Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '10

 
Kategori
Anılar
 

Antisosyal olmak

İSTANBUL AGLIYOR MU NE...

Gece hiç durmayan yagmur bir türlü dinmiyor…

Sabah olsun dedikce gün açmak bilmiyor

İstanbul aglıyor musun?

Sen agladıkca beni üzüyorsun

Fındık kabugu evimden seni izliyorum

Ne çok üzmüşler seni ne çok canın sıkılmış belli..

Öyle böyle aglamak degil seninki bir başka

Haykırış sanki…

Anlat derdini İstanbul!…

Ben burdayım dinlerim seni

Uykusuzum seni dinlemek için camdayım…

Agla İstanbul hıçkırıklarla agla elbet dinecek

Fırtınayı dindireceksin

Bir kaç vakit sonra..

Yorgun çoook yorgun hissedeceksin kendini

Sükunet olacak arkası ve uykuya dalacaksın

Gün yine açacak belki toparlanman zaman alacak

İşe gelirken bu denli yagan yagmurun altında bir an durdum yolun tam göbeginde..sicim gibi yagan yagmurun altında yalnız tek başıma . baktım etrafıma ne çok koşuşturan insan var sokakta, herkez umursamazca bir yerlere yetişme çabasında
Şemsiyelerine sahip bile çıkamayan ve başka insanların gözünü çıkaracak kadar sadece kendilerini koruma altına almış koştururan insanlar ne bir özür ne bir tebessüm var yüzlerde..
İstanbul’un tam göbeginden izliyorum şemsiyem fındık, bense içindeki kurd. geçmişimle bir köprü kuruyorum yüzümde bir tebessüm….3 yada 5 yaşlarında yine istanbul’u üzmüşler ve yine agladıgı bir akşam üstü elimi sımsıkı tutan açık renk paltosuyla annem hızlı adımlarla bir yerlere yetişme çabasında. Bir yandanda beni çekiştiriyor o minik adımlarımla nasıl yetişecegimi bilmeden, .koşuyorum peşinden… damlaların göl yaptıgı kaldırım taşlarına basıyorum her damla bir oyun oynuyor benle damlaların dansını izliyorum her damla halka oluyor diger dalgalarla halkalar iç içe giriyor ve genişliyor. çogaldıkca dagılan ve yeni yeni damlalarla helezonlar oluşuyor…ne eglenceli ne mutluluk, bunları izlemek… İstanbul aglasada çocukları mutlu edip yetişkinleri telaşlandırıyor annemi ise üzdügünü düşünerek dinmesini istiyorum
Bir eve giriyoruz benim daha önceden hiç tanımadıgım tahtadan yapılmış eski bir köşk üstümüz degişiyor. Yerler tahta yürüdükce ev sallanıyor sanki .annem şimdi huzurlu huzuru banada yansıyor
‘’bugün istanbul’da çok yagmur var’’ diye konuşmaya başlıyor.
İSTANBUL….
İstanbul’un tam ortasından izliyorum, damlayan dans eden helezonlar oluşan yagmuru şimdi yaş 35, şemsiyem fındık, bense fındık kurdu yüzümde gülümseme damlalar helezon..

İstanbul seni çok üzmüşler…

Bense şimdi gökdelen olmuş çalıştıgım mekanın içindeyim. annem gibi huzurlu…işimin başındayım. sıcacık bir çay, yanında poçam, sevgi dolu bir ortam ve telefonun ucunda can dostum sen ‘’bugün istanbul’da çok yagmur var’’diyorum. annem ben sende ben olmuşuz..yüzümde sıcak bir gülüş..’’senin oldugun yer güneşlidir şimdi, damlaların dansını izleyemiyorsun. Mahrumsun şimdi’’
Ey güzel İstanbul, ben de sendenim şimdi. Sevdiklerim yanımda değil en çokta, çocuklugum …. geri gelmesi mümkün olmayan, ama ben senin gibi ağlamıyorum İstanbul, sadece bir tebessüm oluşturuyorum yüzümde, sende bu gün ağla ama sonra bir tebessüm kondur yüzüne, şanslı oldugunu düşün çocuklugum çocuklugun ne güzel geçmiş diye….

Sevgiyle …

 
Toplam blog
: 63
: 1955
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Emine Zaimoğlu 21/12/1971 doğumlu. Nişantaşı Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesi resim bölümünü okudu. R..