- Kategori
- Anılar
Aslından ben de desti izdivaç hastasıyım!!!

foto
Bir akşam yurttaki odamızda sıkıntıdan patlıyorduk. Bazıları günlük sıkıntılarından , bazıları ise o gün yaşadıkları nedeniyle keyifsizdi. Geçen sene olsa bir kaç şarkı söyler (genellikle acıklı Yaşar, Pinhani gibi) ve bir köşede somurturduk. Bu sene farklı bişiler yapmalıydık ; somurtmamalı eğlenmeliydik. Uzun zamandır kısa kısa desti izdivaç programını taklit ediyorduk kendi aramızda. Ben genelde sunucu oluyordum. Bir anda herkes ayaklaklandı malum 8 kişilik odada herkes bir işin ucundan tuttu ve 5 dk içinde iki sandalye karar koltuğu ve ortaya çekilen bir çarşaf programdaki paravan :) oldu. Kızlardan biri göz kalemi ile bıyık çizdi ve dede şapkalarından bırını taktı; üzerine de pardesü giydi. Diğeri ise küçük bir kasabadan gelen çaresiz ve ezilmiş bir kadını oynayacaktı. Kafasına bir baş örtüsü ve yüzüne eklenen benlerle Şaziye hanım teyze hazırdı. Bense saçlarımı kabarttım ve bir kaç küçük değişiklikten sonra Ebru hanım da stüdyoda idi. Müzik başladı (ağzımızla yaptığımız abim damat oluyor sırada bana geliyor !!! ) Tabi kamera olan telefonşlarımız da kayıtta idi; " Evde kalmışların , üzümün çöpü -armudun çöpünü beğenmeyenlerin programına ben EBRU EVLENDİRİR hoş geldiniz anacım" diyerek kapıdan odaya girdim tabi orası aslınada stüdyoydu.
Ben bu programlarda yapıldığı gibi seyircilerinde yanında müzikle oynatmaya çalıştım. O kadar hazırlıksızdık ki seyirci olan arkadaşlarım ne yaparsam yüzüme şaşkınlıkla bakıyorlardı. Çünkü o kadar dikkatle ve ayrıntılı izlemişimki her birini taklit ediyordum. Hemen Şaziye hanım teyzeyi davet ettim tabi damat damat müziği eşliğinde dans sonrası; Şaziye teyze kendini tanıttı , ömrü boyunca acı çekmiş çocukları tarafından aranmayan çaresiz bir kadını anlatırken birde ağlamaya başladı. Ben bile ne yapacağımı şaşırmıştım arkadışımın ağlamasına karsılık programda yapılanı yaptım ve müziği çaldırıp teyzeyi oynatarak havayı değiştirdim. Ardından Haydar'ı davet ettim; o da dans edecekti format gereği :). Sandalyesine oturduktan kendini anlatmaya başladı; o kadar abartıyordu ki zenginliğini arada araya benim dahil kahkahalarımız giriyordu tüm profesyonelliği bozarak. Benim rezistanslarım, otellerim, fabrikarım var dyordu Hayidar amca ( Şaziye teyze ona öyle sesleniyordu) ayrıca acılar çakmiş teyzeye de seni kaplicalara götürecem ikinci baharımız yaşıyacağız demeyi unutmadı . Program tam hızını almışken cin göz seyircilerimizden biri Haydar amcayı köşeye sıkıştıracak soruyu sordu " kaç evlilik yaptın amca?" Haydar gerindi ve dört dedi tok bir ses tonuyla doğaçlama tavana vurmuştu. Dördünün de öldüğünü söyleyince Şaziye teyzecim ( canım benim) ya beni de öldürürse diye korksa da fabrika ve zenginlikler karşısında dayanamayarak "kabulümdür" dedi.
"Allahım'ım bitmesin bitmesin bu rüya" eşliğinde dans ettiler ardından da "cennet " geldi. Programı kapatmaya hazırlanıyordum ki mikrofon olarak kullandığım parfüm şişesini eline geçiren Şaziye teyze başladı komşuların selam söylemeye biri vardı ki en özeli oydu Fatime "fatime izliyosan ara Fatime ineklerime iyi bak fatimeeeeeee" diye devam etti son bir hamle ile elinden almayı başardığım mikrofon ile programı kapattım. Farklı bir akşamdı; yaptığımız o kadar gürültüye karşı güvenliklerin gelmemesi ya da başka odalradakilerin gelmemesi şaşırtıcıydı. Asıl yarım saat once somurtan 8 kişinin nasıl bu kadar mutlu olduğuydu. İşte dostluk, arkadaşlık buydu; birlikte her şeye gülebilmek en saçmasına bile..... Bu arada zdivaç programlarını severek izliyorum kimse yanlış anlamasın. :)