Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '09

 
Kategori
Öykü
 

Aşk şampiyon kalbimde 16. bölüm

Aşk şampiyon kalbimde 16. bölüm
 

"RESİM:ALINTI"


“Esma…Esmaaa…”

Durdu kız. Döndü geriye.

“Biraz geciktim kusura bakma.Tuğrul Hoca …Proje hakkında lafa tutunca…” cümlesini tamamlayamadan kızın gözlerinde parıldayan yaşları görmüştü Selim.

“Esma. Ne oldu?”

Konuşmadı Esma.

Döndü ve çıktı üniversitenin kapısından.

“Esma…dur bir dakika.Ne oldu?”

“Taksi…” diye haykırdı kız.

“Ben…Seni ben bırakacaktım.”

Kendinden emin bir şekilde döndü kız.

“Daha önemli işleriniz vardır sizin... Ben engel olmak istemem… Siz işinize bakın.”
diyerek önünde duran taksiye bindi çarçabuk.

Selim şaşkınlık içinde kalakaldı olduğu yerde.

İlerleyen taksinin içinde gözleri yaşlı bir genç kız etrafını görmeden ilerliyordu.

“Tanrım bu nasıl bir gün böyle. “diye mırıldandı Selim.

“Oysa her şey ne kadar da güzel başlamıştı. Ben günün nasıl güzel bir şekilde nihayetleneceğinin hayalini kurarken kabusa döndü yaşadıklarımla…”diyerek saçlarını karıştırdı genç adam sıkıntıyla…

Taksi kızın söylediği adreste durdu. Cüzdanından bir miktar para çıkardı ve uzattı şoföre.

“İyi misiniz hanım abla?”

Esma paranın üzerini almadan indi arabadan. Nereye, neden gittiğini bilmiyordu ama sanki bir makineye bağlanmış gibi hareket ediyordu işte.

Doğru merdivenlere yöneldi kız… Basamakları tırmandı her zaman ki gibi. Kapının önüne ulaştığında ayakta duramayacak kadar güçsüz hissetti kendisini.


Duvara tutundu bir süre ve en üstteki basamağa ilişti biraz olsun soluklanabilmek için. Ne kadar süre orada oturup kalmıştı genç kız.

……………..

Deniz kenarındaki bir banka oturmuştu Selim.Başı çatlayacak kadar ağrıyordu.Yaşadıklarını gözden geçiriyordu yeni baştan…Esma’nın gelişini üniversiteye.Konuşmalarını.Kızın gözlerinin ışıltıyla parladığını.Dersten sonra birlikte bir şeyler yapmak için sözleştiklerini. Dersin bitmesini nasıl iple çektiğini… Sonra Esma’nın kaçar gibi gidişini..O tuhaf hallerini.Gözlerinden süzülen yaşları..Bir mana veremiyordu bir türlü genç adam.Ne olmuştu Esma’nın gözlerindeki ışıltı nasıl olmuştu da bir anda sönmüştü…


Sıkıntı ile yüzünü ovuşturdu Selim.

“Ya Tuğrul Hoca’nın söyledikleri…Offf”

…………….

Çiçek asansörden indiğinde kardeşini kendinde olmayan bir halde başı merdivenin trabzanlarına dayanmış bir şekilde bulunca çok şaşırmıştı.

“Esma… Esma…Canım…” diyerek dokundu kızın omzuna..

“Canım ne oldu sana?”

Boş gözlerle baktı Esma ablasına.

“Ne kadar zamandır burada oturuyorsun? Anahtarın yok muydu? Neden beni aramadın?”

Esma avucunu açtı. Anahtar avucundaydı kızın.

“Esma…Hay Allah… Anahtarın da var..Kalk hadi.” diyerek kardeşinin beline doladı elini ve kaldırdı onu yerden. Kapıyı açtı Çiçek.

“Gel canım...Gel otur şöyle…”

Perişan haldeki kardeşine baktı kız içi acıyarak.

“Keşke hiç çıkmasaydın dışarıya…İyice kötü oldun…”

“Çiçek…”

“Efendim canım.”

“Çok üşüyorum…Üşüyorum…”

“ Tabii üşürsün…Kim bilir kaç saat oturdun o buz gibi basamaklarda…” diyerek dolaptan aldığı yün battaniyeyi örttü kardeşinin üzerine.

“Ben bir ıhlamur kaynatayım sana.”

“İstemiyorum.”

“O zaman ballı tarçınlı süt hazırlayayım…Bir de termofor ısıttım mı…Bir şeyciğin kalmaz..”

…………….

“Kim…Ya da…Kimler böyle iğrenç bir iftira uydurabildi ki… Kafayı yiyeceğim…Ya Esma… Acaba bu korkunç ithamlar onun da kulağına gitti de bana tavrı bu yüzden mi bu kadar soğuktu..Belki de benim ulu orta gezerek bunları yalan yanlış anlattığımı düşündü…
“Esma seni öyle merak ediyorum ki.Buradan giderken hiç de iyi görünmüyordun…Ama şimdi yanında olmam belki de seni daha da kızdıracak..Biraz toparlan küçük sevgilim…Yarın görmeye gelirim seni..Yok…Yok yarını beklemeye tahammülüm yok…Seni üzen şeyde bu korkunç ithamlarsa bunu açıklığa kavuşturmamız gerekiyor..O kötü yürekli kişilerin ağızlarının payını verip onları susturmamız gerekiyor.Bu olaydan senin yara almamanı sağlayacağım..İnan bana bunu yapacağım çünkü sen benim için çok kıymetlisin.” diye geçirdi usundan Selim.

……………..

“Nasıl iyi geldi mi ballı tarçınlı süt.”

Başını salladı kız.

“Termoforda iyi geldi.Biraz uyumak istiyorum…”

“Tabii canım.”

“Çiçek…”

“Hıı.”

“Selim gelirse eğer…”

“Evet.”

“”Onu asla görmek istemiyorum…”

Neden ama?”

“Çok uykum var.” diyerek gözlerini yumdu Esma.

………………..


Asansörden indi Selim ve usulca çaldı kapıyı.

Çiçek elindeki mecmuayı bırakarak kapıyı açmak için kalktı yerinden.

“Selim.”

“Merhaba Çiçek… Esma evde mi? Okuldan ayrılırken hiç de iyi görünmüyordu.

“Esma uyuyor Selim…”

“Nasıl peki…”

“İyi değil… Hatta perişan…Okulda neler oldu Selim?Kardeşimi bu kadar çok üzen şey ne…”

“Bilmiyorum Çiçek..Zaten ben de bunu merak ediyorum… Sana hiçbir şey anlatmadı mı?”

Başını iki yana salladı kız.

“Esma geldiğinde gayet iyiydi.Hatta dersi bittiğinde birlikte bir şeyler yapmak için plan yapmıştık ama dersten sonra kendini iyi hissetmediğini ve eve gitmek istediğini söyledi…Ben de arabanın anahtarlarını almak için odama gittim…Onu eve bırakacaktım…Tuğrul Hoca lafa tutunca biraz geciktim…Döndüğümde okulun kapısından çıkmak üzereydi…Seslendim ..Döndü ama ifadesizdi..Tuhaf davranıyordu…Saçma sapan bir şeyler söyledi ve taksiye atlayarak uzaklaştı okuldan..

“Keşke onu yalnız bırakmasaydın Selim.”

“Ona yaklaşmama izin vermedi.”

“Eve geldiğimde onu basamaklarda perişan bir halde buldum… Çok korktum…”

“Onu görebilir miyim?Çiçek lütfen…”

“Esma seni görmek istemediğini söyledi Selim.”

Şaşkındı Selim… Esma onu görmek istemiyordu..Kesin kulağına ulaşmıştı o çirkin ithamlar…

“Onunla konuşmam gerek…Bu çok önemli bir konu.”

“Kusura bakma Selim ama zaten iyi değil ve uyuyor..”

“Çiçek lütfen hiç değilse bir iki dakika için göreyim onu…”

“Peki” diyerek kenara çekildi kız Selim, Esma’nın odasının kapısında durdu.

“Ne kadar da bitkin…Ne kadar da solgun diye düşündü.”

Esma içi çeke çeke uyuyordu.

“Acı çekiyor bu çok belli ama bu söylentiler için olamaz…Bu kadar acı çekilemez. “diye düşündü Selim…

“Selim…”diye mırıldandı Çiçek.

“Hadi…”

Selim son bir kez daha baktı kıza.Ve salona geçtiler…

“Çok solgun…Çok bitkin..Acaba bir doktora mı götürsek..”

“Gerekirse ben götürürüm…”

Bir şeye ihtiyacınız olursa…”

“Sağol Selim…”

“Eh…O zaman ben gideyim…”

Çiçek de adamın tasdikler gibi başını salladı.

“Selim…”diye seslendi çıkarken..

“Üzülme sen de…Esma birkaç gün kendini toplasın…Her şey yoluna girer…”

Zoraki gülümsemeye çalıştı Selim…Ve asansörü beklemeden merdivenlerden inmeye başladı.

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..