Atatürk ve bir ana

Bugün arabada gelirken radyoda anneler günü ile ilgili dinlediğim gerçek bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.

Mustafa Kemal bir gün Atatürk Orman Çiftliği'nde yürüyüş yaparken yakınlarda gezinen bir yaşlı kadın görmüş; yanına doğru gitmiş ve ona şöyle demiş, "Selam nine, nereden gelip nereye gidersin bir şey mi ararsın?"

Yaşlı kadın cevap vermiş, "Neden sordun ki sen buraların sahibi misin yoksa bekçisi mi?"

Atattürk, "Yok sahibi de değilim bekçisi de. Bu gördüğün topraklar yüce Türk milletinin malıdır şimdi söyler misin niçin buradasın?"

"Söylerim, " demiş yaşlı kadın, "Ben Sincan’dan geliyorum buralara, Gazi Paşa’yı arıyorum. O'nu görüp iki çift laf edeceğim, " demiş. "Kaç gündür rüyalarıma giriyor kendisi, muhtara anlata anlata usandırdım artık o da beni trene bindirip Ankara’ya gönderdi; günlerdir buralarda dolaşıyorum kendisini görmek için ama göremedim."

ATATÜRK sormuş yaşlı kadına, "Peki diyelim ki buldun, ne diyeceksin ne yapacaksın onu?"

Yaşlı kadın der ki "İki evladımı da gavur harbine yolladım şehit oldular. O bu vatanı gavurun şerrinden kurtardı, bizlere bu ülkeyi hediye etti, görünce onun elini ayağını öpecem, " der.

Atatürk, atından inerek, "O aradığın kişi benim, " der ve yaşlı kadının ellerini öpmeye başlar. Yaşlı kadın da Atatürk'ün defalarca ellerinden öper.

Kadın bohçasından bir beze sarılı peynir çıkarır ve Atatürk'e uzatır, "Bunu tek ineğimin sütünden yaptım, afiyetle ye, " der.

Atatürk yanındakilere dönerek, "İşte bu kadın gerçek Türk anasıdır. Bu kadını alıp iki gün misafir edin üç inek ve hissemden de bir miktar para verin sonra da köyüne bırakın demiş.