Astrolojide burç yanılgısı

Biraz eğlenmek için burçlara bakmak, gazetelerdeki günlük falları okumak ya da o yıl başımıza ne geleceğini bilmeyi istemek... Geleceği kim bilmek istemez ki zaten? Astrolojiyi de bu yüzden pek severiz.

Astroloji, gezegen hareketlerine bakılarak, geleceğe dair tahminlerde bulunma işidir. Her ne kadar bir bilimmiş gibi gözükse de, aslında bilim değil, bir ilimdir. Ama yöntem kullanırken astronomi biliminin yöntemlerini kullanır. 

Durum böyle olmasına karşın, astrolojinin tarihi astronomiden önce gelir. M.Ö. 2500 yıllarında astroloji, insanların gökyüzündeki yıldızlara bakarak kaderini merak etmeleri sonucu ortaya çıkmıştır. Oysa gerçek bir bilim olan astronomi çok daha sonra, M.Ö. 7 . yüzyıllarda, Babil ve Mısırlılar, sonrasında da Yunanlılar tarafından geliştirilmişti.

Astroloji ortaya çıktığı ilk zamanlarda, belki bir bilim olma yoluna çok yakındı. Ama şimdilerde sadece popüler kültüre hizmet eden sosyal bir araç haline geldi malesef. İşin kötüsü de buna inananlar, hatta  burçlara göre hayatını düzenleyenler çoğunlukta.

Yalnız biraz düşünürseniz, burçlara göre kişiliğinizin ya da yaşam yolunuzdaki gidişatın ne kadar uyduğunu ya da uymadığını rahatlıkla görebilirsiniz.

Düşünün bir kere. 12 tane burç var. Bu da astrolojiye göre demek oluyor ki, milyonlarca insan arasında, sadece 12 ayrı ortak kişilik var. Sadece bu da değil. Bir burç zamanında yaklaşık 30 gün var. Yükselen burç, doğum anındaki kişiyi etkileyen gezegenler, ay düğümleri gibi bir çok değişik etken de kişinin özelliklerini değiştirme gücüne sahip. 

Yani aslında bu, sadece o burçtan olmakla kalmayıp, o doğulan burca ait günlerin her birinde doğanların ayrı bir kişilikte olduğu sonucuna vardırıyor bizi.

İş bununla bitiyor mu dersiniz? Hayır, bir de bunun, o doğulan gün içindeki doğulan bir saate göre şekillenen değişik kişilik özellikleri de var. 

Size çok yakın bir örnek vereyim. Benim ayrı yumurta ikizi olan iki kardeşim, aynı gün doğmuşlar. Ve doğum saatleri birer saat arayla. Yani biri doğduktan bir saat sonra diğeri doğuyor.

Şimdi astrolojiye göre, bu ikisinin, hem aynı gün doğmaları, hem birer saat arayla doğmaları, hem de kardeş olmaları sebebiyle, bir çok benzer noktası olması lazımdı değil mi? Gelgelelim öyle değil. Biri esmer, biri kumral. Biri dışa dönük, biri içe dönük. Biri daha düşünceli, biri vurdumduymaz.

Şimdi bana astrologlar diyecekler ki, senin kardeşlerinden bir saat önce doğanını, doğum saatinde başka bir yıldız etkilemiş, sonraki saatte doğanı başka bir yıldız. O yüzden böyle farklı olmuşlar.

Biliyorum, zaten bu değişikliğin sebebi de bu işte. Belki de astrolojinin tek uğraşması gereken konu bu. Doğum zamanımızı gösteren haritalar. Ama benim anlatmak istediğim bu değil. 

Benim demek istediğim, insanların burçlara kapılıp gitmeleri, hayatlarını bunlara göre uydurmaları,  televizyonda her çıkan astroloğun kendi burcu hakkında söylediklerini kendi üzerine almaları ve her işlerini burçlara göre ayarlamaları. En başta o burçta söylenen kişiliğin tamamıyle kendi burçlarını anlattığını düşünmeleri.

Aslında kişi, doğduğu burçtan bir takım etkiler alır, bu doğrudur. Ama düşünün bir kez, diyelim 15 nisanda doğdunuz ve koç burcusunuz. Koç burcunda anlatılanların bazı özellikleri size uyuyordur muhakkak. Genel özelliklerdir zaten bunlar. Ama 21 mart-20 nisan arasını kapsayan bir koç burcunda, toplam 31 gün bulunur. Bu 31 ayrı günde doğanların hepsiyle aynı özellikleri ve aynı kaderi paylaşıyor olabilir misiniz? 

Tabii bir de bunun doğum saatleri var. 31 günü 24 saatle çarparsanız 744 eder. Peki bu 744 ayrı zamanda doğan kişilerin hepsiyle aynı ortak çerçevede olabilir misiniz? 

Günümüz zor hayat şartlarında, belki sadece eğlenmek amaçlı burçlara bakarsak, o zaman pek bir zararı dokunmayabilir astrolojinin. Ne demişler, fala inanma ama falsız da kalma...