Atatürk ve Lenin'in Ortak Yönleri!

Atatürk yalancı değildi.
Atatürk şiddet yanlısı değildi.
Atatürk bir Müslüman olarak dinlere ve inançlara saygılıydı.
Atatürk sanat ve sanatçıya, aydınlara değer verirdi ve sık sık onlara danışırdı.
Atatürk cephede bizzat halkının yanında savaştı.
Atatürk, en büyük düşmanın komünizm olduğunu çok açık bir biçimde ifade etti.

Ya Lenin?..
Rus Komünist Partisi’nin kurucusu, sosyalist fikirlerin ilk tatbikatçısı, yazar, ihtilalci ve diktatör…

1870’de doğdu. Aslen Yahudi olup babası hükümet memuruydu. Annesi Alman asıllı köylü bir kadındı. Ağabeyi Alexander, Çar’ı öldürme komplosuna karıştığı için idam edildi. Lenin 23 yaşında ateşli bir Marksist oldu.1895’te ihtilalci faaliyetleri nedeniyle 14 ay hapis yattıktan sonra Sibirya’ya sürüldü.

Asıl adı Vlademir Iliç Ulyanof’tur. Çocukken hemen hiç oyun oynamamış, ergenlikte de müzik, şiir ve dinle hiç ilgilenmemiştir. Mükemmel bir hukuk öğrenimi gördü. Fransızca, Almanca ve İngilizce konuşabiliyordu.

Büyük kıtlık yılı olan 1891’de milyonlarca kişi gıdasızlık, tifüs ve koleradan ölünce, Lenin kökten bir değişim yapmanın gereğine inandı. 25 yıl boyunca ülke ülke gezindi.
Tutuklanmaktan kurtulmak için köylü, gemici, tüccar kâtibi kılığında gezinirdi.
Ara sıra sahte bıyık, sakal takar; hatta kadın kılığına bile girerdi.

Kitaplarından birini hapiste yazdı. Kimsenin anlamaması için mürekkep yerine süt kullanırdı.
Kâğıt sıcak suya batırılınca yazılar ortaya çıkardı.

1917’de Çarlık hükümeti devrildi. Lenin’e gün doğdu ve Bolşeviklere karşı yaptığı ikinci ayaklanma sonucu devletin başına geçti.

PEKİ, LENİN NELER YAPTI?

Özel mülklerin hepsini kamulaştırdı. Köylüler bu mülklere el koydu ve bu mülklerin sahipleri dünyanın dört bir yanına kaçıştılar. Köylüler, çok değerli ve pahalı halıları kesip pabuçlarına pençe yaptılar. Eşsiz sanat değerine sahip vazoları turşu küpü olarak kullandılar. Rusya açlıktan kıvranır hale geldi. Lenin de israf ve lüksten kaçındı ve halk şeker bulamadığı için çayını şekersiz içti. Sekreter bile kullanmadan Rusya’yı idare etti. Günde 18-20 saat çalıştı. Komünizmin başarıya ulaşması için “ Birinci vasıta yalan söylemek, aldatmaktır. Ne kadar büyük yalan söylerseniz, o kadar muvaffak olmuş sayılırsınız.” diyordu. Rusya’daki Müslümanlara “Çarlar ve zalimler tarafından dinleri tahkir edilen Müslümanlar! Dininizin ve kültür müesseselerimizin serbest olduğunu bildiririz.” dediyse de Müslüman ve Türklere karşı büyük zulüm ve kıyım hareketini başlattı. Lenin’e göre “Tarihte şiddet dışında halledilmiş bir tek sınıf mücadelesi yoktur… Proletarya diktatörlüğü kuvvete dayanan ve hiçbir şey tarafından engellenemeyen iktidardır.” Tüm aydınları “haşarat” olarak adlandırdı. Parolası “Asmak, asmak, herkesin Lenin’i bilip tanıması ve teslim olması için hiç tereddüt etmeden asmak”tı. Komünist programa karşı politik muhalefeti ezmek için ceza kampları kurdurdu. Milyonlarca insanın ölümünden sorumludur.

1924’te öldü. Yerine Stalin geçti. Mezarı komünist Rusya’nın türbesiydi.

1980’de dünyanın birçok tarafında bu kanlı ve zalim rejim yıkılınca Lenin’in heykelleri yerle bir edildi.
Kendi ülkesi bile onun zulümlerini hatırlamak istemiyordu.

Bir yanda “Yurtta sulh cihanda sulh!” diyen Ata’mız, diğer yanda “Parolası şiddet ve asıp kesmek olan Lenin!” Olacak iş değil. Hiçbir ortak yanları yok.

Atatürkçü düşünce dernekleri neden tepkisiz?
Vatandaşlarımız o mitingde ( Önceki gün, Yurtsever Yurttaşlar Platformu öncülüğünde İzmir'de gerçekleştirilen "Laiklik Yürüyüşü"nde Ata'mız ile Lenin aynı beze resmedilmiş kahramanlar olarak gösteriliyordu.) o afiş resmin taşınmasına nasıl müsaade ettiler?
Anlamış değilim.
Bizim bilmediğimiz bir şeyler mi var?

Ve diğer blog dostumun (akar) oldukça anlamlı yazısı:

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=91167

Bu yazıya yapılan bir yorumda bir arkadaşımızın sorduğu soruya ben de ortak oluyorum:

Peki o mitingde Ata'mızın yanında yine bizim atalarımızdan Abdülhamit'in resmi olsaydı, yine böyle bir tepkisizlik olur muydu?
......................................
Lenin hakkında bilgiler için kaynak: Dünyayı Aldatanlar- Sefa Saygılı