Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '20

 
Kategori
Öykü
 

ARSA MESELESİ

Bazı kelimeler vardır, insanı kıskıvrak yakalayan, bilinçaltında yer etmiş bir şeyi ortaya çıkaran kelimeler.
Bugün koridordaki masada oturmuş, kitap eklerine göz atarken uzun zamandır görmediğim bir arkadaşım geldi ve kısa bir hal hatır töreninden sonra sanki sürekli görüşüyormuşuz gibi sıradan konulardan bahsetmeye başladı. Aklım önümde sayfası açık kalmış kitap ekindeydi. O ise anlatıyor, sadece anlatıyordu. Konuşması, kurulduktan sonra masanın bir kenarına bırakılmış bir masa saatinin tik taklarını andırıyordu. Fakat tik tak sesleri bir yükseliyor, bir alçalıyordu. Bu haliyle olsa olsa bozuk bir saat olabilir diye geçirdim içimden ve bu içimden geçirdiğim şey hoşuma gitti. Duyduğum hoşnutlukla arkadaşıma doğru gülümsedim. O da bu gülümsememi karşılıksız bırakmayarak bana gülümsedi. Konuyu aniden kavga ettiği akrabalarına getirdi ve yüzünü yüzüme yaklaştırarak, "Niye kavga ettik biliyor musun?" diye sordu. Sanırım anlattıklarına bir tür gizem katmak için sormuştu bu soruyu. Aksi halde ben nereden bilecektim niye kavga ettiklerini. Yine de laf olsun diye, biraz da meraklı görünerek, "Niçin?" dedim. Tekrar yüzünü yüzüme doğru yaklaştırıp üstüne basa basa, "Arsa meselesi!" dedi.
İşte ben bu "Arsa" kelimesine yakalandım. Aslında tam olarak yakalanmak değil, teslim olmaktı benimkisi. Arkadaşım yeni bir başlık açmıştı ve belli ki susacağa benzemiyordu. Ben de onu dinliyormuş gibi bir tavır takındım ve bu "Arsa" kelimesinin peşine takılıp, çocukken oyun oynadığımız arsaya kadar gittim. Fakat zamanlamamız kötüydü. Arsanın yerinde dev bir inşaat vardı. Hemen her katında çalışan işçilerin olduğu bu inşaatın bahçe için bırakılan yerinde, elleri arkasında bağlı duran, üst katlara bakarak emirler yağdıran hayli şişman bir adam gördüm. Asfalt yolda çocuklar top oynuyordu. Dikkatle bakınca çoğunu tanıdım. İçimi bir sevinç kapladı ve koşarak yanlarına gittim. Tam bu esnada top inşaatın bahçesine kaçtı. Çocuklardan biri topu almak için bahçeye girince tombul adam pis bir küfür savurup üzerine yürüdü, " Defolun gidin, başka yerde oynayın!" dedi. Öylece durup adama doğru korkuyla baktık. Aramızdan biri cesaretini topladı ve " Şişkoo!" diye bağırdı. Adam cüssesinden beklenmeyecek bir çeviklikle bize doğru hareketlenince kaçıştık. Aramızdaki mesafeyi iyice açınca daha fazla dayanamadım ve adama doğru avazım çıktığı kadar " Şerefsiz!!!" diyerek bağırdım.
Bu bağırışla tekrar geriye döndüm ve karşımda oturan arkadaşımın bana şaşkın şaşkın baktığını gördüm.
Yüzünü tekrar yüzüme yaklaştırdıktan sonra neredeyse kısık sayılabilecek bir sesle, " Şerefsiz tabii" dedi. "Adam hakkımızı yemeye çalışıyor. Şerefsiz ki hem de ne şerefsiz."
 
Toplam blog
: 30
: 68
Kayıt tarihi
: 14.10.20
 
 

Kendimi anlatacak değilim. Dikkatli bir okuyucu zaten beni tanıyacaktır...