Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Aşk üzerine

Aşk üzerine
 

En son yazdığım "Ölüm Üzerine" adlı kitaptan sonra şöyle içinizi açacak, aydınlatacak herkesin tamam işte diyeceği, kimsenin es geçmeyeceği, içinde bir şeyleri canlandıracağı, uzaklara çok uzaklara gidecekleri bir konu seçtim "AŞK"

Aşık Veysel'in dediği gibi; "Güzelliğin on par'etmez bu bendeki aşk olmasa"

Ben şimdi buradan aşk ile ilgili ahkam kesecek değilim ama aşk üzerine okunacak kitaplar neler, hangi dergiler de aşk sayısı işlenmiş bunları anlatacağım sizleri.

İlk kitabımız Sel yayınlarından çıkan ki bu kitabın (ilk baskısı Yapı Kredi Yayınlarından çıkmıştı) Alain de Botton' un "Aşk üzerine" kitabı bu kitapta yüzyılımızı, aşklarımızı, yenilgilerimizi, ihtiraslarımızı tam da "Ah, ben de öyle düşünmüştüm / hissetmiştim / yapmıştım" dediğimiz yerden yakalıyor. İçinde yaşadığımız dünyanın "aşk" diye adlandırdığı şeyin, doğum günü hediyelerinden, hafta sonu kaçamaklarından, yılbaşı partilerini beraber geçirmekten başka bir şey olduğunu düşünenler için harika bir kitap.

İkinci kitabım Metis yayınlarından çıkan Carl-Johan Vallgren yazdığı "Bir Garip Aşk Hikâyesi" On dokuzuncu yüzyılın başlarında, Königsberg’deki bir genelevde bir hilkat garibesi doğar. Doğarken annesinin ölümüne sebep olan bu canavarımsı yaratık sağır, dilsiz ve ürkütücü bir şekilsizliktedir. Ne var ki çok gizli bir yeteneğe de sahiptir: İnsanların zihnini okur, kalplerinin en derininde olup biteni bilir. Herkül adı verilen bu bebeğe hayatın bahşettiği en büyük armağan, onunla aynı gün genelevde dünyaya gelen güzeller güzeli Henriette Vogel ile birbirlerine duydukları kopmaz aşktır.

Ama içinde yaşadıkları dünya –tahmin edebileceğiniz gibi– böyle bir aşkı kaldıramaz, âşıklar birbirlerinden uzağa savrulurlar. Yeteneği başına bela olan, çetin düşmanlar edinen Herkül, on dokuzuncu yüzyıl boyunca aşkının peşinde Avrupa’yı bir ucundan diğerine dolaşır. Tımarhaneler, ucube sirkleri ve manastırların içinden geçerken, dönemin yüksek kurumlarındaki mühim şahısların içyüzüne tanık olur, dehşete kapılır: Gözlerimizin önündeki, kan, hırs ve toplumsal baskıyla, çürüme ve kutsalın kötüye kullanılmasıyla dolu bir tarihtir. İnsan olmanın anlamını sorgularız kahramanımızla birlikte, ama her şey bir yana, garip de olsa sarsılmaz bir aşk öyküsüdür dinlediğimiz.

Aşkı en güzel dizeler anlatır bize ben en çok Nazım Hikmet'in şu dizelerini severim.

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.

Aşk öyle güzel bir duygudur ki her şey düşünmekle başlar. Mutlu olmakla devam eder. Ümit etmekle biter...

Burada bütün kitapları tanıtmam çok zor ben iki kitap seçtim dergilere gelince,

Doğu Batı dergisinin 26 ve 27 sayıları Aşk üzerine daha doğrusu "Aşk ve Doğu" "Aşk ve Batı" olmak üzere iki sayıda toplanmış. Diğer dergimiz ise Yapı Kredi Yayınlarının çıkardığı Cogito dergisinde aşk 4. sayıda yer alıyor yanlış hatırlamıyorsam bu derginin en son 51. sayısı çıktı.

Aşk dolu sevgi dolu bir yaşam diliyorum herkese...

Bir türküde geçen şu dizelerdeki gibi "Yetişmiyor sana sesim bekliyorum gelmiyorsun..." tadında olmasın aşklarınız hep sesiniz yetişsin hep bekleyeniniz gelmesi dileğiyle...

İyi Okumalar

 
Toplam blog
: 7
: 657
Kayıt tarihi
: 20.08.07
 
 

1977 İzmir doğumluyum. İzmir'de "Ege Sanat Rehberi" adlı Kültür Sanat dergisinde kitaplarla ilgili b..