Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '12

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Annelik hadisesinde önce'lerim/Sonra'larım

Annelik hadisesinde önce'lerim/Sonra'larım
 

Didem Usülü bir anne olma yazısı işte...


Allah'ın kadınlara en büyük hediyesi bence annelik... Varlığından haberdar olduğunuz o ilk test sonuç kağıdı, sanki çiçekli böcekli bir mektup kağıdına yazılmış, cennet müjdesi... Onunkini duyana kadar, hiç bir kalp atışına bu kadar derin anlamlar yükleyebileceğiniz ve duygulanabileceğiniz belki aklınıza gelmez.. Her kadının hayatını epey bir değiştiriyor anne olmak. Belki bazen hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağı duygusu/gerçeği, sorumluluklar hafiften korkutuyor da insanı... Ben de bu yazımda kendimce, naçizane mizahi bir dille annelikte Önce ve Sonra'larımı maddelemek istedim.
 
- Tatil günlerinde sabah uyanış, "biraz daha uyur muyum acaba" denemeleri, vazgeçiş... Yattığı yerden kumandaya erebilinirse Tv'yi açmak... Şööyle bir 45 dakika kadar yatakta debelenme sanatı ve nihayetinde "kalkmaya karar vermek"... Magazinleri, efendime söyleyeyim evlilik programlarını izleyee izleye, ağır çekim hızında kahvaltı etmek... Üzerine de 5 tur çay/kahve keyfi
İnci'nin uyuduğu tüm dakikaları "uyur gibi yaparak" geçirmek... Üstünü zırt pırt açan yaramazı tek gözle kollama sanatı... Bir sefer hızlıca nefes alıp verince uykunun tamamen kaçması..."ay uyandı... yok uyuyo.. aman yok kızım yokk pışşş pışşş" monologları... Fırıncıların iş başı saatine paralel olarak, parmak uçlarında mutfağa gidip mama hazırlamak, soğutmak ve kuzuyu beslemek... Sabah zart diye 07:00'de kalkmak, koca bebeği işe yollamak ve çoğunlukla kahvaltı etmeyi ve tuvalete gitmeyi unutmak...
 
- Bütün güne yayarak, sakin sakin ev işlerini bitirmek, alışverişe çıkmak... Oradan bi kuaföre uğramak, kuaföre giderken göze bijutericinin çarpması, orada debelenmek, 2 derece gözlüksüz miyop gözlerle bile "%75 sezon sonu indirimi "afişine doğru koşabilmek, belki de dışarda bişeyler de yemek ve eve gitmek
İnci eğer babaannesinde kalmışsa, onunla harcayacağım vakitten çalmamak için jet hızıyla temizlik yapmak, fıtıklı boynun ve belin isyan etmesi ( hem de öyle böyle değil, Halil Sezai isyanı ), arada bi televizyona "bakmak", belki yalandan, bööyle ucundan spor yapmak veya ağzını yaka yaka hızlıca çay/kahve içmek ( 1 tane ama yanlış anlaşılmasın ). Kaşlar Hakkı Bulut, vücut orta dereceli bir maymun, saçlar da minimum 3 renk formunda olana kadar kuaföre gidememek. Gidildiğinde de en kısa zamanda ne kadar çok iş yapılabilir konusunda Avrupa rekoruna aday olmak... AVM'lere takribi 2 ayda bir girebilmek ve hızlıca alışveriş yapıp haldır huldur koşarak eve varmak
 

- Koca kişisiyle gece talk showlarını abur cubur eşliğinde izlemek, maç özetlerine bakmak, yer yer +18 faaliyetler, takribi 03:00 sularında uyumak.. ve pazar gününe de gayet bi ortasından başlamak
İnci bizde kalacaksa, saat 22:00 sularında baba kişisinin kuzuyu uykuya hazırlama turlarının, anne kişisinin mama hazırlama, yatak hazırlama, tv kapatma, ışık karartma faaliyetlerinin başlaması. 22:30 gibi İnci kızın uyumaya anne kişisinin de gece vardiyasının başlaması... Baba kişisinin de, alarm durumlarında uyandırılmak üzere öte odaya uykuya yollanması.... İnci eğer babaannesinde kalacaksa, uyku saatine kadar efendim oyun oynamak tepinmek olsun, çorba içirme ve uyutma mücadelesi olsun sağlam bir yorulmak, eve gidince kanepeye yapışıp kalmak ve maç özetlerie bakıyor taklidi yaparak deriiin bi uykuya dalmak... yer yer +18'den "genel izleyici kitlesi"ne kaymak ama artık o kadarı da olmak yani..
 
- İş günlerinde, gün boyunca çok az çalışılmış bile olsa, akşam mutlaka "yorgunluktan gebermiş" olmak, koltuğa kendini laaap diye atmak, sofra kurup kaldırmaya bile erinmek, mızmızlanmak. Mesai boyunca saatleri saymak, kuzunun fotoğraflarına bakıp gözlerin dolması, telefon sesinden uyanıyor diye evi de çok arayamamak, çıkışta trafik olmasa diye dua etmek, ve gerçekten yorgunluktan geberilmiş bile olsa, o annelik kuvvetiyle, bebecik gülsün eğlensin diye evin içinde tepişip durmak... Tüm bunların sonunda eğer hali kalmışsa duşa girmek, biraz insana benzemek...
 
- Arkadaş toplantılarında, düğün dernekte emanet edilen çocuklarla oynamak, zıplamak maymun olmak. Çocuk terleyip de hasta felan olmasın diye sık sık sırtına bakmak, çok tepindirmemek, bir elde çikolata, su şişesi, oyuncak vb ile koşturup durmak, kısacası "temkinli maymunluk"
 
- Ortamda oynarken düşen, ağlayan, çocuk görünce kendince sakinleştirmeye çalışmak ama bi yandan da bööyle ağzının içinden içinden:" annesi nerde acaba? annesiiiğğ annesieee" diye sayıklamak. Kendi kızım veya başka bi bebe... şımarıklıktan değil de böyle minnak dudaklarını büküp de harbi harbi ağlamaya başladığı anda beynime dikine saplanan bir bıçak acısı...
 
Bu ve bunun gibi pek çok durumda, normal şartlarda şımarıp, mızıkabilecekken, kızım için feribot bile çarpsa bana, gık demem her anne gibi... Ve en çok da bu enerjim hayrete düşürdü beni annelik hadisesinde.. bir yandan da gururlandırdı ve kendimi yeniden keşfetmemi sağladı diyebilirim... Hepimize evlatlarımızla, sağlıklı ve bol enerjili günler... 

 
Toplam blog
: 26
: 268
Kayıt tarihi
: 21.01.12
 
 

1984 İstanbul doğumlu, önlisans mezunu; sanatçı babanın sanatçı parçası kızı... Hem anne, hem eş,..