- Kategori
- Kültür Turizmi
Harabe deyip geçme
Bu defa gördüğüm bir yeri yazacağım, o nedenle çok mutluyum. Ani Harabeleri…
Harabe diyorum ya, gerçekten harabe ama bence görülmesi gereken bir harabe. Ne de olsa yılların tarihi var orada.
Kars Valiliği’nden edindiğimiz bilgilerle çıktık yola. Biz o zamanlar Kars’ta çalışıyoruz, oraya bir kış günü gidiyoruz, yıl 2004 galiba ama tam da hatırlamıyorum. Hava ise sanırım -14 derece gibiydi, gerçi -10’dan sonra hepsi aynı, çok da önemli değil. Yolculuğumuz yaklaşık 1 saat kadar sürdü. Hava şartlarını da göz önüne alırsak aslında çok da uzun değil, her taraf buzdu valla. Neyse nihayetinde vardık oraya 5 arkadaş.
İçeri girmeden bizi askerler karşıladı. Malum Ermenistan sınırı ya, dikkatli olmak lazım. Sıkıca tembihlendik fotoğraf çekmeyin diye. Girdik içeri, başladık dolaşmaya. İlk önce Ermenistan sınırında bulunan ve ayakta kalan küçük kiliselerin olduğu tepecikten ermeni taş ocaklarının rahatlıkla görüldüğü harabelere ulaştık. Kiliselerin içleri bakımsızlıktan leş gibi, duvarlara saçma sapan yazılar yazılmış. Ama tavanda yeralan güzide yapılara elleyememişler Allah’a şükür. Hele sınır teşkil eden nehrin üzerinde bir Kızlar Manastır’ı var, hiç değilse onu görmek için oraya gitmeye değer bence.
Öğrendiğim kadarı ile binlerce yıllık geçmişi var. Anadolu'daki en eski ermeni yerleşim birimlerinden biri; yanlış hatırlamıyorsam 11. yüzyıla kadar dayanan buluntuları var. Ani harabelerinin bulunduğu nokta ile Ermenistan sınırı arasında bir nehir yatağı sayesinde doğal bir sınır olmasına rağmen Ani harabelerinden yürüyerek Ermenistan'a geçmek neredeyse mümkün. Sınır kapısı falan hikaye. Bir de efsane buldum internette Ani Harabeleri’ne dair. “Efsane güzeldir, bütün efsaneler gibi: Bir ırmağın ayırdığı iki ülke varmış. Birinin tüccarları diğer ülkeye gelir giderlermiş. Onlar iyi ve dürüst tüccarlarmış. Ülkenin başında da iyi ve dürüst yöneticiler varmış. iyi anlaşırlar, kimsenin hakkı kimsede kalmazmış. Ama bir gün hükümdar ölmüş, yerine başkası geçmiş. Tüccarlar gelip de hükümdarı değişmiş görünce, bakmışlar ki adet usul de değişmiş. yetimin hakkı yeniyor, masumun malı gasp ediliyormuş. yargıçların vicdanları alınıp satılıyormuş pazarlarda. Adalet de kalmamış mülk de, kısacası. Kaybettikleri mala akçeye değil de, taşlaşmış bu yüreklere vahlanan tüccarlar “taş kesilesiniz” diye beddua etmişler. Aniden koca kent taş kesilmiş ve o günden sonra şu isimle anılır olmuş: Ani. O gün bugundür mabetleri taş, kervansarayları taş, yürekleri taş, saklı bir kenttir ani ve o gün bugündür yerlisi değilse de mutlaka yolcusu vardır (suyunrengi, http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ani+harabeleri).” Diyor efsane. Ne kadar doğrudur bilinmez.
Kars Valiliği’nin sayfasından edindiğim tarihçe ise şöyle:
Kars İline 42 km uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içerisinde yer alan Anı Ören Yeri Türkiye – Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehrinin batı yakasında Türkiye sınırları içerisinde volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehridir. Ören yeri Anadolu’ya İpek Yolu üzerinden girişte ilk konaklama merkezi olduğundan aynı zamanda bir ticaret merkezidir. Antik kentin zenginliği de buradan gelmektedir. Ören yerinin en eski tarihi M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Tarih öncesi dönemde ören yerindeki yerleşim bostanlar deresi olarak bilinen vadideki volkanik oluşumlu mağaralarda oluşmuştur. Bugünkü ören yerini oluşturan iç kale M.S. 4. yy’da Kars’a ismini veren Karsak’lılar tarafından yaptırılmıştır. Ören yerinin dış cephe surları Bagratlı Kralı Aşot tarafından M.S. 964 yılında yaptırılmaya başlanmış daha sonra Kral III. Sembat 978 yılında 2. takviye sur sistemini yaptırmış 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslanın Ani’yi feth etmesinden sonra anı beyi olan Ebul Menucehr tarafından 1064 – 1072 arasında 3. sur sistemini yaptırmıştır. Kale surları deve tüyü ve siyah renkli tüf taşından yer yer iki ve üç sıra halinde Horasan Harcı ile yapılmıştır. Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla ücgenimsi bir şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı mevcut olup bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılardır. Şehrin surları uzun kuşatmalara dayanıklı hale getirmek için surlar arasına yapılan destekleme kuleleri aynı zamanda erzak ve tahıl deposu olarak kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre yer yer beş mt. Yüksekliğe kadar oluşan surların dış cephelerinde Haç Motivleri, Aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeler mevcuttur. Ören yerinin ana giriş kapısı olan aslanlı kapı iki büyük giriş kapısından oluşmaktadır. Aslanlı kapının bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslanın şehri 1064 yılında feth etmesini belgeleyen dört satırlık Kufi İslami Kitabe mevcuttur.
Antik Kentin Tarihi Gelişimi
Son olarak ulaşım ve konaklama…
Kars’a uçakla çok rahat gidebilirsiniz, hergün uçuş var. Kara ve demiryolu ulaşımı da var. İki adet otel önerebilirim, Karabağ Otel ve Simer Otel. Karabağ şehrin ortasında Simer biraz dışına doğru. İkisi de eşit derecede rahat ve kullanışlı. İnternetten edindiğim bilgiye göre ise artık fotoğraf çekmek serbestmiş. Yemekle ilgili bir sorun yok, et ağırlıklı bir beslenme düzenine hazırlıklı olun derim sadece.
Daha detaylı bilgi için http://www.kars.gov.tr/ ve http://www.ani.gov.tr/ adreslerini ziyaret edebilirsiniz.