Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '22

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Asimetrik çağrışımlar

Asimetrik çağrışımlar 
 
Gazanfer ERYÜKSEL
 
 I
O labirent sarmalı sevginin, yaşamla düş, birbirinden kopar mı hiç?  Bu ilişki, bireyselden toplumsala hayatların değişende değişmeyen motor gücüdür. Düş umuttur; yapabilmenin, olabilmenin yordamı. 
 
İçseslerini şeylerin, suskunun diliyle okuyorduk, birbirimize söylemeden hiç. Asimetrik bir paralelde denge bu olmalıydı asında.
 
Bazı şeyler nasıl da benziyordu gemilerin bağlandığı iskele babalarına. Harf-sözcük-tümce ilişkisi de yazıda bir tekne misal giden metnin bağlandığı iskele babaları olmasın sakın; Okurun palamarı çömesiyle açık sulara dümen kıran. 
 
Gemini geren tümceler vardır bir de kanatlı atları tüm zamanların, alıp götürürler sizi. Asimetrik evrenler arası yolculuk işte. 
 
 II
“Kur” kökünden kurgu ile kurtarmak arasındaki geçirgenlik, bir vakti eşik olarak alırken, ucu açık zamanlar yelpazesinde okurun kendini bir türlü kurtaramadığı kıskacın da şifresini kıracaktır. Hikmet söyleyen de midir, söyletende midir sorusu metnin bağlamındayken; okuyanda mıdır marifet, yoksa okuyanda mıdır sorusuyla asimetrik iklimler oluşacaktır. 
 
 III
İç benlik, algı ve eylem süreçlerini izleyen bir gizli kameradır adeta. Siz çağrışım sekmeleriyle metni kurgularken iç benliğinizdeki kayıtların da o metne katıldığını çokluk fark etmezsiniz. Denizin tuzla ilişkisi sanki. Bu durumun farkına varış metne dışarıdan bakan bir gözle yapacağınız okumayla belirginleşecektir. Kırkikindi yağmurlarıyla soluklanan bozkır, akşamı yürümeye hazırdır artık. 
 
 IV
Yazma misal ipe sermişti denizi, kırlangıç sürüsünün akşamı selamlayan dansına takıldı gözleri. Karga, onlarca, yüzlerce belki kırlangıç sanki yokmuşçasına gelip kondu falezlerin ucuna ve birkaç saniye sonra da gördüğü ilk ağaca doğru uçup gitti. İşte o anda esininin durduğunu fark etti, denizi yazma misal ipe seren adam. Gün akşama dönerken uzun bir es yapmıştı şarkısı rüzgârın. İpe serilen deniz de sanat galerisinde mavi bir yazmaydı artık. 
 
 V
Kadim gelenektir, maviliklere bırakılır deniz üstünde ölenler. Mektuplarını cam şişeye koyup da denize bırakanların yaptığı ise bir başka gömme ayinidir elbet. Yeniden okunma, dokunulma umudu olan bir bırakış.
 
 VI
Kalem, düş-düşün salınımındaki frekansları kâğıda aktaran bir uzantısıdır aslında işaret parmağının. Öyle veya böyle olduğu için midir bilmem çantamda birkaç kalemle gezerim. 
 
 VII
Yontuları flotal aynalarla kaplayıp bir daha baktı. “Zaman kaybettiklerimizi geri vermez” sözü hayata anahtar deliğinden bakmakla örtüşen bir ifadeydi. Devridaim olgusu ise şeylerdeki dönüşümün çok renkli ve çok sesli eylemidir şüphesiz. “Baki kalan kubbede hoş seda” sözü şarkılarla, türkülerin bitimsiz dansı değilse nedir ki? Flotal bir aynadır zaman. Işığı saklayıp da gölgeler çizen hattat. 
 
 VIII
Desen çalışıyorduk
Bir harfi eksik sözcükle
 
Çeyrek düş
Küpesiydi kulağının
Çınçınlı kubbede bir im
Şarkıların harf sesleriyle bergüzar
Kendi harflerini öpmesi
Doğasıydı sözcüğün
İçseslerinde kanat sesleri
Havalanan kuşların
 
Sözcüğün şiir uçuşu başlamıştır artık
Süzülüp de bir dizeye konmasıysa an meselesi
 
 
  
 
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..