Aşk

Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır.Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır.İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için alemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkın yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı...Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı.Mevlana aşkı böyle tarif etmiş.Düşündüğümde gerçekten de Aşk insanı başka bir kişiliğe döndürüveriyor.Daha iyimser, daha pozitif ve hayata bakış açın daha farklı.Bundan bir hafta önce bir kitap geçti elime yazarı Elif Şafak, kitabın ismi Aşk aslında kitabı farklı düşünürken karşıma bambaşka bir şey çıktı.Bir çırpıda okumak istemedim sindire, sindire, yazıp çizip karalayarak ve düşünerek okudum.Çünkü bu kitaptan almam gereken o kadar şey vardı ki.Romandaki karekter Ella hem dünyevi, hem ruhani bir aşk yaşamak istiyor ve Aziz'i tanımadan seviyor, onun bedenine değil kelimelerine aşık oluyor.Kaç Aşk var günümüzde bu denli yaşanan, bu denli saf ve temiz insanı düşündürüyor.

Kitapta aşkın 40 kuralından bahsediliyor, kitabı okumayanlar için bir kaç kuralı burda paylaşmak istiyorum.Bu kurallar sadece okuduğumuz yazıdan ibaret olmamasını, hayatımızın içinde yer almasını ve karanlık noktalarımızı aydınlatmasını diliyorum.

''Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar.Şayet Allah dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Allah dendi mi evvele aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.''

''Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir korka korka atar adımlarını.'Aman sakın kendini' diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği bırak kendini koy gitsin ! Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var.''

''Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat'i keşfedemezsin.Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.''

''Şu dünyada çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur. Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldur. Tek tek hepimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz.Yaşadığımız her hadise, attığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rabbimiz noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.''

''Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret.Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar.Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıktan uzak dur.''

''Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.Bu sebepten ''ne yapalım kaderimiz böyle''deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamı değil sadece yol ayırımlarını verir. Güzergah bellidir ama dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatın hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.''

''Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazırmıyım? diye sormak için için hiç bir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.''