Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '08

 
Kategori
Müzik
 

Arif hoca ile sabah sabah

Arif hoca ile sabah sabah
 

Arif hoca ile güzel bir yolculuk yaptım sabah sabah.
Antalya’nın batısında evim.
Doğusunda işyerim.
Bir uçtan diğer bir uca.
Ve aracımda, Arif hocanın bir albümü çalıyor.
Uzun zaman olmuş dinlemeyeli.
Sanırım birkaç yıl oldu aracımda Arif Sağ dinlemeyeli.
Ve çalan “Dost Yarası” isimli albümüydü.

“Hop Çerkez” bitiyor.
Hemen ardından “Feridem” başlıyor.
Onun ardından “Nurhak Semahı”.
Ve içim eriyor dinlerken.
Bağlamanın teline vurduğunda, insanın içini ısıtan bir tını ortaya çıkıyor.

Arif hocanın tezenesini nerede olsa tanırım.
Ve kulaklarımı direk o yöne çeviririm.

Yine bir hüzün kapladı içimi.
Bir tarafta çalan o güzelim türküler.
Diğer yanda Arif hocanın o müthiş yorumu.
Ve ben kendimi yine İstanbul’da buluyorum.

1985 yılıydı “Arif Sağ Sanat Merkezi”nde ders almaya başladığım yıl.
Yaklaşık on yıl aralıksız ders aldım Arif Sağ Sanat Merkezinde.
Ve 1994 yılının sonunda, Antalya’ya yerleştiğimde bırakmak zorunda kaldım müziği.

Müthiş bir hırsla başlamıştım müziğe.
Hiçbir dersi kaçırmıyordum.
Ve günde dört saat bağlama çalışıyordum.
İki yılık eğitimden sonra diplomamı almıştım.
Ve mezun olmuştum.
Aynı gruptan mezun olduğumuz arkadaşlarla, Arif Sağ Sanat Merkezindeki eğitimimizi sürdürmeye karar verdik.
Ve Şahin Aydın ile Emre Saltık gözetiminde yıllar süren bir eğitim süreci başladı.
İlk başladığımızda 40 öğrenci olan grubumuz, iki yılın sonunda 15 kişiye kadar düşmüştü.
İddialı çalışmalarımız ala bildiğine devam etti.
Bu arada İTÜ Devlet Konservatuarı THM bölümünde bir öğretim görevlisinden 2 yıl özel şan ve solfej dersleri de almaya başladım.
Bir tarafta teorik olarak geliştirmeye, sağlam bir alt yapı oluşturmaya çalışıyordum.
Diğer yandan, bitmek tükenmek bilmeyen bağlama çalışması.
Günde dört saat aralıksız bağlama çalışıyordum.
Ama halen istediğim noktaya gelemiyordum.
Özel ders aldığım Asım hoca ilk kez o zaman söylemişti bana.
“Müzik öyle bir şey ki. Sonsuz bir evren. Sen hiçbir zaman istediğin noktaya gelemeyeceksin ve sürekli kendini aşma mücadelesine gireceksin” demişti.
Son derece doğruydu bu yaklaşımı.
Müziğe olan ilgimiz o boyuta varmıştı ki.
Çıkan her kaseti alıyorduk.
Kasetçalara koyup, hemen notalarını çıkarıyor ve bağlamada çalmaya başlıyorduk.
Uzun uzun çalışma yapmaya neden oluyordu bu durum.
Diğer bir taraftan öğrencilik.
Bir diğer taraftan ekonomik mücadele.
24 saatin 6 saat uyku.
Geriye kalanı dolu dolu geçen bir güne dönüşüyordu.
Arif Sağ Sanat Merkezinde bu arada grubumuz daha da ilerilere kulaç atıyordu.
Longalar öğreniyorduk.
Sirtoları çalışıyorduk.
Klasik müzikleri bağlama ile çalma uğraşına giriyorduk.
Batı müziğine de ilgimiz yoğunlaşıyordu.
Arkadaşım Cemal ile armoni dersleri de almaya başladık.
Bu arada çeşitli gruplarda bağlamada çalıyorduk.

1994 yılı sonunda bir anda İstanbul’dan ayrıldım.
Ve Antalya’ya yerleştim.
Antalya’da müzik adına hiçbir şey yoktu.
Ve İstanbul’da ki çalışmaların hepsi bir anda yok oldu gitti.
Yeni bir hayat başladı..
Yeni bir kente alışma süreci.
Sonrasında bir dönem Bodrum macerası.
Ardından iş kurma telaşı.
Evlilik.

Sonuç, müzikten öyle bir kopmuşum ki.
Bağlamayı elime aldığımda, hareket dahi edemeyen parmaklar vardı ellerimde.
En son ne zaman bağlama çaldım.
Doğrusu onu bile hatırlamıyorum.
Ama uzun erimli bir emek, birden yok olup gitmişti.
Yani;
Müzik beni terk etmişti.
Ben müziği terk etmiştim.
Tekrar bir araya gelebilir miyiz?
Sanmıyorum.
Şimdi sade bir dinleyici durumundayım.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..