- Kategori
- Doğal Hayat
Arı... Vız Vız Vız..
Küçükken çok kelebek görürdük…
Şimdiki çocuklar da “çok kelebek” görebiliyorlar mı?..
Küçükken çok yılan görürdük piknik yerlerinde, patika yollarda, sıcak asfaltın ortasında…
Şimdiki çocuklardan kaçı tek bir yılan görebilmiştir acaba?..
Küçükken çok arı koştururdu arkamızdan…
Küçüğü, sarısı, eşeği, tuhaf olanı…
Korkardık.
Şimdiki çocuklar arı görüyorlar mı bizim zamanımızdaki gibi?..
Yoksa arılar artık yok da yerlerini kene mi aldı?..
Ve siz siyasi tavsiyelere uyup kenelerden korunmak için paçanızı çorabın içine sokanlardan mısınız?..
Şakası bir yana…
Doğanın tüm dengesini bozuyor ya insanoğlu…
Acı olan; doğaya en çok zarar veren ülkelerin başında Türkiye’nin gelmesi.
En verimli ovalara termik santral açarak, milli ormanların içine maden ruhsatı vererek, dere yataklarının yönünü suni şekilde değiştirerek, denizlere lağım akıtarak, ormanları ihale ile satarak, dünyanın en bozuk şehir yapılanmalarını yaratarak… Ve daha sayısız örnekle….
Mahvediyoruz.
Yok ediyoruz.
Geri dönüşü olmayan şekilde ağır hasarla ilerliyoruz.
Ve arılar…
Arıları kurtarmazsak felaket kapımızda biliyor musunuz?..
O küçücük vızvızlar…
Sokmasından korktuğumuz arılar var ya dünya genelinde hızla azalıyorlar ve onların yok oluşu demek, hayatın bütününe yönelik en büyük tehdit.
Bununla beraber Avrupa Birliği geçenlerde aldığı bir kararla tozlaşma yapan böceklerin ölümüne neden olan pestisitlerin tarımsal üretim yapılan açık alanlarda kullanımını yasakladı.
Pestisitler, tarımsal üretimde kullanılan zehirli kimyasal maddeler demek.
Tarımsal alanlara uygulanan pestisitler zamanla tarımsal alanlardan çıkıp çevreye de yayılıyor. Bu nedenle AB bunlara yasak getirdi.
Hem tozlaşma yapan böcekleri korumak ve hem de doğaya yayılmalarını önlemek için.
Zira araştırmaların ortaya koyduğu çarpıcı bir gerçek var:
Pestisitler son on yıl içinde dünya genelinde gözlenen arı kolonilerindeki kitlesel ölümlerin en büyük sebebi.
Ve arıların yokluğunun doğal hayat için getireceği kabustan en çok etkilenecek olan da insanlar.
Çünkü uzmanların belirttiğine göre insanların yediği gıda maddelerinin üçte biri tozlaşmayı gerçekleştiren böcekler tarafından sağlanıyor.
Haliyle tahmin edersiniz ki arıların yok olması demek insanoğlunun açlığa yol alması demek.
Peki…
AB bu pestisitleri yasaklarken Türkiye yasakladı mı?..
Hayır…
Bile bile lades demeyi çok seven ülkemizde ne yazık ki böyle bir yasak yok.
Çünkü aşinayız zaten, nerede zararlı bir şey varsa, bunu AB yasaklar, ABD yasaklar ama gelin görün ki biz bunlardan 8-10 yıl sonra yasaklarız.
Ancak kafamıza bu kadar yıl sonra mı dank eder, bilmiyoruz.
Bilinen ise arıları mahveden pestisitlerin ülkemizde çok yoğun kullanıldığı…
E neden biz de yasaklamıyoruz?..
Arı vız vız deyip önemsememekten mi?
Uçan böceklerin yok olmasının getireceği hayati tehlikeleri bilmemek veya görmezden gelmekten mi?..
Velhasıl AB, tehlikeyi gördüğü zaman müeyyidesini koyuyor, men getiriyor.
Peki biz?..
Radyasyonları çayları yudum yudum içen bakanımız bile vardı, radyasyonlu çaydan arıya mı geldik, n’apacak ki arı?..
Veya arısızlık?
O modda mıyız şimdi?!
Bu kadar mı umursamazız?
Bu kadar mı rahatız?
(Gündemin inanılmaz yoğun ve değişken olduğu ülkemizin bu sıcaklığında kendine yer bulamayan böyle başka önemli gündem maddeleri de var, atlamamak gerek!..)