- Kategori
- Kültür Turizmi
Antik kent Zeugma

Zeugma - Mozaiklerin Şehri
Hayatta hiçbir şeyi ertelememek lazım. Bak bana işte, ha bugün ha yarın derken yine kaldı içimde uhde. Kaç defa dibine kadar gittim de bir vakit ayırıp gezemedim adam gibi. Zeugma’dan bahsediyorum. Gaziantep’in Belkıs Köyü sınırlarında, Fırat Nehri kıyısında yer alan Zeugma’dan. O kadar medeniyet görmüş, bir o kadar da büyük bir kent…
Kısa bir araştırma yaptım internetten, mekanın büyüsü daha da belirgin ortaya çıktı…
Yaklaşık 20 000 dönüm üzerine kurulmuş, Fırat Nehri’nin en sığ yerinde olması, askeri ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuş. Tarihçesi ise daha ilginç; Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla, Fırat Nehri’nin adını birleştirerek M.Ö.300 yılında burada Selevkos Euphrates (Fırat’ın Silifkesi) adında bir kent kurmuş. Daha sonraları M.Ö.1.yy.’da kent Roma hakimiyetine girmiş. Bu hakimiyet değişikliğiyle birlikte kentin adı da değişerek köprü, geçit anlamına gelen ve bütün dünyada bilinen şekliyle “Zeugma” adını almış. Roma İmparatorluğu’nun 4.Skitia Lejyon Garnizonu’nun burada konuşlandırılması ve ticaret sebebiyle kısa zamanda 80 bin nüfusa ulaşan Zeugma’da Fırat manzaralı yamaçlara villalar inşa edilmeye başlanmış. ve Zeugma dünyanın en büyük kentlerinden biri haline gelmiş. Hatta büyüklük olarak Zeugma, komşusu sayılan Antakya (Antiokheia) ile Mısır’daki İskenderiye’den (Aleksandreia) daha küçük, Atina (Athena) ile aynı, Pompei ve şimdi dev bir metropol olan Londra (Londinum)‘dan ise birkaç kat fazla büyüklükteymiş. Zeugma’nın bir diğer özelliği ise ta Helenistik dönemde imar faaliyetlerinin yürütülmesi ve kendi şehir sikkesini basmış olmasıdır. Eksik kalmasın onu da söyleyelim, sikkelerin bir tarafında Thyke tapınağı, diğer tarafında da güçlülüğü simgeleyen Roma Kartalı motifi varmış.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda önemli sayılabilecek buluntular hem Türkiye hem de dünya müzelerinde sergilenmekteymiş. Zeugma kazıları sırasında ortaya çıkarılan ve bu alanda Gaziantep’e ve Türkiye’ye bir “dünya rekoru" kazandıran "bullalar” da Belkıs/Zeugma’yı eşsiz kılan özellikler arasında yer alıyor. Bulla mühür baskısı anlamına geliyor, yani bir mektup, bir ferman, ya da paketi başka yerlere göndermek gerektiğinde, kapatılıp üzerine vurulan özel mühür baskı demek. Bu da Zeugma’nın devlet arşivinin günümüze yansıyan izleri sayılıyor. Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen bu önemli koleksiyondaki mühür baskılarının sayısı 100.000’i buluyor. Arkeoloji uzmanları bu rakamın “Dünyada bir müze kayıtlarında bulunan en fazla bulla“ olduğunu belirtiyor. Pişmiş topraktan yapılan bu bullalar, üzerinde taşıdıkları son derece zengin tasvirler ile Belkıs/Zeugma’nın diğer antik kentlerle olan ilişkileri, dönemin ekonomik, sosyal ve dini hayatı üzerine benzersiz bilgiler edinmemizi sağlıyor. Daha detaylı bilgi almak için http://www.zeugmaweb.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Bullaların çok enteresan özellikleri var.
Zeugma’yı önemli antik kentler arasında farklı kılan diğer bir olay da Roma İmparatorluğu döneminde üslenmiş olan ve çoğunluğu Anadolulu askerlerden oluşan Scyhthica (İskitya) Lejyonu’nun bu kentte bulunmasıdır. Bu lejyon Roma imparatorluğunun en önemli 4 kentinden biri konumundaymış zamanında. Kaynaklar bu garnizonun daha sonraları Romalı bir yapıya bürünüp “IV. Lejyon” adıyla Fırat kıyılarının koruması görevini üstlendiğini belirtiyor.
Zeugma’nın asıl önemi, kazılarla ancak küçük bir bölümü ortaya çıkarılabilen Roma Villaları ve bu villaların tabanlarını süsleyen mozaiklerdir. Benzerleri Türkiye sınırları içerisinde sadece Ephesus (Efes) Antik kentinde görülen bu yamaç villaları arkeolojik açıdan büyük önem taşımaktadır. Yolların kesişme noktasında bulunması ve ticaret ve garnizon kenti olması Zeugma’yı sanatçıların gözünde çekici yapmış. Güvenli ve zengin bir kent olan Zeugma’ya dönemin en iyi sanatçıları akın etmeye başlamışlar. Böylelikle sanatçılar, kentte, günümüzde olaylar yaratan mozaikler, freskler ve heykeller bırakmışlardır. Zeugma çağımız yöneticilerinin nedenini bilmedikleri biçimde zenginleşirken, kültür ve güzel sanatlarda da gelişimini sürdürmüştür. Kentin hemen tam karşı kıyısında bulunan ve şimdi çoktan sular altında kalan Apameia kenti ise Helenistik çağdan sonra Zeugma’nın her alandaki rekabetine dayanamayınca terkedilmiş. M.S. 2. yüzyılda Zeugma’yı Apameia’ya bağlayan, ağaç kütüklerinden yapılmış salların oluşturduğu ahşap bir köprü bulunuyormuş. Zeugma’daki villa tipi yerleşimler, bu köprünün Fırat kıyısından başlayarak, batı yönünde yaklaşık 300- 350 metre yüksekliğindeki Belkıs Tepesi’nin üstündeki Akropolis’in eteklerine kadar ulaşmış. Yamaçların güney ve batı bölgesi nekropol (mezarlık), doğu ve kuzeydoğu tarafı mahalleler, kuzey kesimi ise yönetsel bölümler ve lejyon bölgesiydi.Akropolis’in üzerinde ise Zeugma sikkelerinde sıkça rastlanan Tykhe (talih ve kader tanrıçası) Tapınağı bulunmakta imiş.
Mozaiklerin yapılmasının da ayrı bir hikayesi var. Üç kat halinde işlenerek ortaya çıkıyor, bir sürü değişik malzeme ve yöntem kullanılıyor. Anlayacağınız oldukça meşakkatli bir üretim süreci var. Kalıntılarda ortaya çıkarılan Mars Heykeli ise ayrı bir hikaye. Mars heykelinin üzerinde bir yanık izi varmış. Arkeologlar bunun M.S 252’de Parthlar‘ın, Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıkmasından kalan izler olduğunu düşünüyorlar.
Bu kadar tarih yeter, şimdi gelelim oraya nasıl ulaşacağımıza…
Zeugma Antik Kenti Gaziantep'e bağlı Nizip İlçesi'ne 10 km.mesafede. Antik Kentin şehir merkezinden uzaklığı 50 km. Buna rağmen gidemedim ya… Yanarım yanarım ona yanarım.
Değişik ulaşım alternatifleri de var. Gaziantep demiryolu, Adana-Malatya demiryolunun Narlı istasyonunun Halep-Bağdat demiryolu Karkamış, Cerablus istasyonuna bağlar, ayrıca Fevzi paşadan geçen Halep expresi de Gaziantep'in İslahiye ilçesi sınır kapısından Suriye topraklarına girer. Yani anlayacağınız uluslararası bir kimliği de var (bu arada eserleri çaldırmayalım da…) Gaziantep, karayolu bağlantısı ile, Osmaniye üzerinden Adana'ya ve Mersin'e Birecik köprüsü üzerinden Şanlıurfa'ya, Narlı üzerinden Kahramanmaraş'a, Fevzipaşa üzerinden Antakya'ya, Kilis üzerinden Haleb'e, Kilis'ten bir yolla Hassa üzerinden yine Antakya'ya ve Besni üzerinden Adıyaman'a bağlanmaktadır. Bu yollarla önemli bir kavşak oluşturan Gaziantep, karayolu ulaşımı yönünden bir düğüm noktası gibi. Uluslararası Gaziantep hava alanından ise günlük olarak tarifeli uçak seferleri yapılmaktadır.
Her gün Gaziantep'ten Ankara'ya ve İstanbul' a direk olarak tarifeli uçuş seferleri var.
Konaklamaya gelecek olursak, ben Tilmen Otel’de kaldım. Fena değil ama merkezden biraz uzak. Araştırdığım kadarı ile orada başka oteller de var.
Tuğcan Otel: 0-342-220 43 23 0-342-220 32 42
Tilmen Otel: 0-342-220 20 81 0-342-220 20 91
Kaleli Otel: 0-342-230 96 90-230 32 95
Yesemek Otel: 0-342-220 95 81 0-342-220 88 88
Büyük Veliç Otel: 0-342-220 03 00 0-342-232 05 38
Katan Otel: 0-342-230 69 69 0-342-220 84 54
Yolunuz düşer de gezmek isterseniz rehberlik hizmeti de sağlanıyormuş. Gaziantep Üniversite’sinden Dr.Semih SUMMAK ile summak@gantep.edu.tr adresinden veya 0.532.347 27 26 numaralı cep telefonundan iletişime geçebilirmişsiniz.
Son olarak da mozaik öykülerine değinmke istiyordum ama artık o da bir sonraki yazının konusu olsun.