- Kategori
- Güncel
Anlayan anladı

2002'nin güneşli bir yaz günü Bahçeler Sokak'taki bir mağazada karşılaştık.
Birkaç kişinin olduğu mağazada ikimiz de kıyafetlere göz atıyorduk.
Saçları bembeyazdı.
Buz mavisi tişörtü, beyaz pantolonu, mavili beyaz bez ayakkabılarıyla dikkatlice kıyafetleri inceliyordu.
Yarı saydam güneş gözlüğünü tişörtünün yakasına asmıştı.
Beyaz saçları özenle taranmıştı.
Sinekkaydı tıraşlı yüzünün rengi çok canlıydı.
75'inde olmasına rağmen genç bir delikanlı gibi duruyordu.
Birkaç adım atıp elimi uzattım.
"Merhaba Nejat Bey" dedim.
Hiç tereddüt etmeden elini uzattı.
Sakin, kendinden emin, anlaşılır bir ses tonuyla "Merhaba" dedi.
Kendimi tanıtmamı dinledi.
Gayet ciddi bir adamdı ama biz ona çocukluğumuzdan itibaren gülmüştük.
Karşısındaki "Kır belini Ali dayı" dediğinde yaptığı hareketlere de,
Direkt söylenemeyen bir şeyin imasına "ağnayan ağnadı" dediğinde de...
Birkaç dakika konuştuk ayaküstü.
Gayet sakindi, efendiydi, ilgiliydi.
Cümleleri nezaketle doluydu.
Ayrılmadan önce "televizyonlarda artık çok göremiyoruz sizi" dedim.
"Ben televizyona çıkmıyorum zaten oynadığım oyunlar gösteriliyor" dedi.
"Bizim yerimiz tiyatrodur" diye ekledi.
**
Şimdi aramızdan ayrıldığını öğrenince üzüldüm.
Sanki tanıdık birisini kaybetmişim gibi hissettim.
Bir beyefendi eksildi bu hayattan diye düşündüm.
Yerini yadırgamamış bir tiyatrocu perdeyi kapattı dedim.
**
Hiciv de üzgün bugün.
Absürt de üzgün.
**
"Nejat Baba";
Sen hakkını verdin.
Seni "anlayan anladı".
Gözün arkada kalmasın.