmıştı. Anları yaşıyordu. Cep telefonu çalınca yatağından doğrulup karyolaya yakın duran masadaki telefona uzandı. Telefonu kulağına getirip çıplaklığını izleyen sevgilisine öpücük vererek “Alo” diye seslendi. Karşıdan gelen soru karşısında , “ Daha sonra ara.” diye yanıtladı. Çıplaklığının güzelliğinde gezinen adam doğrulup yatakta oturdu. “Kim o ?” sorusunu yöneltecekti yutkundu, ses çıkarmadı. Öyle ya, o söylemeliydi kim olduğunu. Soru sorma hakkını kendinde görmedi erkek.

Sabahın ışıkları tül perdenin ardında kendini duyurdu. Geceki yorgunluk sabaha taşınmıştı. Onlar daldıkları düşlerinden uyanmak istemiyorlardı. Şu telefon sesi de olmasa gecenin iniltileri bu sabah da sürebilirdi. Suskunluğunu  görünce erkeğin, “ Aldırma, eski tanıdıklardan.” diye kestirip attı. Erkek oturduğu yatağına sırtüstü uzandı yeniden. Çıplak olduğunu bilen kadın yorganı açıp geceyi yaşamaya koyuldu yeniden.

Yine en olmadık yerde cep telefonu çaldı kesik kesik. Bu kez bir çocuk sesiydi arayan. Ne zaman geleceğini soruyordu annesine. Anlaşıldı gece geride kalmıştı.Yaşanmasına izin vermeyenler artabilirdi. Erkek doğrulup banyoya doğru yürüdü. Kadın yakınında duran gözlü masanın üzerindeki sigara paketine uzanıp içinden bir tane aldı. Dudakları arasında duran uçlu sigarayı çakmağıyla yaktı. Sonra yatağa oturup bir iki kez derin derin dumanını içine çekti. Duman gerisin geri ağzından burnundan çıktı. Karyolanın başlığına sırtını verip oturdu. Göğüsleri açıktaydı. Dik, diri, konuşan türdendi.

Kadın dününü anımsadı bir süre. Çıktığı erkekler sonunda hep pes etmişti. Başladığı gibi hiçbir ilişki gelişmiyordu. Kendi telefonları erkekleri huylandırıyordu. Onlar başlamadan bitirmek istiyorlardı. Oysa yatağa gelinceye değin özverilerini sıralayıp duruyorlardı.İş karşıya geçip de bir iki buluşunca baştaki sözler eskiyor, unutuluyordu. O da erkeklerin bu özelliğini bildiğinden olacak ki arayanı çoktu. Biri bitmeden yenisi bekliyordu. Evli erkekler peşi sıra koşuyordu. “Ayrılıklar hep benim için olsa gerek!” diye usundan yüreğine yüreğinden usuna aktı durdu.

Banyodan ıslak ıslak çıkan erkeğe havlu tuttu. Uzanıp uzun uzun öpüştü.Dudaklarını bırakmıyordu erkeğin.Yatağa doğru çekip oturttu.Saçının, vücudunun ıslaklığını aldı havluyla. Önden itince yatağa sırtüstü düştü erkek.Gecenin bitmediğini bu kez çığlıklarla duyurdu erkeğe bir kez daha. Dudaklarını, dilini  öpüşmenin dışında da kullanmasını pek güzel biliyordu.Solukları diliyle,dudaklarıyla buluşunca erkek kıvranıp durdu, “Yavaş,acele etme,ne olur!”diyebiliyordu ancak. Yalvarmasına aldırmadan bu kez o onu inletiyordu.Becerisinin bitmediğini kanıtlamak istercesine erkeğin bacaklarından,oynak yumuşakçasından  göğsüne doğru çıkarken dudaklarına, diline elleri de katılıyordu.Dokunduğu dikleşince erkeğin yalvarmaları başlıyordu..

Kocasından ayrılalı yıllar olmuştu. Önüne çıkan her erkeği güzelliğinin peşinde bir tuzak olarak gördü. Kimseye cinsel açlığını, erkeksizliğini duyurmadı.Karşı koltukta kitaplarını imzalayan ozana hayırlara inat dercesine baktı.Baktı denemezdi gözlerine daldı orada kaldı.Çıkmak bilmiyordu. Yüreği bir dalgalandı kimseye anlatamazdı. Hele arkadaşlarına hiç! “Yine birini yakacaksın, seni bilmez miyiz?” yakınmaları kulaklarındaydı.Ozan yerinden doğrulup bir kitabını seçerek ona uzattı.Adını sormadan,“ Gözlerin mavi sularında yaşam doludizgin” dizelerini yazarken gözlerindeydi. Kadın önünde adını yineledi, sonra dizeleri.

Doludizgin şiir kitabının arka kapağında yer alan, “ can buldu su / çiçekler söyleşti uzun solukla / bırak yüreğini dalgalansın / durma “ Can bulan kendisiydi yeniden. Bir hoş oldu dizeleri okuyunca. Kitabın ön kapağının içine yazılanları uzaklaşınca yineledi durdu,

” Gözlerin mavi sularında yaşam doludizgin” Kendisi için büyük bir onurdu bu övgü. Ünlü bir ozana yakın olma isteği depreşti içinde. Otel odasında onu inletirken ilk karşılaşmalarını bir bir kafasından geçirdi.

Ayrılıklar, olumsuzluklar neler doğurmuyordu ki! İşte bir sözle, bir dizeyle yıllar sonra da olsa güzellik pır pır yanıp sönüyordu. Bunları düşününce  uzun uzun çalan tüm telefonlarına çıkmadı artık. 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..