Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '07

 
Kategori
Sinema
 

Aşkın halleri: " İlk Aşk "

Aşkın halleri: " İlk Aşk "
 

Türkçe’deki “ismin halleri” gibi, aşkın da halleri var mıdır? Varsa, aşkın “ilk hali” nedir? İlk aşkın yerinin başka olduğu söylenir durur hep, ilk aşk unutulmaz denir.

Utangaç ve kaçaktır ilk aşk...

O aşk özellikle de herkesin herkesi tanıdığı küçük bir yerde yaşanmış ve ilişki bitse de sonrasında görüşmeler devam etmişse insan üzerine bıraktığı etki farklı olur.

Kentin hırçın ve kalabalık kaosunda ilk aşk unutulabilir, unutulmasa da zamanla etkisi silinebilir. Ancak bir kasabada, bir köyde ilk aşk yüreğinize derin kesikler atabilir.

“Babam ve Oğlum”dan sonra yine Ege’de küçük bir kasabada geçen, hem güldüren hem ağlatan, sıcak bir film daha

Var: İlk Aşk.

Foça’da 90’ların başında geçen İlk Aşk, üç kuşak üzerinden aşkın her türlü halini ve de tabii o unutulmaz ilk aşkları sorguluyor.

Olaylar kasabanın ileri gelenlerinden Arifoğulları ailesinin en büyüğü Arif Arifoğlu’nun (Erol Günaydın) ölümüyle başlıyor.

Arif’in ölümünden hemen sonra 40 yıl önce Kore Savaşı’nda öldüğü sanılan ailenin ortanca oğlu Asaf’ın (Çetin Tekindor) kasabaya dönmesi, yıllardır saklanan sırların ortaya çıkmasına yol açıyor.

Asaf ve kardeşi Azmi’nin (Tarık Pabuçcuoğlu) arasındaki gerginliğin nedeni yavaş yavaş ortaya çıkarken, Azmi’den ayrı yaşayan karısı Nevin (Vahide Gördüm) kendisinden yıllardır gizlenen gerçekleri bu süreçte öğreniyor.

Diğer yanda Azmi’nin oğlu Kemal (Halit Ergenç) de ilk aşkın kurbanı olmuştur. İlk aşkı olan karısı (Dolunay Soysert) ile şimdiki metresi (Şenay Gürler) arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.

Yıllardır ortada olmayan Asaf Amca’sıyla sıcak bir ilişki kuran küçük Ege ise, çok daha naif ama bir o kadar da şiddetli bir aşk yaşamakta.

İlk Aşk, genelinde son derece sıcak ve hepimize tanıdık gelen duygular yansıtıyor perdeye.

Ege insanının sıcak, telaşlı, içten ve duygusal hali kimi zaman bir cümbüş, kimi zamansa duygu seli olarak çıkıyor karşımıza. Ölünün ardından dans etmeleri gibi...

Saklananlar, bir ailenin gizli tarihi yavaş yavaş ortaya çıkarken, duygular da taraflar gibi yer değiştiriyor.

Arifoğulları ailesi eski ihtişamlı günlerinden çok uzakta olduğu için, tarlaların çoğu satılmış, çürümek üzere olan zeytinyağı fabrikasından başka bir şey kalmamıştır.

Ağabey kardeş arasında bir kadın yüzünden yaşanan gerginlik bazen güldürüyor, bazen ayıplatıp hüzünlendiriyor.

İlk aşkların, yasak aşkların yolu, mutsuz yaşamlara çıkıyor...

Bu filmi izleyen bir çok kişi, İlk Aşk ile “Babam ve Oğlum” benzetmesi yapacaktır kendi kafasında.

Ege’de geçmesi, kalabalık, cümbüşlü bir aile ortamında yaşananları bir çocuğun gözünden anlatması, hem güldürüp hem ağlatması ve de tabii Çetin Tekindor faktörü ister istemez bu iki filmin adlarının yan yana anılmasına neden oluyor.

Ancak şunu unutmamak gerekir ki, buradaki oğul 80 darbesindeki acıları yaşayan değil, babasıyla büyük bir çarpışma halinde olan, orta yaş krizi ve yeni heyecan arayışı nedeniyle karısını aldatan bir oğul rolünde Halit Ergenç.

Dört kuşak insanın olduğu filmde yaş problemleri var. Vahide Gördüm, Halit Ergenç’in annesi olamayacak kadar genç duruyor.

İzleyici olarak çocuklarıyla birlikte sinemaya gidecek olan aileleri rahatsız edebilecek sahnelerinden biri, Kemal ve sevgilisinin sevişme sahnesi ve buna gerek yokmuş...

İlk Aşk, öykü ve kurgudaki birkaç hatası bir yana, başarıyla kotarılmış, baştan sona sıkılmadan izlenen bir film.

Bazı eleştirmenlerce kullanımı aşırır dozda bulunan müzik ise, bence etkileyici ve yerli yerinde...

Öyle görünüyor ki, aşkın ilk hali, utangaç ve kaçaktır.

Aşkın ilk hali, anılarımızda bir yolculuğa çıkarır.

Üç kuşağın ilk aşklarına nasıl ve ne kadar sahip çıkabildiği sorusunun cevabıysa filmin son derece güçlü sonunda...

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..