- Kategori
- Güncel
Apoletli vesayet
Çocuklara seslendim, "İki sürahi su getirin" diye. Şaşırdılar. Oğlum "çok mu susadın baba" dedi. Bırakın konuşmayı da dediğimi yapın diye çıkıştım. Gazetelerden okuduğum yazıları irdelerken, Sayın Başbakanımızın gür sesi, ” "12 Eylül darbesini yapanlardan hesap sormak için evet" tümcesi zihnimde dalgalar yaratarak bedenimi sarsıyordu.
Sürahilere bakıyordum masanın üzerinde duran. Saçaklardan süngü gibi sarkan buzlar canlandı Mamak cezaevinin. Duraksayıp sürahilere bir kez daha baktım. "12 Eylül darbecilerinden hesap sorulacaktır" tümcesi yine dalgalandı bedenimde.
Bağırsaklarım bozulmuştu. Tan ağarmak üzere kapıya yumrukla vurdum. Asker "Ne var" diye seslendi. "İsal olmuşum, altıma yapacağım." "Saat altıdan önce olmaz" “Çok sıkıştım altıma yapacağım”."Emir öyle açamam" "Altıma yapacağım, bo... emir dinler mi" Konuşma birden kesildi. Beş dakika sonra kapı açıldı. Süngünün eşliğinde karların üzerine ihtiyacımı giderdim. Karla da temizlendim. Elimi yüzümü de sildim kar ile. "Kır Çiçeği" adlı romanımda anlattığım anılar filim olmuş, izliyordum sanki.
Sürahilere bakıyordum masanın üzerinde duran. Daldım. Bir süre sonra, "Neden göremiyorum? Neden göremiyorum? Boş mu, dolu mu?” Söylenerek irkildim. "Hesap sorulacaktır 12 Eylül darbecilerinden
"Zaman Aşımı " sözcüğü takıldı zihnime. Bir söyleşide öğretim üyesi açıklamıştı, bu değişikliğin sembolik değeri olduğunu. Kimden hesap sorulacaktı sonra. Otuz yıl geçmiş aradan.
Sembolikte olsa, bir demokrat olarak karşı çıkmalıyım diyerek sürahilere yine baktım. At şuraya bir onluk diye mırıldandım fala bakan kadınlar gibi.
"EVET" demeliyim Anayasa değişikliğine. Tümce zihnimde canlanırken, "Yargının vesayetinden Kurtulmak" tümcesi dikildi karşısına. Yasama, Yürütme, Yargı erkleri çağdaş demokrasinin olmazsa olmaz kuralı. Yargı konusunda bir yıla yakındır tartışılan sorunları düşündüm. Çağdaşlığın temel öğesi, demokratik laik hukuk devleti olabilmektir. Hukukun üstünlüğü ilkesi demokrasinin koruyucusudur. Tarihte halkın gücü ve yönetimi diyerek çok diktatörler gelmiş geçmiştir. Bir zamanlar odun milletvekili sözcükleri dolaşmıştı Türk siyaset hayatında da.
Dostlarla konuşurken, neden 12 Eylül tarihi diye söyleniyorum. Allahın günü mü bitmişti. Millete rahatlıkla bayram bile yaptırmıyorlar. 12 Ekim olsa idi, tüyleri mi dökülürdü anayasa değişikliklerin. Yoksa referandum sözcüğü kuş olup uçar mıydı? Yinede susuyorum, büyüklerimizin bir şeyler bildiği vardır diye.
Hukukçulara bir çağrım var. On gün önce gazetelerde, Anayasa Mahkemesince yapılan değişiklikten sonra bu metnin referanduma sunulamayacağını açıklayan bir haberi okumuştum. Açıklamayı avukat yani hukukçu olan bir vatandaş yapmıştı. Kimse üzerinde durmadı. Yönetim bilimi açısından doğruluk payını irdeledim.
Hukukçu olmadığım için konunun detaylarını bilmiyorum. Düz mantıkla hareket edildiğinde, ilgili madde de, mecliste belirli oyun altında kabul edilen Anayasa değişiklikleri, Cumhurbaşkanının onayından sonra halk oylamasına sunulur diye bir hüküm söz konusu ise, Anayasa Mahkemesince yapılan virgül eklemesi bile, meclisin kabul ettiği Cumhurbaşkanının onayladığı metin olma niteliğini kaybettirir. Anayasa Mahkemesince yapılan düzenlemeler, ilgili maddelerin mecliste kabul ediliş şeklinin iptali anlamına gelir. Aranacak husus, Anayasa Mahkemesince yapılan değişikliklerle birlikte halkoyuna sunulabileceği hükmüdür. Bu hüküm yok ise, yapılacak halkoylamasının yönetim açısından hukuksal boyutunun bulunmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle İlgili maddelerin, yeni düzenleniş şekliyle mecliste görüşülüp kabul edilmesi ve Cumhurbaşkanının onayı gerekmektedir. Oylamada, aranan çoğunluk sağlanır ise, halkoyuna sunulması ortadan kalkar.
Bilim adamları ve hukukçular bu konuya açıklık getirmelidirler. Harcanacak 150 trilyona yazık olmasın. Devletin fabrika kurmasına gerek yok ise, kaç kilometre duble yol asfaltlanır o para ile.
İnat uğruna 150 trilyon para, artı değer yaratmayan bir harcama olarak karşımıza çıkacaktır. Daha önce yazdığım yazılarda da değinmiştim. Yapılan değişikliklerin çoğu meclisin tümünün oyu ile kabul edilecek maddelerden oluşmaktadır. Yargı organlarına seçilecek üyelerle ilgili düzenlemeler her zaman yapılabilir. Bugün iktidarda olanın, yarın ne olduğunu altmış yıllık ömrümüzde çok olaylar yaşayarak gördük. İnsan gücü planlamasında nitelikli personel istihdamından uzaklaşılan her sistem, yok olmaya mahkumdur.
Sürahilere bakıyorum masanın üzerinde duran. İnat uğruna harcanacak 150 trilyon para. İnat uğruna halka çektirilen azap. NE KAZANACAK ÜLKE BUNDAN. ÇAĞDAŞ DEMOKRASİ Mİ DİYORSUNUZ.
Sürahilere bakıyorum masanın üzerinde duran. Tümceler zikzaklar çiziyor bedenimde. Bir yazarın, "Apoletli vesayete son" diyen yazısını okumuştum. Mamak cezaevinden sarkan buzları anımsayarak "HADİ CANIM SENDEEEE" diyerek haykırmak geldi içimden.
18.07.2010