Taşra Okulu...Ve.... Yarın...

Gerek ulusal bazda, gerek yerel düzeyde gazeteciliğin farklı farklı açılardan giderek zorlaştığı son yıllarda;  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin basın ile ilgili söylediklerinden sadece bir cümle alarak başlayalım bugüne….

“Halkın tümünü ilgilendiren konularda aşırıya kaçmak basının görevleri arasındadır.”

Basın özgürlüğünü tarif eden sözleşmenin 10.maddesi de sadece olumlu karşılanan fikirleri değil; rencide eden/şoke eden/rahatsız eden fikirleri de kapsar ve basın özgürlüğü çatısı altında tüm bunları koruma altına alır.

Bir bilgi kırıntısı, bazen bir büyük kapı açar karşımızda.. AİHM’nin dedikleri o yüzden çok mu çok önemli.  Ama elbette anlayana!

Peki Nagehan Alçı önceki gece AİHM’nin bu içtihadını veya ana fikri nasıl anlamış olabilir?..

Basının içinde bulunduğu durumu ve güvensizlik skalasını daha kaç metre dibe indirdi Alçı?..

AİHM ne diyor, halkın tümünü ilgilendiren konularda aşırıya kaçmak basının görevidir diyor..

Ama Alçı gerçekten aşırıyı falan aştı, inanılmazı başardı..

Tamam artık basın, objektifliğini yitirdi, herkesin kendine göre bir medyası oluştu ve herkes kendi medya grubunun görüşleri doğrultusunda(!)karşısındakini sıkıştırmaya çalışıyor.
Ona bile(!) amenna!

Ancak…
Ancak bilgi eksikliği varsa, ahkam kesemez gazeteci… Bilgi eksikliği varsa ya bilmediği konu hakkında yorum yapmaz ya da bilmediği yerden soru sormaz.

Ki her şeyi bilmek mümkün olmadığına göre gazeteciden de her şeyi bilmesini beklemek hayalperestlik olur.

Yine de “Allah kimseyi alçı haline dönüştürmesin” demek farz oldu. Alçı, alçı gibi oldu, çünkü bilmeden konuştu, lafının nereye gideceğini düşünmeden konuştu.

Cumhurbaşkanı adayı Sayın Muharrem İnce’nin konuk olduğu programda güya İnce’yi küçük düşürme amaçlı:

“Balıkesir” için taşra dedi. “NEF” için taşra okulu dedi.

İki taraftan çuvalladı.

Çünkü Balıkesir taşra ise ve Hakkari, Niğde, Iğdır, Gümüşhane, Şırnak nedir?..

Silikon Vadisi mi?..

Ve Balıkesir’de bulunan Balıkesir Üniversitesi taşra üniversitesi ise buradaki üniversiteler Oxford veya Harvard mı?..

Hele hele NEF..
Necatibey Eğitim Fakültesi…

Bilmiyor ki Alçı; NEF, Türkiye’nin eğitim fakülteleri içinde en yüksek puanla öğrenci alan gözde eğitim fakültelerinden biridir ve BAÜ’nün de nazar boncuğudur…

Aynı zamanda NEF, taşra okulu falan değil, bilakis, Türkiye’nin en köklü fakültelerinden biridir,

1910 yılında açılmıştır. Mustafa Necati Bey sayesinde de Türk eğitimi çağdaşlaşma yolunda çok önemli adımlar atmıştır.

Kuşkusuz Mustafa Necati Bey’in de kim olduğunu bilmiyordu Alçı.
Ama eminiz program sonrası okumuştur hayatını. Milli kahraman olduğunu, aynı zamanda hukukçu ve gazeteci olduğunu, keza milletvekili ve Milli Eğitim Bakanı olduğunu…

Alçı’nın yaptığının AİHM’nin dediği ile uzaktan yakından ilgisi yok.

Kendini tatmin etmek ve karşısındakini küçük düşürmek için ne gazetecilik yapılır ne de sorular silaha dönüştürülür.

Alçı da bunu bilir ama…

(Bilir mi gerçekten?)

                            **

Ve…
Yarın…
Yarın LGS var…

Eğitim öğretimin bir oradan bir buraya savrulduğu, sistemin tümden bozulduğu, çeşit çeşit sınav ve sayısız değişikliklerle çocuklarımızın darmaduman olduğu bir eğitim sisteminde liselerimizi de nitelikli ve niteliksiz diye böldük öyle mi?..

Ve yarın, milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren, kader sınavı haline gelen Liselere Geçiş Sınavı var.

Ama ne yok?..
Tercih ve yerleştirme kılavuzu yok!!

Böylesi de ilk herhalde…
Sınava giriyorsunuz ama yerleştirme ve tercih kılavuzunun sınavdan 3 hafta sonra açıklanacağı ortaya çıkıyor…

Yazıktır bu küçük çocuklara…
Bu kadar stres yüklemesi o çocuklara da ailelerine de ağırdır.

Bu şartlar altında ne diyelim ki; “hepsine canı gönülden başarılar” temennisinden başka?