- Kategori
- Dostluk
aşk gibi sevda gibi...

Gözümün önünde bir tabloyla açtım yeni güne gözlerimi!
Bir akşam üstü iş çıkışı çiçek pasajında yılları alan bir dost muhabbeti paylaşılıyor. Omuzlarında sonsuza kadar dayanackları o nihai omuzlar, etraflarında birbirine sevgiyle bakan gözler, yılları beracek içine çekmiş dostlar, buram buram yaşanmışlık ve haketmişlik kokan bir sofra… ne hikayeleri ardında bırakmış ama sonunda doğru limana demir atmış güzel insanlar! Yıllardan arta kalan tecrübeler, hayatın verdiği o tatlı yorgunluğun yerini bıraktığı esas dinginlik, içlerinde bitmeyen bir huzur ve dillerinden hiç düşmeyen bir şükür! Hey gidi hey deniliyor hayata, nerden nereye? Durdukları yerden bugüne bakıyorlar benim şu uyandığım güne ve kocaman gülümsüyorlar. Sonra birbirine kenetli eller eşlik ediyor o fonda çalan şarkıya yıllar önce hayal edildiği gibi!
Aşk gibi, sevda gibi, huysuz ve tatlı kadın…
Birbiriyle buluşan gözler dalıyorlar birbirlerine, konuşmuyorlar, anlıyorlar !
Hepsi bir hikaye taşıyor çünkü en derinlerde. Hepsi nice hikayeler yazmış sonunu getirememiş kaç kere. Hepsi zaman içinde öğütülmüş. Diz boyu hayal kırıkları yaşamış ama yinede her gün gırtlaklarına kadar yeni hayallerle dolmuşlar. Hepsinin hiç geçmez sandıkları ama üzerinden neler neler geçen acıları varmış. Kaç sona aldanmış ama hiçbir şeyin son dediğikleri yerde bitmediğini de, acı ve mutlukluk duygularının kendisi dışında hiçbir acı veya mutluluğunun sonsuza kadar sürmeyeceğini de yaşayarak anlamışlar!
Kırgınlıkları varmış ama hiçbir zaman aşamadıkları için mutluluklarını mutsuz insanlar olmamışlar onlar. Mutluluğu çok uzaklarda da aramamışlar hani! En büyük cevheri keşfetmişler içlerinde alev alev yanan, mutluluk ordaymış. Hepsinin bir çilingir sofrasında dağıtmak üzere hali hazırda bir efkarı varmış ancak hayattaki tatmış o da.renkmiş yaşamak adına olmazsa olmazmış! Geriye dönüp baktıklarında daima gülümsedikleri için yaşarken de gülüp geçmeyi öğrenmişler gel zaman git zaman. Hayatın iniş çıkışlarının kalbin zigzagları gibi olduğunu kimi zaman dibe vurup kimi zaman yükseklere çıkıldığını ama asla bir yerde sabit olmadığını görmüşler!çünkü yaşamak için kalbin atması için varolmak için bu gerekiyormuş, sabit bir çizgi halinde ilerlerse hayat, insan yaşamı son bulurmuş biliyorlarmış.
El elde baş başta kaldıkları nice anlar hayatlarının dönüm noktası olmuş .kah boş telaşlarla savrulmuş kah buldum sandıklarını kendi rızalarıyla kaybetmişler! Kayıplar ve kazançlar kaç kere yer değiştirmiş. Hayat yoluna çıkayım derken kaç kere hayat yolundan çıkmış sonra kendi yollarını bulmuşlar. Kaç hata affetmiş sonra hata sandıklarının karşısındakinin huyu olduğunu görmüş, kendileriyle çelişmiş ve kabul etmeyi yediremediklerinden vazgeçmeyi öğrenmişler. Kaç vazgeçiş yeni yeni seçimler sermiş önlerine. Tükenmez dedikleri neleri neleri tüketmişler.
Boylarından büyük laflar biriktirmiş, yeri gelmiş lafla nice peynir gemilerini karaya oturtmuş, tutulmayan sözlere sözde hayatlar adamış, yakmış yıkmışlar ama rüzgarına kapıldıkları yelkenlerden yorulunca indirip yelkenleri doğru limana demir atmış, yaşanası hayatlara adamışlar kendilerini.
Hepsi kimilerinin hayallerine sığmaya çalışırken ne hayallerden vazgeçmiş, sonra kendi hayallerinin peşinden koşmuş ve sonunda ortak hayallerde buluşulabileceklerini bulmuşlar!
Hepsinin bir heybesi varmış omuzlarında. İçi doldukça verdiği yorgunluk bir yana kattıklarıyla değerli…
Hepsi nihayetinde o yorgun omuzlara dayanacak bir omuz, huzur ve güven bekler olmuşlar…
Hepsi en nihayetinde o bir zamanlar asla onlar gibi olmayacağım dedikleri ana babaları gibi olmuşlar! Ve yıllar daha da eşsiz kılar olmuş o insanları gözlerinde. Hatta onlar olamadıkları yanlarına sitem eder bile olmuşlar.
Onlar hayatta az kalan iyi insanlar bir yana hayatta az kalan şanslı insanlardanmış, çünkü hayat o az kalan iyi insanları onların çevresinde toplamış. Süzgecin üzerinde kalanlar hep onlarlaymış. Yollara, yıllara, mücadelelere, acı gerçeklere, geçici heveslere direnen!
Bir akşamüstü şarkılar onları söylemiş dillere nağme olmuş adları! Hakedenler hakkettikleriyle hakkettklerini bir sofrada paylaşmışlar. eller daha bir kenetlenmiş birbirine hiç bırakmamacasına, dillere pelesenk olmuş dizeler ağızlarda hiç eksik olmayacak bir tatla ve tatlı bir sitemle beklenmişlere…
Şarkılar seni söyler dillerde nağme adın
Huysuz ve tatlı kadın
En güzel günlerini demek bensiz yaşadın,
Aşk gibi sevda gibi huysuz ve tatlı kadın