Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '09

 
Kategori
Kitap
 

Aşk ve Elif Şafak...


" AŞK ın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır, merkezinde,
ya da dışındasındır, hasretinde... "

İşte Elif Şafak ın, son kitabı AŞK tan bir alıntı..
Kitap işte tam bu dizelerle çağırıyor okuyucusunu kendine.Ve ben de satırlara vuruldum:

" Ya tam ortasındasındır, merkezinde,
ya da dışındasındır, hasretinde..."

Devamı geldikçe, kitabın içindeki dünyaya girdikçe bırakamadım elimden. Ve Aşk ın döngüsünde kayboldum...Büyülü dünyasının içinde...

Evinin mutfağında; en büyük keyfi ve belkide farkında olduğu yegane mahareti, leziz yemekler yapmak olan ev hanımı Ella oldum önce. Masayı en güzel yemekler ve şık bir servis takımıyla süsleyip ev ahalisini beklerken, kendimi zamanda bir yolculuk yaparken buldum:

Şimdi 1200 lü yıllarda, bir dervişin verdiği cesaretle, Mevlana nın gönül yolundan gidebilmek adına, herşeyi göze alıp camide O nun vaazını dinleyebilmek için, erkek kılığına giren bir fahişenin ruhsal tedirginliğini taşıyordum içimde. Daha bu tedirginlik üzerimdeyken, Konya sokaklarında insanların tiksinti ve acıma ile baktıkları cüzzamlı bir dilenciye dönüşüyordum. Kitaptaki zaman yolculuğu devam ediyor ve ben, bedenden bedene, gözden göze geçiyordum. Az sonra yüce gönüllü Şems i Tebrizi, Sarhoş Süleyman ın bedenindeki bana, yirmi ikinci kuralını söylüyordu ve ben pür dikkat onu dinliyordum: "Hakiki Allah âşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgâh olur. Ama bekri aynı namazgâha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, NİYETİMİZDİR FARKI YARATAN, SURETLER VE YAFTALAR DEĞİL... "

O nun dingin sesinin ahengine kapılmışken bugüne döndüm tekrar. Bu kez Ella nın bilgisayarında, romanın diğer kahramanı ve bir nevi zaman seyyahı olan A.Z.Zahara yla olan sır ve yaşam dolu yazışmalarına tanık oluyordum. Ve ardından tekrar 1200 lerin mistik havasını soluduğumda bana, aşkın bin türlü haliyle entrikanın bin türlü hali eşlik ediyordu.

Bazen Şems i büyük bir hayranlıkla izliyor, romanın içindeki dünyada her hareketini tek tek gözlemliyor ve bazende onun kırk kuralından kendimce dersler taşıyordum bugüne.

Kitabın beni en etkileyen yanı; olayları her gözden görmeye ve algılamaya çalışması. Her gözden görmek, başkaca kulaklardan duymak, olayları çeşitli bakışlarla, farklı algılarla değerlendirmeye çalışmak hepimizin yapması gereken bir eylem bence. Önemli olan görünmeyeni, bilinmeyeni, altta olanı anlamaya, bilmeye çalışmak.. Gönül gözüyle de bakabilmek olanlara, başka başka hayatlara..

Bu kitabı okuyunca anladığım diğer şeyde; Mevlana konusundaki yetersizliğim oldu aslında. Vakit ayırıp bu eksiğimi tamamlamalıyım dedim kendime. Belki de O nun ve Şems in gözünden bakmak, bir farklılık yaratır bende de.

Kitap beş bölümden oluşuyor. Ve son bölümün adı: " BOŞLUK...Hayatta, varlıklarıyla değil yokluklarıyla bizi etkileyen şeyler... "

Ben kitabın sonuna kadar kendime çok pay çıkardım. Çok düşündüm..Ruh eşimi ...Ve yokluğuyla beni etkileyen şeyleri.. Bakalım siz neler düşüneceksiniz? Ben, okuyun derim. Keyifli ve mistik bir yolculuk olacağını düşünüyorum.
Hepinize sevgiler..

 
Toplam blog
: 8
: 1647
Kayıt tarihi
: 26.10.08
 
 

Aşka aşığım ben. Ve hayata ve yaşamaya, doyasıya. Hüzünlerimi de, elimdeki güzelliklerin farkına var..