Antalya'nın iklimi

Antalya’nın havasından bir şey anlamıyorum desem yeridir.
Ne sıcağından bir şey anlıyorum.
Nede soğuğundan bir şey anlıyorum.
Her defasında yanılgıya düşüyorum.
Sabah evden çıkarken sarıp sarmalanıyorum.
Öğle saatlerinde sıcak ve güneşli bir hava gökyüzüne hakim olmuş.
Tiril tiril bir güneş.
Masmavi bir gökyüzü.
Ve masmavi Akdeniz.
Yemyeşil ormanlar.
Bir canlılık sormayın gitsin.

Akşam saatlerine doğru, kapalı ve puslu bir havaya dönüşebiliyor Antalya semaları.

İşte bu yüzdendir ki Antalya’da yaşayan şehirlilerin en büyük derdi Ekim, Kasım ve Aralık aylarında gribal enfeksiyona yakalanmaktır.
Bir anda ve hızla grip mikrobu bütün bir kenti etkisi altına alıyor.

Ayrıca Antalya’nın en büyük derdi ısınma sorunudur.
Kış aylarında evlerinizin içerisinde donuyorsunuz.
Konutlar soba kurma sistemine uygun değil.
Birçok konutta kalorifer sistemi yok.
Elektrikli soba ve klima ile ısınma sorunu çözümlenmeye çalışılıyor.
Elektrikli soba ısı yayma konusunda hiç de cömert değil.
Klima sıcağı ise havayı kurutması sebebi ile baş ağrısı ve burun tıkanıklığına neden oluyor.
Ve biz Antalyalılar asla ısınma konusunda mutlu olamıyoruz.
Buna ilaveten ikimin de yanardöner olması biz Antalyalıları pek bir rahatsız ediyor.

Antalya’da uzunca bir süredir konuşulan bir konu var.
Doğal Gaz.
Ha geldi ha gelecek deniyor.
Ama ortada bir şey yok.
Güya Organize Sanayiye kadar doğal gaz sistemi döşenmiş.
Şehir merkezine ne zaman gelecek?
Belli değil.
Garip bir durum.
Metro ağı hızla inşaatını sürdürüyor.
Yer altı geçitleri ki adları ölüm geçiti oldu, bitirildi.
Şehrin birçok noktasında bulvarlar açıldı.
Yakında stadyum inşaatı da bitecek.
Ama bir türlü doğal gaz gelemedi Antalya’ya.

Sanırım Antalyalılar daha uzunca bir süre ısınma konusunda sıkıntı çekecekler.