- Kategori
- Edebiyat
Aşkın şairi: Ümit Yaşar
Yıllar önce İstanbul’da öğrencilik günlerim. Bir tarafta parasızlık, diğer yanda hep benimle beraber gelen taşralılık ve üzerine anlaşılamadığımı düşündüğüm avare günler...
Ruh halimin hep dalgalı, bir türlü dinginleşemediği o günlerde okuduğum bir şiir öyle bir çarpmıştı ki beni. Bu şiiri tekrar tekrar okuyup şiirin tam da o günlerde yaşadığım ruh haline ne kadar uygun olduğunun farkına vardım. İşte o günlerde beni alıp götüren, kendimden çok şeyler bulduğum o şiir “<ı>Üstüme Varma İstanbulı>” adlı şiirdi. Bu şiirin şairi de Ümit Yaşar Oğuzcan’dı. Sonrasında Ümit Yaşar Oğuzcan’la tanışıklığımız devam etti. Başımın bulutlarda olduğu dönemde , “<ı>Ben senin en çok sesini sevdim/ Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi/ Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren/ Bana her zaman dost, her zaman sevgili...”ı>diye başlayan şiirini dilime doladım ve her gittiğim yere bu şiiri de taşıdım.
”Bir Gece Ansızın Gelebilirim, Beni Kör Kuyularda” adlı Türk Musikisinin unutulmaz şarkılarının söz yazarının ve özgün müziğin kendine has yorumcusu Selda Bağcan’dan dinlediğim, dinlerken de vurulduğum “Bir gün gelir de unuturmuş insan/ En sevdiği hatıraları bile” diye başlayan “Beni Unutma” adlı şiirin Ümit Yaşar’a ait olduğunu öğrenince bağlılığım daha da arttı şaire.
Aşkı, özlemi, ölümü ve İstanbul’u çok iyi anlatan Ümit Yaşar’ın çoğu şiirini yurtta gece yarıları soluksuz bir şekilde sabahlara dek okudum. Uzun zamandır ara verdiğim şiirlerini tekrar okumama ve hatırlamama sebep geçtiğimiz günlerde Ümit Yaşar’ın ölümünün 24. yıldönümü olmasıydı.
Tarsus’ta başlayıp 4 Kasım 1984 günü İstanbul’da sona eren yaşam yolculuğunda şairimizin, şiirle yol arkadaşlığı 1940’da başladı. Oğuzcan, yaşadığı dönemde şiirleriyle ve şarkı sözleriyle oldukça popüler oldu. Bu popülerliğini öldükten sonra da şiirleriyle devam ettirdi.
Ümit Yaşar, genellikle aşk, ayrılık, özlem temalarını ele alan şiirlerini, 1973’te büyük oğlu Vedat’ın intiharı üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi temalara yöneltti.
Şairlik başarısını, divan şiirinin dört dizeden oluşan kendine özgü bir nazım biçimi olan rubai türünde de gösteren Ümit Yaşar’ın bestelenmiş olan rubailerinden en tanınmışı:
“Biraz kül, biraz duman.. O, benim işte,
Kerem misâli yanan.. O, benim işte.
İnanma gözlerime; ben, ben değilim,
Beni sevdiğin zaman.. O, benim işte!”
Aşkın Şairi Ümit Yaşar’ın ölüm yıldönümü nedeniyle kaleme aldığım bu yazıyı şairin iki şiiriyle sonlandırmak istiyorum ve bir kez daha anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
ÜSTÜME VARMA İSTANBUL
Sana geldim, içim ümitlerle dolu
Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur
Bir gün ben de eririm caddelerinde
Çürür kemiklerim adım unutulur
Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak
Göğün bulutların, denizlerin kalır
Oynama İstanbul, benimle oynama
Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır
Ezilmiş ellerimin arasında başım
Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış
İşte gelip kapılarına dayanmışım
Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim
Beni sarhoş etme, başım dönüyor
Üstüme varma İstanbul, kederliyim.
Ümit Yaşar Oğuzcan
BENİ UNUTMA
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma...
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma...
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgâr
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma...
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma...
Hala duruyorsa yeşil elbisen,
Onu bir gün yalnız benim için giy
Saksındaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma...
Büyük acılarla tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma...
Ümit Yaşar Oğuzcan