Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '10

 
Kategori
Öykü
 

Anlatacak bir hikayem var IV.Bölüm

Anlatacak bir hikayem var IV.Bölüm
 

FİKRİYE VE PINAR NİŞAN BOHÇASI İLE KOZLARINI PAYLAŞIYOR.(Resim internetten alınmıştır)


Pınar’ı istemeye ve nişan takmaya gidecek olan Fikriye ve ailesi için beklenen gün geldi. Annem Pınar’ın hoşuna gideceğini düşündüğü bohçayı büyük bir özenle kapatıp üzerine de kırmızı kurdele bağladı. “Aa, anne dur. Üzerine bir de nazar boncuğu koyalım da nazar değmesin.” Nevin hanım kızının bu davranışı karşısında duygulanır. “Seninde mürüvvetini görmek nasip olur bize inşallah.” Annesinin yaşadığı duygulu anları acele etmeleri gerektiği söyleyerek savuşturan Fikriye Pınar’ın bohçadan çıkacak turuncu ağırlıklı kıyafetleri görünce nasıl bir tepki vereceğinin merakı içindedir. Turuncu fistolu bir gecelik takımı, kenarları turuncu, iğne oyası bir namaz baş örtüsü, turuncu bir çift havlu. Her şey turuncu ağırlıklı. Ne yazık ki turuncu terlik bulamamışlardır. Pınar’ın en nefret ettiği renklerden seçilmiş kıyafetler ve aksesuarlarla dolu bohçayı alıp ailece Pınar’ı isteme merasimine gidilir. İki ailede bulundukları durum karşısında şaşkınlıklarını atmış değildir. Komşuluk ilişkileri dünürlük yolunda kesişmiş ve olaylar onların kontrolü dışında geliştiği için birbirlerine karşı mahcup halleri vardır. Fikriye, arkadaşı ile hiç göz teması kurmamaya gayret gösterir. Oynadığı oyunun rengini vermek niyetinde değildir. Pınar ve Hakkı ailelerinin yaşadığı duruma sebep olmanın rahatsızlığı içindedir. Bu rahatsızlığın odada fark edilmesi Fikriye’yi daha da mutlu eder. Arkadaşından intikamını almak niyetindedir. İsteme merasimi ve yüzük takmanın ardından, Nevin Hanım, “Kızımıza layık değil ama bir bohçamız var. Onu da bir görün isterim.” Çok güzel bir bohça hazırlamış ve Pınar’ın sevdiği şekilde olduğundan şüphe duymaz bir ifade ile Pınar’a uzatır. Teşekkür ederek bohçayı alan Pınar, masanın üzerinde bohçayı açtığı an yüzündeki renk kireç gibi olur. Nevin hanım durumu anlamaya çalışsa da bir anlam veremez. Fikriye’nin içindeki buzlar erir. Pınar’ın hiçbir şey diyemeden çakılıp kaldığı bohçayı annesi alır ve Nevin hanıma teşekkür eder. Nevin hanım “Çok özendik, sağ olsun Fikriye bana çok yardımcı oldu.” Der. Pınar, içine düştüğü durumu anlasa da tepki veremez. 


Fikriye, bu anın hazzı ile yemeğini yemeye dalmışken babasının sesi ile irkilir. “Hayrola, pek mutlu bir ifade var yüzünde?” Önemli bir şey olmadığını, işyerinde yaşadığı bir olaya güldüğünü söyleyip savuşturur babasını. İçinde bulunduğu durumun komikliğini görünce kahkaha atarak gülmeye başlar. Nevin hanım ve Battal bey şaşkın gülme krizine giren Fikriye’ye bakıyor, anlam veremiyordu. Gülme krizi geçince Fikriye masadan kalktı, ağabeyinin ve Pınar’ın yüzüne bakmadan anne ve babasından izin isteyip odasına gitti. Masadakiler bir şey olmamış gibi yemeklerini yemeye devam ettiler. Hakkı, bu duruma sinirlendi ama babasının daha önce kendisine yaptığı uyarıyı da kulak ardı etmesi mümkün değildi. 

Fikriye, yatağının üzerine uzanmış ve uyuya kalmıştı. Uykusunda Sadık ile boğuşuyordu. Sadık, yüksek bir yerden onu aşağı atmaya çalışıyordu. Yatağından fırladı ve rüya olduğunu anlayınca rahatladı. Mutfaktan gelen tıkırtıları duyunca annesinin ertesi gün gelecek misafirlere hazırlık yaptığını düşündü. Yavaşça mutfağa doğru giderken bir taraftan da esniyordu. Mutfağın kapısına geldiğinde açık kapının önünde durup iyice gerindi. Her tarafı ağrımıştı. Üstüyle başıyla uyuya kalmıştı. Onun çıkardığı sesle irkilen Zafer’in çıkarttığı ses Fikriye’nin de korkmasına sebep oldu. Zafer, karşısında Fikriye’yi görünce, “Kızım manyak mısın sen? Kış uykusundan kalkan ayılar gibi garip sesler çıkartıyorsun gecenin bir vakti. Ödüm koptu.” Fikriye olanlara anlam veremez bir haldedir. “Annem sandım, gecenin köründe mutfakta ne işin var senin?” Zafer, Fikriye’nin sorduğu soru karşısında sinirlenir. “Şimdi sana bir çarparım anlarsın. Sen yemek masasında naralar atmışsın, sonra da gidip yatmışsın. Geldim ki bizimkiler nöbette. Aklına bir şey oldu sanmışlar. Ben de nöbeti onlardan aldım. Anladın mı şimdi?” Fikriye, yemek masasından kalkışını hatırlayıp yeniden gülmeye başlar. Fikriye’nin sesine anne ve babası telaş içinde mutfağa koşarlar. Gördükleri manzara karşısında şaşkındırlar. Zafer’in eli Fikriye’nin ağzında ve Fikriye yerdedir. 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..