Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

01 Nisan '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Aşk yetinmeyi bilmez

Aşk yetinmeyi bilmez
 

AŞK YETİNMEYİ BİLMEZ


“Yürekleri kanatan aşkı anlatmaya benim kalemim yetmez, ama ona duyduğum aşk umarım beni mazur görmesine yeter.”

Mutluluk belki de aşkın en erişilmez durağıdır. Çünkü aşk daha ziyade acı ile haşır neşirdir ve bu acı öyle kutsal bir lütuftur ki; onu içinizden söküp atmayı ihanet sayarsınız. Aşkın tattırdığı acının dozajı herkeste farklılık gösterebilir. Kimi papatya kadar naif ve kırılgandır ve yüreğinin dağlar olan bu yükü taşıyamayacağını düşünmüştür. Taş gibidir kimisi de acılar karşısında yelken yapar yüreğini, yüzdürür bu acı denizinde…

Hayatta çok keskin virajlar vardır elbette ve büyük acılar… Virajlı yollardaki yolculardan biri olarak en büyük acının aşk acısı olduğunu söyleyebilirim, zaten bütün acılar da aşktan geliyor sanıyorum.

Hiç kimse herhangi biri amansız hastalığa yakalandı diye derin acılar çekmez, mutlaka gönlünde yoğrulan duygular vardır.

Aşk yürekte doğar, sevgiliye, anneye veya babaya sevgiyle filizlenir evvela…

Yürek kimin adıyla çarpıyorsa ona âşıktır maşuk olan. İşte bu yüzden bütün acılar aşkın eseridir.

Aşk ansızın girmiştir hayatın merkezine, en orta yerine ve tüm trafiği felç ederek…

Müptela olanın önce kalp ritmini değiştirir, nefes alış-verişler sıklaşır sonrasında.

Milyonların heyecanlandıramadığı siz, aşk konuk olunca kalbinize tir tir titrersiniz. İç içe geçen kelimelerinizden söylediğiniz hiçbir şey anlaşılmaz bazen.

Zira dilinizde, kalbiniz ve tüm hücreleriniz gibi sevgiliyi anar bilmem günde kaç vakit…

Âşıksınız yani bir bakıma mecnun…

Sevgilinin gamzelerine ulaşan bakışlarda idam olmaya mahkûm ve hayatın en dip köşelerinde onsuz solmaya sürgün bir âşık…

“Mutlu Aşk Yoktur” der ARAGON, kesinlikle... Bence de mutluluğun hakim olduğu bir haneyi rahatsız etmek istemez aşk. Zira aşk daha kutsaldır mutluluktan. Ve mutluluk bunu çok iyi bilir, aşk da bilir ki; eğer içeri girerse mutluluk saygıdan ayaklanıp kalkacaktır. İşte belki de bu nedenle aşk ile mutluluk kıyamete kadar hiçbir zaman bir arada olamayacaklar.

Aşkın amansız acılarla dolu olmasının nedeni de budur hep, imkansız aşklar, çaresizlikler, kavuşamayan eller…

Düşünsenize âşıksınız, kalp atışlarınızı anlamlı kılan biri var. Aldığınız nefeste, yediğiniz ekmekte içtiğiniz suda… Ne kadar düşmüşse içinize çaresizlik bir o kadar içindedir aşkın.

Geceleriniz gündüzlerinize karışır. Uzadıkça uzar geceleriniz, gözleriniz hep onu arar.

Kalabalıklarda onu aramaktan yılmazsınız, ama bulamamalar dokunur en acıyan yerinize, haftalar geçer aylar ve yıllar…

Çaresizlik katran karası olur ve oturur yüreğinize. Duygularınız iç içe girmeye başlar. Aşkla – ayrılık mutlulukla-hüzün acıyla-sevinç… Hepsi birbirine karışır. Nerede gülüp, nerede ağlayacağınıza karar veremez hale gelirsiniz.

Ve bir gün ansızın çıkıp gelir beklenen…

Aslında hep gelecek umuduyla beklersiniz, ama geleceğine bir türlü inanmazsınız, ama bir gün çıkar gelir işte…

Afet bölgesine ulaşan kurtarma timi gibi sizi enkazlar altından çıkarmaya, upuzun geceler sonrasında güneş gibi doğmaya başlarsınız. Karanlıklara teslim ettiğiniz yazgınız bir anda değişir. O zaman çok vahimdir haliniz!

Tıpkı 11 yıllık bir eğitim sürecinden sonra üniversiteye girmek isteyen bir öğrencinin ÖSS’de geçirdiği zaman dilimi kadar heyecanlıdır o anlarınız…

Bir güne, geçmiş bütün yılları sığdırmanız gerekir. Ne yapacağınızı şaşırırsınız. Hangi karanlık geceyi anlatsam dersiniz, gözlerimde sabahı olmayan, yüreğimde titreyen hangi heceyi haykırsam. O anı yaşamak aklınıza bile gelmez, anı yaşamak sizi mutlu edecektir, ama siz kendinize mutluluğun adını bile yakıştıramazsınız onca acıdan sonra…

Tuhaf bir telaş yerleşir yüreğinize, tatlı bir huzur…

Ama aşk yetinmeyi bilmez!

Gökkuşağı kadar güzel ve çabuk geçer hazırlıksız yakalandığınız o muhteşem zaman dilimi… Biter çıplak bir ney sesi gibi yanık ya da dertli bir keman kadar içli olan buluşma vuslat anı…

Dilinizde ise; “Ne çabuk tükendi olduğun anlar, ne olur sevgilim bir gün daha kal” şarkısı bitiverir.

 
Toplam blog
: 9
: 443
Kayıt tarihi
: 01.04.08
 
 

fotoğraf, klip ve tanıtım filmleri çeker radyo t.v sunuculuğu yapar yazar ama çizemez... yayınlanmı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara