Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '11

 
Kategori
Teknoloji
 

Apple Ipad ve Ben

Apple Ipad ve Ben
 

Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Bilgisayar teknolojisinin gelişiminden itibaren gittikçe ivme kazanan bir gelişim trendi var. Sürekli yeni teknolojiler bulunarak hem iletişim araçlarına hem de eğlence araçlarına entegre edilerek cebimize dünyayı sokuyor.

Açıkçası bu fakir gittikçe kendini dinozor gibi hissetmeye başladı. Neredeyse fosil bırakıp bu dünyadan göçeceğim. O derece Fransız kaldım bu hızlı yenilenmeye. Neyse ki imdada zevce hazretleri yetişti.

Zevce hazretleri teknolojiyi benden biraz daha iyi takip ediyor. İşi gereği yeni teknolojileri mesleğinde yardımcı olarak kullanmak zorunda olduğu için elbet. Bereket ilgisi de var ki hemen öğreniyor her şeyi. Barkovizyonlar ilk çıktığında ben onlara da bir müddet yabancı kalmıştım (Öyle ki “Ulan ne biçim icatlar buluyorlar” diye uzun süre hayran hayran izlemiştim:)).

Zevce hazretleri ilk olarak kendine bir iPhone aldı. Zaman zaman bana da gösteriyordu ama açıkçası benim parmaklarım kalınca olduğundan öyle dokunmatik şeylere pek ısınamıyordum. O iPhone alınca eski model dokunmatik telefonu boşa çıktığından bir bakayım diyerek yeni teknolojiye doğru bir adım attım..

Derken dokunmatik dünyasına alıştık. Hoşumuza da gitti doğrusu. Lafı uzatmayayım. Hastalığımdan dolayı sık sık istirahat etmem gerektiğinden bilgisayar kullanmamaya, internete pek girememeye başlamıştım. Blog takibim de hayli azalmıştı.

Bir gün zevce hazretleri “yattığın yerden de internete girebilmen, gazete okuyabilmen, maillerini okuyabilmen mümkün olsun ister misin?” dedi. “Yattığım yerden bilgisayar kullanmam yahu, koskoca alet, nereye iliştireceğim” dedim..

Oysaki kendileri bana sürpriz yapmaya hazırlanıyormuş. Yeni teknoloji ile tanışıklığımı iyice ilerleterek dinozorluktan kurtulma şansını veriyormuş bana. Kendimi işe yaramaz eski kafalı bir adam olarak hissetmememi sağlayacakmış meğer.

İşte bunun için iPad dedikleri aletten aldılar hediye olarak. İlk önce uzaktan merhabalaştık aletle. Sonra kaçamak birkaç dokunuş. Ardından el ense vaziyeti tabi :)

***

İşin teknik kısmına gelirsek.. Öyle fazlaca teknik bilgim yok esasında. Kullanım kolaylığı açısından biraz bilgi vermek isterim. Bir kere interneti tıpkı bilgisayarınızda kullandığınız gibi kullanmanıza imkân var. Bu çok güzel birşey. Başlarda parmaklar dokunmatik sisteme alışmakta zorlanıyor ama zamanla alışılıyor. (Tabi blog yazacak kadar alışamadığım için bu blogu bilgisayarda yazıyorum.)

Facebook, Twitter gibi birçok sosyal paylaşım uygulamaları çok rahat bir şekilde kullanılabiliyor. Üstelik Facebook’ta yeni bildirimler sesli bir uyarıyla hatırlatılıyor size.

Apple Store’dan indirebileceğiniz dünya kadar uygulama var. Okuma hastası olan bu fakir evvela bütün gazete ve dergilerin iPad uygulamalarını indirdi. Her sabah bütün gazeteleri yattığım yerden okuyabiliyorum. İstersem tuvalette bile!

Bunun yanı sıra bankacılık işlemleri, kargo firmalarına ait uygulama, sözlükler, seyahat firmaları uygulamaları, havaalanı ve uçuş bilgileri, trafik durumu gibi birçok güzel uygulama var. Televizyonlar, radyolar, bir dokunuş uzağınızda :)

Kitap sevenler için bir çok kitabın eBook hali indirilebiliyor. Böylelikle iPad’inizden kitap da okuyabiliyorsunuz. Hem ücretsiz olarak bir çok kitabı bulmak da mümkün, bilinen kitap sitelerinden eBook satın almak da..

Oyun tutkunu olanlar için de gördüğüm kadarıyla yığınla oyun var. Şahsen oyuna ayıracak vaktim olmadığından onlara ait bilgi veremiyorum. Şu kadarını söyleyebilirim ki şimdiye dek saydıklarım kadar oyun var. Yani oyun oldukça fazla tercih ediliyor.. Bu da hali pür melalimiz!

Hasılı kelam teknoloji dedikleri tek dişi kalmış canavar olsa bile o canavarı faydalı yönlere kanalize etmek her zaman mümkün. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut!

Sevgi ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

Denizli/ 27 Aralık 2011

Twitter.com/murathacioglu

murathacioglu.com

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..