Arap baharından mezheb çatışmasına

Arap dünyasına demokrasi getireceği iddia edilen "Arap baharı" Suriye'de en zor dönemini yaşamaktadır. Ülkede yaşanan çarpışmaların uzaması, bir grup militanın ordudan ayrılarak iktidara karşı çarpışması Suriye'nin iç savaş eşiğinde olduğunu söylemeye esas veriyor.

Diğer Arap ülkelerinden farklı olarak, Suriye'nin dini, etnik ve mezhep içeriği dikkate alınırsa, bu ülkede iç savaş ile birlikte mezhep sorununun meydana çıkacağı da istisna değildir. Hatta birçok ülkelerin yetkilileri artık Suriye'de mezhep savaşının başlayacağından endişe etdiklerini  belirlemiçler.

Öyle ki, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bir süre önce yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın ülkede yaşanan çatışmayı dayandırmayacağı takdirde Suriye'de Şii-Sünni çatışmasının olacağını belirtmişti.

Benzer bir açıklama ile  Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da bir konuşma yaparak, Müslümanlar (Şiiler ve Sünniler) arasında ciddi parçalanmanın başlandığını, ve sorunun tüm İslam dünyasını etkileceyini  bildirmişdi.

Tabii ki, Suriye'de Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın istifası talebi ile Şii-Sünni çatışmasının başlayacağı söyılemek bir o kadar da doğru olmazdı, fakat yaşanan olayların fonunda daha ciddi siyasi süreçlerin gittiğini görmek mümkündür.

Öyle ki, HAMAS liderlerinden biri Mahmud Zahar Suriye'de yaşanan çatışmalarından sonra İslami Direniş Örgütü  ( HAMAS ) siyasi bürosunun Suriye'den Kahire'ye nakl edileceyini  bildirdi.

Aralık 8'de ise "Wall Street Journal" HAMAS yetkililerinin Türkiye'nin ısrarıyla Suriye'yi terk ederek Mısır'a gittiği konusunda bilgi verdi.

Zaman gazetesine Türkiye Dışişlerinin isminin açıklanmasını istemeyen yetkilisi verdiği demeçte Ankara'nın Hamas'a Suriye'yi terk etmeleri için herhangi bir baskı göstermediğini bildirdi.

İlk bakışta, bir zamanlar "Müslüman kardeşler" örgütünün ayrılmaz bir parçası sayılan, geçenlerde ise hiçbir İslam örgütünden bağımlı olmadığını beyan eden Sünni Hamas'ın "Şii hilali" nin bir parçası olan Suriye'den çıkması büyük mahiyet arz etmese de, örgütün Suriye topraklarını terk etmesi ile Şam'ın  "İsrail'e karşı tüm islam direnişine destek vermesi" iddiasına son konacak.

Diğer önemli makamlardan  biri de, Beşşar Esad yönetimine karşı artık dışarıdan müdahalenin başlamasıdır. Bu  makamlardan biri de, Liviya devriminin ordu liderlerinden biri olan Abdülhakim Bilhacın Mahmud Ali Salim adı ile Türkiye'den Suriye'ye geçerek iktidara karşı çarpışan silahlı birlikleri hazırlamasıdır.

Bilhacın Türkiye'den Suriye'ye geçtiği sadece iddia olmasına rağmen işte bundan sonra Suriye'de iktidara karşı planlı ve düzenli şekilde çarpışan grupların oluştuğunu söylemek mümkündür.

Hatta Suriye yetkilileri defalarca Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan'ın Suriye'deki isyancılara silah ve maddi destek verdiklerini belirttiler.

Türkiye'nin Suriye muhalefetine destek verdiğini Suriye Milli Geçiş Konseyi üyelerinden olan Mahmud Osman da teyit ederek, iktidara karşı çarpışan Albay Riyad Musa'nın ve 200 kişi militanla  Türkiye'de Ankara'nın himayesinde olduğunu söyledi.

Olayları dikkatle izlerken, yaşananların tam olarak Şam'ın kontrolünde olduğunu ve Beşşar Esad yönetiminin yakın zamanlarda bir çok devletin korktuğu  Şii-Sünni kartını kullanacağını söylemek olur.

Suriye yönetiminin muhtemel bu adımı ise Lübnan'dan tutmuş Pakistan'a kadar İslam dünyasını alt üst edebilir.