- Kategori
- Kültür - Sanat
ARKEOLOJİ'DE WAGNER TINILARI
ARKEOLOJİ MÜZESİ AVLUSUNDA WAGNER TINILARI
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve bu sene XII.’si yapılmakta olan, Uluslararası İstanbul Opera Festivali, 1 Temmuz akşamı “Gala Konser” ile açıldı. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan’ın açılış konuşmasını yaptığı ve şarkı söylediği festivalin ilk gecesinde ben, yine Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nün Bodrum Kale İçi Etkinlikleri’nin ilk sunumu olan ‘Napoliten Konseri’ni izlemek için Bodrum’da bulunduğum için ‘Gala Konseri’nin ikinci akşamına, 3 Temmuz’dakine gitme fırsatını bulabildim.
Önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Festival Gala Temsili İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinin büyüleyici atmosferinde sanatseverler ile buluştu.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası eşliğinde, 15 Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısının sahneye çıktığı konserde; Wagner, Mozart, Rossini, Gounod, C. Saint-Saëns, Messenet, Bizet, Verdi, Puccini gibi ünlü bestecilerin eserlerinden seçkin örnekler seslendirildi. Konserin Orkestra Şefi ise Can Okan’dı.
Uzun zamandır canlı konser etkinliklerindeki seyirci-sanatçı buluşmasından mahrum kalan tarafların bu buluşmadaki memnuniyetleri kendisini her haliyle belli ediyordu. Ben konser programını önceden inceleme fırsatı bulamadığım ve eserler ve sanatçıların distribüsyonunu bilmeden konsere katılmıştım. Konser saati başlayıp, orkestra ve şef Can Okan yerini aldıktan ve bagetinin hareketiyle orkestradan ilk çıkan ezginin ilk notalarının seslerinin kulağıma ulaşması ile hem hayret hemde çok büyük mutluluk duyacağım anların başladığını hissettim. Çünkü orkestradan yükselen ezgiler, ünlü Alman Leitmotive ustası Richard Wagner’in ‘’Die Meistersinger von Nürnberg’’ (Nürnbergli Şarkıcı Ustalar) operası uvertürü idi. Bir Wagnerian olarak, konser başlayıp, ilk notalar kulağıma ulaşınca bir anda şok oldum diyebilirim. Şef Can Okan’nın ustaca ve temposuna son derece uyumlu bir şekilde, üstelik sazlarla olan karşılıklı iletişimi ile nefis bir yorum gerçekleştirdi. Wagner hayranı olan ben, bu eserin yorumlanmasının verdiği mutlulukla, kendime ithaf edildiği duygusuna bile kapıldım. Ancak gönlümden bu eserin icrasının gerektirdiği orkestra elemanlarının azlığı nedeniyle, eserin vermesi gereken tınının da yetersiz kalmasına neden olmuştu. Ama olsun bu bile benim için konser dinlemeye zevkle başlamama yetmişti
Bu opera Wagner’in üç perdelik bir müzik dramasıdır. Genellikle dört buçuk saat süren, yaygın olarak gerçekleştirilen en uzun operalar arasındadır. İlk kez 21 Haziran 1868'de Münih'teki Bavyera Devlet Operası'nınevi olan Münih Ulusal Tiyatrosu'nda sahnelendi. Galanın şefi Hans von Bülow idi.
Meistersinger von Nürnberg uvertürünü başarılı bir şekilde icra eden şef ve orkestra hak ettikleri alkışları, uzun süre ayakta seyircileri selamlayarak karşılık verdiler.
Bundan sonra solistlerin icra edecekleri opera parçalarına geçilmişti. Sırasıyla sahneye gelen solistler ve söyledikleri parçalar da şunlardı:
W.A.MOZART: Don Giovanni operasından Leporello’nun patronunun çapkınlıklar listesini Donna Elvira’ya okuduğu ‘’Madamina, il catalogo, è questo’’ Umut Tarık AKÇA,
WA.MOZART: Cosi Fan Tutte (Bütün Kadınlar Böyle Yapar) operasından Fiordiligi’nin ‘’Temerari...Come scoglio immoto resta’’ adlı aryasınıBirgül S. ARİÇ,
G.ROSSINI: Il Barbiere di Siviglia (Sevil Berberi) operasından Figaro’nun ünlü Cavatini’ni ‘’Largo al factatum’’ Caner AKGÜN,
Ch.GOUNOD: Faust operasından Marguerite ‘’Ah! Je ris de me voir si belle’’ adındaki mücevher aryasını Hande Soner ÜRBEN,
Ch.GOUNOD: Faust operasından Méphistophélès, Şeytan Faust’un ‘’Le veau d’or est toujours debout!’’ (Altın buzağı hâlâ ayakta) Gökhan ÜRBEN,
C.SAINT-SAËNS: Samson et Dalila (Samson ve Dalila) operasından, Dalila’nın ‘’Mon œur s’oauvre à ta voix’’ (Kalbim senin sesinde çalışıyor) adlı güzel aryasını icra eden Ferda YETİŞER ile konserin ilk yarısı sona erdi.
Aradan sonra konserin ikinci yarısı başladı. Bu kez sahneye genç solisterimizden Faik MANSUROĞLU geldi. Sanatçı, Fransız besteci J.MASSENET’in Werther operasındanWerther’in ‘’Pourquoi me révellier’’ adlı çok güzel bir aryası ile karşımıza çıktı. Sonra,
G.BIZET: Carmen / Carmen’in ‘’Habanera’’ adlı güzel parçasında Aylin ATEŞ,
Yine aynı operadan yine çok sevilen Escamillo’nun ‘’Votre toast’’ adlı aryasında Murat GÜNEY,
G.VERDI: Rigoletto operasından Mantova Dükü’nün aryası ünlü ‘’La donna e mobile’’ ile Şenol TALINLI,
Aynı besteci G.VERDI: Macbeth operasından Lady Macbet’in ‘’La luce langue’’ ilePerihan Nayır ARTAN,
Yine G.VERDI’nin Attila operasından Attila’nın ‘’Mentre gonfiarsi l’anima parea’’ adlı güzel aryasında Zafer ERDAŞ güzel bir yorum yaptıktan sonra sırada başka bir İtalyan vardı; hiç bir akım, düşünce, tarz ve misyona katılmayıp, sadece kulağa hoş gelen operalar besteleyen G.Puccini. Şimdi de bu bestecinin şarkılarını söyleyen şarkıcılara bakalım:
G.PUCCINI: Tosca, Floria Tosca’nın eserin en güzel aryası ‘’Vissi d’arte’’ ile Gülbin GÜNAY,
Manon Lescaut operasından Renato Des Grieux’un aryası ‘’No! No! Pazzo son! ile Efe KIŞLALI, son olarak da aynı bestecinin,
Madama Butterfly operasından Cio-Cio-San’ın ‘’Un bel di vedremo’’ ile Ayten TELEK konserin son parçasını icra ederek, o da diğerleri gibi gösterdiği başarı nedeniyle uzun süren alkışlar aldı.
Arkeoloji Müzesi avlusunda gerçekleştirilen ve yıllardır sanatseverlerin büyük ilgisini gören İstanbul Opera Festivali etkinliklerinde, tuttulan sanat düzeyi ve kalitesi gerçekten çok başarılı geçmektedir. Bu konserde de, başta orkestra şefi Can Okan olmak üzere, tüm orkestra sanatçıları ile solist sanatçıların başarılarını ayakta alkışlıyorum. Bu yıl özellikle sanatçıların yorumlamalarındaki ustalıklarını, deneyimli sanatçıların performanslarındaki üstün kalite ile genç sanatçıların da ağabey ve ablalarının sanat kariyerlerine ulaşma çabalarının gösterdiği üstün yetekleri sayesinde konserin kalite çıtası otomatik olarak yükselişe geçmişti.
Orkestra şefi Can Okan’ın orkestraya olan hakimiyeti, yorumladığı eserlere olan sadakati ile mükemmel ritm duygusu ile son derece güzel bir performans çıkararak bizlere zevkli anlar yaşattılar. Bu güzel konser etkinliğini gerçekleştiren sanatçısından yönetci ve teknik ekibe kadar herkese şükranlarımı sunuyorum.
12. Uluslararası İstanbul Opera Festivali bundan başka 4 Temmuz 2021 Pazar akşamı Barok dönem eserlerinden seçkin antik arya ve düetlerin seslendirileceği “BAROK KONSERİ“ ile
8-10-11 Temmuz 2021 (Perşembe, Cumartesi, Pazar) akşamları ise bir festival geleneği olan ve geçtiğimiz sene yeni rejisi ile ilk kez sahnelenen, Wolfgang Amadeus Mozart'ın “Saraydan Kız Kaçırma” operası sahnelenecek.
İstanbul Opera Festivali
İstanbul’da, İstanbul Şehir Operası ve daha sonra İKSV ile birlikte İDOB’un yaz etkinlikleri çerçevesinde, açık hava alanlarında yapılan opera etkinlikleri uzun yıllar birlikteliğini sürdürerek, yaz aylarında sanatseverlere hizmet vermeye devam ediyordu. Ancak bir süre sonra bu opera temsilleri kaldırıldı. Ta ki, 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti seçilene kadar. Bu tarihte kurulan ajans kültür ve sanat projeleri kabul etmeye başlayınca, ben de ajansa Opera Festivali kurulması ile ilgili sunmuş olduğum proje ajans tarafından kabul edildi. Bunun üzerine o dönemde DOBGM makamında bulunan Orkestra şefi, Devlet Sanatçısı Prof. Gürer Aykal beni arayarak, Ajansın sadece 1 yıl geçerli olduğunu, bu nedenle, bu projeyi Ajans’tan alarak DOBGM’ne teslim etmemi, aksi halde ertesi yıl festival yapma olanağı olamayacağını bana açıklayınca, ben memnuniyetle projemi Ajans’tan çekerek DOBGM’ne teslim ettim ve ilk kez o yıl deneme temsilleri Yıldız Sarayı’nda başlamış oldu.
İstanbul’un sahne ve müzik etkinlikleri dünyasına benim de küçük bir katkımın olması ise benim en büyük mutluluklarımdan biridir.
NİCE UZUN YILLARA ULUSLARARASI İSTANBUL OPERA FESTİVALİ.
İsmail Hakkı Aksu