Aragones batırdı, Volkan kurtardı.

İlk yarıda her an golü bulacak diye seyrederken Fenerbahçe’yi, ikinci yarıda da her an golü yiyecek diye seyrettik. Belki de maçın en temel özeti buydu. İlk 20 dakikada Fenerbahçe öyle bir tempo ile başladı ki, gördüklerimiz için çok güzel hareketler bunlar dedik ve geçen haftaki güzel futbolun devamı geliyor sandık. Ancak ne zaman 20.dakikadan sonra ilk olarak Emre oyundan düştü ve kenarlardan Boral ve Deivid’in katkıları azaldı Fenerbahçe yavaş yavaş maça Trabzon’u ortak etti.

Trabzon da ortak olunca oyuna, seyir zevki yüksek keyifli bir maç oldu Saraçoğlu’nda. İlk yarının aksayan en temel 2 oyuncusu solda Boral ve ileride Guiza’ydı. Dede’nin 14 milyon Avro’luk Guiza ile başlamasını kabul edelim ama bu İspanyol dayanışmasını anlamak mümkün değil. Hatta bu İspanyol dayanışması ilerleyen dakikalarda öyle bir tavan yaptı ki, Dede inanılması güç bir kararla Alex’i çıkarıp yerine Josico’yu da aldı. Bir ara “İspanyol meyhanesinde bir adam” diye mırıldanırken buldum kendimi. Öyle ya ne sahada Guiza bir şey yapıyordu ne de Josico bizim Selçuk’un oynadığı topun yarısını oynuyordu.

Bize göre bu maç Aragones’in kendini tekzip ettiği maç oldu. Halbuki tam da artık Aragones düzeliyor, şablon yavaş yavaş oturuyor derken. Maçın ilk yarısı sonunda yanımdakilere "Trabzon goller kaçırdı ama Fenerbahçe daha etkili ve daha organize geliyor, kazanacağız" açıklaması yapıyordum ve beklentim sahada olmayan Uğur ve Guiza’nın yerlerine Wederson ve Semih’in girmesiydi ki, Dede yine sahneye çıktı ve bir kez daha bizi Kâzım çaresizliğine itti. Uğur’u çıkarttı çıkartmasına ama yerine Kâzım girdi. Eğer Kâzım sola Boral’ın yerine giriyorsa ben bundan yönetime de mesaj çıkartırım. “Sağa transfer yapıyorsunuz ama ben sola adam istiyorum” Hadi Kâzım’ı oyuna aldın ama neden haftalardır düşüş içinde ve özel hayatı da çarşafa dolanmış Guiza’yı 50 bin seyirci önüne atıp ıslıklanmasını sağlıyorsun hemde bu seyirciye “Semih’i oyuna al” tezahüratları yaptırıp kendini zor duruma düşürüyorsun ? Tezahürata inat olsa gerek Semih’i 80’de oyuna alıp maçı kurtaracağını sandı Dede ama, birşeyi atlamıştı ; o, “80 Semih” değil, “72 Semih” ti en azından !

Dedik ya Aragones kendini tekzip etti diye, sola Kâzım’ı sokan Dede, işleyen düzeni birde Alex’i çıkartarak yaptı. Tamam Alex çok verimli değildi ama artık şunu kabullenmeli Aragones; bu takımda Alex varsa Alex’le oynamalı ve yanındaki askerler de savaşmalı. Eğer Alex’in yanında da Emre’de oynayacaksa o da bu takımdaki yerini kabullenmeli artık. Sahadaki düzen, aldığı milyonlarla belirlenmiyor maalesef. Emre koşmayacak ve savaşmayacaksa Aziz Başkan’ın “oğlu” da olsa formayı giymemeli. Sezonun ikinci yarısı başladı ve artık Emre’nin de elini daha fazla taşın altına koyma vakti geliyor da geçiyor bile. Yoksa Alex’in yedeği olarak kalacaktır. Neyse, Alex’i çıkarıp Josico’yu alınca Dede, Emre’yi sola, Deivid’i ortaya Kâzım’ı da sağa alıp, yine her şeyi başa sardı. Dedik ya İspanyol dayanışması diye. En azından son haftalardaki performansı ile Josico yerine Deniz oraya girmeyi hakediyordu. En azından Deniz’in Josico’dan daha fazla hücum düşüncesi mevcut. Ama daha doğrusu Alex çıkmamalıydı ki zaten. Alex’in gol yüzdesini bir kenara itemeyiz. Alex durur durur bir ara pas atar, bir korner atar veya bir ayak sokar sonuç gol olur. O yüzden Alex oy-na-ma-lı-dır. Alex’in çıktığını gören Trabzon iyice rahatladı ve Josico ile de iyice geriye yaslanan Fenerbahçe Guiza’yı alıştığımız yalnızlığa iterken Volkan’ı da kalesinde devleştirdi.

Volkan demişken hakkını teslim edelim maçın adamı da 100.maçına çıkan panter Volkan oldu. Son zamanlarda bu kadar konsantre görmemiştik Volkan’ı. Bu maçın kabahatlisi Aragones’i de ipten alan müthiş kurtarışlar yaptı. Belli ki o da sözleşme istiyor yönetimden…

Sonuç olarak, kazanması gereken maçı elleriyle Aragones verdi, elleriyle de Volkan kurtardı. Ama Aragones’in son maçlarına bakıp, bu maçın ikinci yarısını mutlaka doğru analiz edip, gereken dersi çıkartması gerek. Artık Alex konusunda da bir karar vermeli Aragones ve Alex’in balansını da bozmamalı ikide bir.

Son sözüm Boral’a. Sevgili Uğur sen Türkiye’nin son zamanlarda yetiştirdiği bileğine hakim çok yetenekli ve duran top kabiliyeti de olan iyi bir sol çizgi oyuncususun. Ama gittikçe Fenerbahçe’deki kariyerini tehlikeye atan vurdumduymazlık içindesin ve mücadeleden uzaksın. Senin arkanda oynayan adam dünyanın en iyi sol beki ve maçın sonuna kadar senden daha fazla tempolu oynuyor ve sen ondan yararlanamadan ve takıma katkı koyamadan oynuyorsun. Kadro içinde Uğur’a rakip olmadığından Uğur’u kaybediyor Fenerbahçe. Ey yönetim Uğur’u kaybetmemek adına sol’a iyi bir transfer yapmak şarttır. Benden söylemesi.

Ahmet ÇELİKSÜNGÜ
25 Ocak 2009