- Kategori
- İlişkiler
Aşk atıkları müzesi kurulmalı

Sevgilimden kalan ne varsa hepsini mavi çöp poşetlerine doldurup çöpe atmıştım.
Aşk bitince, insanın yaptığı ilk işlerden biri de belki bu. Sevgilye ait ya da sevgiliyi çağrıştıracak ne varsa çöpe atmak. Bu belki de insanın zayıflığından kaynaklanıyor. Oysa beyinde bitmeyen bir ilişkiyi eşyaları çöpe atarak nasıl bitirebilirsiniz? Benimki belki de işi sağlama almaktı. Hani izmariti söndürdükten sonra bir de suya tutarsınız ya...
Kocaman bir kaplan, minik bebekler, kalemler, oyuncak tahta arabalar, bir saat, kıyafetler, mektuplar, deniz kıyısında birlikte topladığımız çakıltaşları, birlikte kaldığımız otellerin faturaları, otobüs, müze, sinema biletleri...Kargoyla gönderildikten sonra kurutulup aynı kutuyla geri gönderilen çiçekler ve onların kutuları, Birbirimize yazdığımız minik notlar, yaptığımız karikatürümsü resimler...
Bu liste belki bir sayfa tutar.
Niye mi yazıyorum bunları?
Bunları attığım için hayıflandığımdan filan değil.
Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi isimli romanını okurken düşündüm. Şimdiye kadar attıklarımla bir müze de ben kurardım herhalde.
Orhan Pamuk hakkında sanırım bu sayfalarda epey bir tartışma yapıldı.Yazılanların çoğunu okumadım; amacım yeni bir tartışma başlatmak da değil; ama bu romanın beni çok etkilediğini söylemek istiyorum. İnsanın aşk atıklarını ne yapması gerektiğini sorguladım ben kendi adıma.
Şimdi düşünüyorum: Eski sevgiliye ait eşyaları siz atmasanız bile yenisi "Bunlar niye duruyor?" diyor. Atmayıp "Özel hayatıma saygı duymalısın." türünden bir özgürlük tartışmasına girip kazansanız bile her defasında o eşyaları gözünüze gözünüze sokup" Bunu hangi gezide almıştınız?" türünden tarizlerde bulunuyor. İki ucu b...klu değnek...
Neyse...
Ben hala düşünüyorum aşk atıklarını ne yapmalı? Böyle bir müze kurup herkes eşyaları oraya mı bağışlasa?
Şimdi diyeceksiniz ki "Memlekette bunca sorun varken tek sıkıntı bu mu?"
Haklısınız vallahi.