Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Aşka veda ve geri dönüşler II

Sessiz... Çaresiz... Bitap... Bu içinde kaybolduğum bir girdap... Sıkışıp kaldığım yer aslında bir evin yatak odası değil, bir tür araf... Derdimi anlatamıyorum. Odanın içinde geçmişin hayaletleri... Yaşayan ölüler. ..Ya da bilmeden yaşatmaya devam ettiğimiz anılar... Kaşıyarak kanattığımız yara izleri ve çoktan kapanmış hatta aslında unutulmuş yaralar...

Yemyeşil ağaçlara bakan elbise dolabının yanındaki o camı açık bıraksam atladım sanarsın, öyle perişan haldeyim anlaşılamamaktan... Başka bir dilde mi konuşuyorum? Beni anlamıyor. Oysa, o aydınlanalı ne çok zaman oldu. Bir gölge olmaktan çıktı, hatta içime sızdı ve hücrelerime dağıldı. Aynaya baktığımda bile onu görüyorum. Oysa beni anlamıyor, aşkın bir jargonu mu var benim bilmediğim? Bazen onu sevdiğime bile inanmıyor. Oysa her şeyden vazgeçtim. Hem de nerelerden buralara geldim. İlişkimizin ilk günlerinde ona "Hayatımdaki en önemli şey işim." dediğimde çok şaşırmış ve belki biraz da içerlemişti. Oysa çok da zaman almadı işten, güçten ve hayatımdaki her şeyden vazgeçip kendimi bulutların üzerinden gözüm kapalı onun kollarına bırakmam. O günden beri hızla düşüyorum boşlukta ve sanırım beni tutmayacak...(ve tutmadı da korkunç bir hızla yere çakıldım.)

Kıskançlık... Nasıl başa çıkılamaz bir duygu... Öyle ki yanındasın, kollarındasın ama sanki yatağın öbür ucunda başka biri... bir hayalet... ve o hayaletleri kıskanıyor... bir şarkı söylüyorsun aklında hemen yanı başında sarıldığın aşkından çıldırdığın adam... onun için ölüyorsun ve o şarkıyı o hayalet için söylediğini sanıyor... gerçekten biyolojik olarak ölüyorsun işte orda...hücrelerin ölüyor ama her bir hücrende o var, haberi yok. Ölüsü de olsa dirisi de, vazgeçemiyorsun. Oysa bir keselik ömrü var. Olmuyor...Kaçıp gitmek istiyorsun, defalarca hem de, ama eşikten çıkamıyorsun...Çırpınıyorsun hayaletleri hayatından çıkartmak için ama debelendikçe daha çok çekiyor içine. Öyle çekiyor ki, o hayatından çıksa bile izi kalıyor, eski günlerden bahsederken hep tedirginsin yanlış bir cümle kurmaktan...Her geçen gün daha da dayanılmaz...

Odanın içinde yalnızca ses...görüntü yok... kahkahalar... çığlıklar... hıçkırıklar... şarkılar... tuhaf konuşmalar... bütün sesler birbirine karışıyor, üstümde bir deli gömleği...evet çıldırmanın eşiğindeyim. Hayaletler yatak odamızda cirit atıyor. O sessizce izliyor, beynimin içindeki sesleri çoğaltmaya çalışıyor her gün daha fazlasını istiyor. Daha az ses duymak için yalanlar söylüyorum bazen de onu incitmemek için... Bana bütün çektirdiklerine rağmen kıyamıyorum ona, seviyorum... (bugün hala kıyamıyorum ona, sevgimden emin olamasam da; çünkü ona olan sevgimi yok etmek için elinden gelen her şeyi yaptı.)

Daha önce de söylediğim gibi burası hikayenin neresi ben de biliyorum ama başı sonu ya da ortası olmadığı kesin... Bu yaşadıklarım o benden vazgeçene dek sürdü... Yıllarca... Aşkı sürdüğü müddetçe nefreti de sürdü... Ondan önce kurduğum her cümleden, hatta giydiğim elbiseden, gittiğim şehirden, o hayaletlerle ilişkisi olan her şeyden nefret etti. Beni hiç anlamadı (bugün hala anlamıyor).

Geçmiş ölü bir yılandı ve aşkı da koynuna alıp çekildi aramızdan sonunda, bundan sonra başka bir dönem başlayacaktı... Ama önce bazı sivrisineklerden bahsetmeliyim, yoksa hikaye eksik kalmış olur. Çünkü o delice yatak odamızdaki hayaletleri kıskanırken ben de etraftaki sivrisinekleri kıskanıyordum hem de sapkınlık derecesinde...

 
Toplam blog
: 42
: 1011
Kayıt tarihi
: 16.06.10
 
 

1980 'de doğdum. Batı'da küçük bir şehirde büyüdüm. Büyüyünce durduğum yerde duramaz oldum. Kuş o..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara