Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Anne olmaya çalışırken, bir taraftan da hayatı yakalamaya çalışıyorum.

Anne olmaya çalışırken, bir taraftan da hayatı yakalamaya çalışıyorum.
 

Çok yorulunca böye oluyorum :)))))


Diyorum ki!
Şu 24 saat olan günü 48 saate çıkarsak. O zaman yetişebilirmiyim ki hayata?

Hızla akıp giden hayat’a inat deli gibi oğlum için çalışma’ya hergün, ondan ayrı geçirdiğim her dakika'yı yine o’nun gelişimi için harcamaya, mümkün olduğunca çok o’nun için oyuncak araştırmaya, daha nasıl lezettli ve sağlıklı yemek yapabilirim diye internette o siteden diğer bir siteye koşmaya, belki oğlum ilerde bu konuyu da merak eder diye bilmediğim konular hakkında da bilgi toplamaya devam edeceğim.Hayat’ın tüm güzelliklerini oğluma tatırmaya çalışacağım.

Her ne kadar sağ da, sol da uyuya kalsam da, yorgunluktan göz altlarım morarsa da, günüm geceme karışsa da, çok ama çok mutluyum ki Allah’ım iyi ki bize ballı çöreğimi verdi.

Biliyorum ki! Benimle aynı kaderi paylaşan çok ama çok anne var.Eminim, tüm çalışan anneler çocuklarına çok ama çok iyi bir gelecek sağlamak için çalışıyor.
Yoksa kim ister ki çocuğundan, uzakta vakit geçirmeyi hele birde o çocuk henüz küçükse, anne sevgisine ve ilgisine ihtiyacı varsa.Öyle değil mi?

Çalışan Anne olmak, çok zor ama bir o kadar da eğlenceli. Geçtiğimiz hafta Çınar, hasta olduğu için senelik izinimin bir kısmını aldım. Uzunca süredir oğlum’la evde yanlız kalamamıştık. Evde Çınar’la vakit geçirmenin tadına bir kere daha vardım. Çok ama çok eğlendik. Cumartesi günleri çalıştığım için ancak Pazar günlerimi oğlum’la doya doya vakit geçiriyorum daha doğrusu geçirmeye çalışıyorum. Çünkü gün getmiyor.Temizlik mi yapayım? Yemek mi yapayım? Yoksa Çınar’la mı ilgileneyim? Eşimi hiç söylemiyorum. Galiba benden umudu kesti.

Çınar’a babaannesi ve halası beraber bakıyorlar. Çok şükür şanslıyım yani. Akşam yedi civarı evde oluyorum. Çınar’la şöyle bir oynadıktan sonra hep beraber yemek faslı ve apar topar toparlanıp, eşyalarımızı ve Çınar’ı alıp doğru eve geçiyoruz. Allah’tan ev yakın fazla vakit kaybetmeden evde oluyoruz. Yine de eve girince bir bakıyorum ki saat sekiz buçuk olmuş bile.

Sonrası mı?
Çınar’ın yemeği ve oğlum uyuyana kadar oyun oyun oyun...

Televizyon mu?O ne? Çok sevdiğim dizi olursa belki yarım yamalak sadece onu izliyorum. Baby tv. diyorsanız bak onu biliyorum. Aslında, Çınar’a çok fazla televizyon izletmiyoruz , sadece çok sevdiği Baby tv’yi izletiyorum ve onu televizyon izlerken hiç yanlız bırakmıyorum.Sürekli izlediği programlar hakkında ona bilgi veriyorum, tabi bu durumda izlediklerini daha çabuk algılıyor, bazen oturduğu yerden inip televizyondakileri yapmaya çalışıyor ve böylece dikkatinin tamamını televizyona vermemiş oluyor.

Çınar :Anne civciv aç aç , Babiş dragor aç aç
(Danny&Daddy , Tuli, Bebek şef, Bianca, v.s)

Ben: Oğlum dur bi

Kendi izlediği yetmiyormuş gibi oldu ya ben başka bir işle meşgulüm ya da başka biri ile sohbet ediyorum yada etmeye çalışıyorum.

Çınar:Aneeeeee yaaa (Bu arada ayaklarını yere vuruyor küçük bey)

Ben:Oğlum dur bi ya

Çınar:Aneeeeee yaaa aneeeeee ya

Ben: Gel kuzum gel oy oy oy

Kocaman bir kucaklaşma ve anlat bakalım civ civ’i

Çınar:Ambu, ambu

Ben: Ambu değil, oğlum yumurta.

Çınar: Kıyıldı.

Ben:Yumurta kırıldı.

Bu arada başka bir civ civ gelir, Anne iki tane evet oğlum iki tane ve devamı uzar gider. O civciv ip atlar , kayar vs.

Ardından oyunlar, oyuncaklar basket , gitar...

Çok ama çok eğleniyoruz . Tabi, bir o kadar da yoruluyoruz.

Çınar gece yarısı ancak uyuyor. Bazen daha da uzun sürebiliyor. Çınarı uyutmaya çalışırken karşı kanepeye bir bakıyorum ki eşim uyumuş bile.

Ben:Kemal, Kemal Kemaaaaaaaaaaaal (Neyapayım ama ancak açıyor gözlerini )

Eşim:Hıh hıh noldu noldu, sabah mı oldu, geç mi kaldık? Tamam aşkım tamam kalkıyorum.

Adam sabah oldu zannediyor ya, zaten olmuş gecenin bir yarısı güleyim mi ağlayım mı bilmiyorum?

Tabi, bir de ertesi gün Çınar ne yiyecek , ne yemeği yapayım? Kayınvalidem yaşlı ve biraz rahatsız olduğu için ona kıyamıyorum. En azından haftada iki kere yemek yapmaya çalışyorum. Yapamadığım gün içim içimi yiyor. Sabah erken kalk, işe gel. Muhtemelen günde sadece dört yada beş saat uyuyorum. Kemal’in ise benden geri kalır yanı yok . Bazen benim ilgilendiğimden bile daha fazla ilgileniyor Çınar’la. Öyle sorumsuz bir baba değil yani. Bütün bu anlattıklarım rutin bir günümüzün özeti yada tamamı artık ne düşünürseniz. Gün yetmiyor ama tamamı dolu dolu sevgiyle, eğlenceyle geçiyor.

Sevgilerimle...

 
Toplam blog
: 164
: 4548
Kayıt tarihi
: 26.03.08
 
 

Hayatı sevmek ve düzgün yaşamak isterken bulurum kendimi. Yaşamın bana verdikleriyle yetinmeye çalış..