- Kategori
- Aşk - Evlilik
Aşk, kadın ve erkek

Bana sen otur aşk yaz dediler, madem ki ilgisizmişim topluma. Haydi yazayım dedim, aşka ne kadar ilgim varmış görelim. Aşk binlerce yıldır edebiyatın ana konusu, insanın bitmeyen hastalığı olarak bizi meşgul eder. Fakat bu duygu nedense kadın ve erkekte farklı tezahür eder. Kadın bitmeyen aşk arar, erkek ömür boyu aşk arar. Sadece hayvanlar âleminde kadın ve erkek aşk konusunda aynı davranır, orada herkes tabiatın çağrısına kulak verir. İnsanlar âleminde kadın kalbinin sesine erkek nefsinin nefesine güvenir.
Aşk kadınlara mahsus bir duygudur sanki. Kadın aşk şiiri yazıyorsa sahicidir, erkek aşk şiiri yazıyorsa büyük bir oranla hayalidir. Bunları genelleme olarak yazmıyorum, deneyimlerimin düşünceleri olarak aktarıyorum. Çok kadın, çok erkek tanıdım, çoğuyla da düşünceler paylaştım. Kadınlar iddialı bir şekilde erkeklerin belden aşağısını düşündüğünü, erkeler de iddialı bir şekilde kadınların erkeği değiştirmeye çalıştığını söyledi. İkisi de doğru, ikisi de yanlış aslında. İnsanın olduğu yerde her şey mümkündür.
Kadınlar aslında detaycı ve belki biraz mükemmeliyetçi bir yapıdalar, erkek işlevsel düşünür. Bu da ömür boyu kadın erkek arasındaki çatışmaların ana sebebidir. Kadınlar sanır ki evdeki kötü erkek dışarıda bu erkekten daha iyileri vardır. Külliyen yanlış bir düşüncedir bu. Erkekler ise çoğunlukla evdeki dursun ben de ava çıkayım sevdasındadır. O nedenle erkek yuva bozmaz, kadın başkasını sevince yuvasını yıkar. Sonra da büyük çoğunlukla açıkta kalır. Döngü yeni sevgilide de aynıdır çünkü, bu kez o evdeki kötü adam olmuştur.
Azgın teke aşklarının çoğu geçicidir, yaşına bakmadan r çıtırla yaşayan erkekklerin büyük çoğunluğu o çıtırın da sevgilisini besler. O nedenle çıtırla evlenen yaşlı tekeler hemen çocuk yaparlar ki kadın meşgul olsun, bunu beceremeyenler bence şüphe içinde yaşamalıdırlar.
Kadınlar her erkeği ayartabileceklerini sanırlar. Bu da çok yanlış bir düşünce, o nedenle kolay boşanan kadınlar evlilik meraklısı iseler sonrasında çok zor evlenirler.
Zaman öyle değişti ki, artık evlilik kentlileşmiş insanlar arasında biraz anlamsız olmaya başladı. Lakin bunun sıkıntısı ilerleyen yaşlarda çekilir. Çünkü kendine yetmeyen insanlar, kötü bir ürganizasyon içinde yaşıyorlarsa, yaşlılıklarında acı çekerler ve bunun en büyüğü de yalnızlıktır. Halen dünya kimsesiz çocuklar ile yalnız yaşlıları mutlu edecek bir organizasyon kuramamıştır.
Ayrıca bu dönemde erkeklerin bir sıkıntısı da akıllı kadınlardır. Klasik Türk erkeği akıllı kadına çok hazırlıksız yakalandı ve akıllı okumuş kadınlar klasik Türk erkeğinde bir doyuruculuk bulamıyorlar. Erkekler de akıllı kadına yanaşmaya çekinir oldu, evlilikler bu yüzden azaldı veya çabuk bozulur oldu. Aşk dediğiniz şey ise zaten en babası iki yıl sürüyor ve maalesef karın doyurmuyor. Vah Leyla- Mecnun, vah Kerem- Aslı.
Şovalyelik ve kahramanlık dönemi bittiğinden beri durum böyle maalesef. Şimdilik bu kadar tarışma açılırsa daha da katılırım olaya.