Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '10

 
Kategori
Gelenekler
 

Askerlerimiz halka ne demek istiyor?

Askerlerimiz halka ne demek istiyor?
 

Sivil iktidarın, büyük bir cesaret göstererek (malesef öyle demek zorundayım) açığa aldığı üç paşa ile ilgili Yüksek Askeri İdare Mahkemesi bir karar veriyor. Kararda, bu açığa alınan paşalara ait terfi işlemi durdurulamaz denmektedir. Bu kararı yani terfi kararını vermeye yetkili nihayi merci Cumhurbaşkanı. Terfi ettirmeye yetkilinin olan mercii veya mercilerin ettirmeme yetkisi de olmalıdır. Aksi halde o yetkinin bir manası olmaz.

Bu basit hukuk kuralını anlamanız için öyle yargıç falan olmaya da gerek yok. Sokakta yürüyen sıradan vatandaşlara sorulsa onlar da işin nasıl olması gerektiğini gayet iyi bilir. Galiba bilmeyen tek merci AYİM deki görevli yargıçlar. İnsanın şöyle ortadan çatlayası geliyor. Bu kadar taraflı bu kadar hukuk dışı bir kararı yargıç sıfatını taşıyan bir insan nasıl verebilir.?

Neresinden bakarsanız bakın, asla kamoyu vicdanında yeri olmayan ve tarihe de yüz karası olarak geçmeye mahkum bu AYİM kararı, göstermiştir ki, artık askeri yargı diye bir yargı sisteminin ortadan kaldırılmasının zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir. Siyasal iktadarın bu gerçeği derhal görüp artık harekete geçmesi için yeni gerekçeler aramasına hiç gerek yok.

Öte yandan Ergenekon tutuklularından Mehmet Haberal, adeta yargıya meydan okuyor. Mahkemeye gitmiyor, ifade vermiyor. Sistemin zaaflarına sığınarak kendini kurtarmaya kaçmaya ve saklanmaya çalışıyor. Kimi paşalar da benzer tutum ve davranışlar içine giriyorlar. Bunları hergün basın yayın organlarından görüyor ve okuyoruz.

Suçunuz yoksa aslanlar gibi gider hakkınızdaki iddia ve isnatlara yanıt verirsiniz. Herhangi bir şaibe altında kalmaktan bir an önce kurtulursunuz.. Ama suçunuz varsa ve kendiniz de bunu biliyorsanız, yargılama sırasında da bu suçun subut bulacağından emin iseniz yapacağınız şey, sahte doktor raporlarına sığınmak ve olabildiğince kaçmaya çalışmak olacaktır.

Her Türk vatandaşı, zaman zaman yargı karşısına çıkar. Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar bu ülkede yargılanmadılar mı? Bunlardan hangisi gidip hastanelerde yatıp yargıdan kaçmaya çalıştı. Zaten böyle bir yola tevessül bile edemezlerdi. Etmeye kalkışsalardı onları himaye etmeye çalışanların başı derde girerdi.

Mehkeme, Mehmet Haberal'ın hastaneden alınıp adli tıpda kontrolden geçirilmesine karar veriyor ama hastane hekimleri, yok olamaz diyorlar. Mehmet Haberal kalp ritim bozukluğu nedeniyle yerinden hareket ettirilmesi sakıncalıymış. Ne hikmetse bu Ergenekon sanıkları hep yargı önüne çıkarılmak istenilince hastalanıyorlar. Ondan önceki yaşamlarına bakıyorsunuz maaşaallah hepsi aslanlar gibiymiş.

Değerli okurların, benim hekimliğim yok. Ancak, bu kalp ritim bozukluğu rahatsızlığım olduğu için bu işi biraz bilirim. Yaklaşık on yıldır kalp ritim bozukluğu için tedavi görmekteyim ama bir gün bile beni doktorlarım hastanelerde yatırmadılar. Şimdi düşünüyorum da acaba benim doktorlarım mı bu işi doğru bilmiyor yoksa Haberal hocanın doktorları mı, bir başka seçenek ise beni tedavi eden doktorların benim tedavime özen göstermedikleri gibi bir durum mu ortada var.?

Hiç kuşku duymuyorum beni tedavi eden doktorlarımın bilgi ve yeteneklerinden. Elbette bana doğru tedavi uyguluyorlar ki, hayattayım halen. Onlara daima minnet borcum vardır.

Tüm vatandaşlarımızın gayet net bir şekilde görüp anladığı gibi, Türk siyasetini siyaset adamlarının elinden alan onları adeta bir kukla haline getiren, ülkede olup bitenleri sorumlusu olmak dışında hiçbir yetki kendilerine tanımayan ve legaliteden yararlanan ama illegal işler yapan gizli bir örgütlenme bu ülkede bal gibi var.

Bugünün iktidarına düşen iş bahsi geçen bu örgütlenmenin ortadan kaldırılması için ne gerekiyorsa onu yapmak . Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti, sözde "Demokratik laik" özde ise "totaliter bir çete devleti" olmak dışında bir devlet olamaz.

Hergün Atatürk ile yatıp onunla kalkanlar, Atatürk'ün HAKİMİYET BİLA KAYDİŞART ULUSUNDUR özdeyişini kafalarının bir köşesine kalın harflerle yazmalıdırlar. Bu da yetmez, bu sözün anlamını da çok ama çok iyi idrak etmeye çalışmalıdırlar.

Siyasal iktidarda kim olursa olsun, bir takım şer güçlerden korkarak ülkenin geleceğini o şer güçlere teslim etmeye kalkmamalıdır. Demokrasiye hepimiz sahip çıkmalıyız, zira o hepimizin bindiği daldır.

 
Toplam blog
: 72
: 525
Kayıt tarihi
: 20.07.08
 
 

Trabzon doğumluyum. Bir kamu kurumundan emekliyim, İktisat Fakültesi mezunuyum. İdeolojik saplant..