- Kategori
- Sosyoloji
Atatürkçüyüz

Trabzon Öğretmen Okulu, Faruk Demirel öğretmenim ve ben Türkay Korkmaz, 1966
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün koyduğu ilkelerden ayrı düştük. Günümüz “özelleştirme” talanıyla sarsılmaktadır. Cumhuriyetin kazanımları, birikimleri yok pahasına satılmaktadır.
Atatürkçü olmak suç sayıldı. Ulusalcı, laik, devrimci, halkçı, devletçi, cumhuriyetçi ilkeler tartışmalı bir nitelik kazandı.
Eğitimimiz, toplumumuzun içinde bulunduğu sorunların çözümünden soyutlandı. Cumhuriyetin has yurttaşlarını yetiştiremez olduk. Oysa başımızın dik durması, onurlu yaşamamız laik eğitimden güç alacaktı. Ortak paydamız Atatürkçülük bayrağı altında toplanacaktık.
Uluslaşma sürecimiz tamamlanamadı. Tasada, kıvançta bir olan ulusal kimlikli bireyler yetiştiremedik. Toplum olarak geçirdiğimiz aşamaları Atatürkçülükle taçlandırmıştık.Artık etnik kökeni aranmayan bir ulus olacaktık.
Ulus devletimiz yurttaş, yurt, kültür, tarih öğelerinde yükselecekti. Anadolu kültürü sahip çıkacağımız en önemli kazanımımızdı. Dünden bu yana bu topraklar üstünde yaşayan ya da yaşamış olan tüm kültürlere sahip çıkacaktık. Ayrık otları toprağımızda olmayacaktı.
Atatürkçülük gelişmemizde, çağdaş uygarlığa ulaşmamızda tek dayanağımızdı. Ne yazık ki Atatürk’ten ve Atatürkçülükten ayrı düştük. Bugün yaşadığımız olumsuzlukların kaynağında bunu aramak gerekir.
Yeniden “Anadolu Ateşi” yakılmalı. Atatürkçülük temelinde ulusal birliğimiz pekiştirilmeli, ulusal dirliğimiz yeniden kurulmalı. Bu görev tüm Atatürkçülere düşmektedir. Yılmayalım, durmayalım.