Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

05 Kasım '08

 
Kategori
Tarih
 

Atatürkün kişiliği ve düşünce yapısı-3

Atatürkün kişiliği ve düşünce yapısı-3
 

Manastır Askeri İdadisi


Şiirle ilgileniyor...Siyaset ilgisini çekiyor...Tarihe merak sarıyor...Osmanlı yönetimine kızıyor


Mustafa Kemal, Askeri İdadi'ye girdiği zaman 15 yaşındadır; yıl 1896'dır.

İdadi'deki(lisedeki) ilk zamanlarını şöyle anlatıyor Mustafa Kemal: "Bana matematik çok kolay geldi. Kendimi bu derse verdim. Fakat Fransızca'dan geri idim.İlk üç aylık tatilimi geçirmek üzere Selanik'e geldiğimde gizlice Fransız mektebinin özel sınıfına devam ettim. Farnsızcamı ilerlettim.(Bu mektep, Tophane'deki College des freres'di)

Mustafa Kemal'e göre "bir kurmay mutlaka bir yabancı dil bilmeliydi". O'nun bu ifadesinden, kurmay subay olmayı, daha lise yıllarında düşünmüş olduğu anlaşılmaktadır.

Mustafa Kemal'in Fransızca öğrenmesi O'nun batı kültür ve ve uygarlığından da yararlanmasına imkan sağlamıştır. Kültürlü ve bilgili olmanın, çevre ile ilişkilerinde ne derecede yararlı ve gerekli olduğunun farkındadır.

Şiirle de ilgileniyor

İdadideki arkadaşları arasında güzel konuşan ve şiir yazan Ömer Naci vardı. Mustafa Kemal bu konuyu da şöyle anlatıyor: "Bir gün benden okumak için kitap istedi. Verdiklerimden hiçbirini beğenmemesi gücüme gitti. Edebiyat diye bir şey olduğunu o zaman öğrendim. Şiire heves ettim. Alay emini olan hocam Mehmet Asım efendi imdadıma yetişmeseydi şair olup çıkacaktım"

Buna rağmen Mustafa Kemal'in şiire olan sevdası bitmemiştir. Harp Okulu yıllarında, Namık Kemal'in şiirlerinden etkilenmesinde, bu şiirleri ezberlemesinde ve şiirlerdeki hürriyet havasını içine sindirmesinde bu şiir merakının payı büyük olmuştur.

Siyaset ilgisini çekiyor; dünyayı tanımaya başlıyor

Mustafa Kemal, artık gözlemlerini değerlendirmekte, okuduklarını anlamakta ve çevresindeki olaylardan bilinçli bir şekilde etkilenmektedir. O zamanlar yasak edilen pek çok kitabı okuyor, dünya tarihinin siyasi akımlarını genel olarak tanıyor ve ülkesinin durumunu öğrendiklerinin ışığı altında değerlendirebiliyordu.

Mustafa Kemal, o günleri şöyle anlatıyor: "Derslerime iyi çalışıyordum. Bunun yanında yeni arkadaşlarımla yeni duygu ve düşüncelere dalmıştık. Yurdun yönetim ve siyasetindeki uygunsuzlukları görüyorduk".


Hürriyet ve milliyetçilik fikirleri yeşeriyor

Mustafa Kemal'in hürriyet ve milliyetçilik fikirlerinin oluşmasında yaşadığı bu çevrenin büyük etkisi olmuştur. Askeri İdadi'nin bulunduğu Manastır şehri, çeşitli fikir ve görüşlerin merkezi olduğu kadar, çeşitli etnik grupların da Fransız Devrimi'nin etkileri ile menfaat çatışmalarının içinde olduğu bir bölgedir. Burası aynı zamanda bir kültür merkezidir. O'na genç yaşından itibaren politika zevkini, devlet işleri ile ilgilenme eğilimini, aynı zamanda memleketin kökten bir yenileşmeye kavuşturulması arzusunu veren de bu ortamdır.

Tarihe merak sarıyor

Mustafa Kemal'in tarih merakı da Askeri İdadi'de başlamışltır. Tarih hocası Mehmet Tevfik Bey, Mustafa Kemal'in düşünce yapısın etkileyen ilk kişilerin başında gelir. Mustafa Kemal'e Fransız Devrimi'ni öğreten bu hocasıdır.

"Tarih hocam Tevfik Bey, bana yeni ufuklar açtı. Bu nedenle ona minnet borcum var" diyen Mustafa Kemal, ilerde Türk ulusunun kaderini tayinde tarih biliminden yararlanacak, Türk ulusunun tarih zenginliğini ortaya çıkaracaktır.

Osmanlı yönetimine kızgınlığı artıyor

1897 Osmanlı-Yunan Savaşı, 16 yaşındaki Mustafa Kemal'i çok etkilemiştir. Kendisi bunu şöyle anlatır: "Gençlik hayatımın en heyecanlı günlerini yaşadım. Yaşımın küçük olmasına rağmen bu savaşa katılmayı çok istedim. Az daha gönüllü müfrezeler arasına katılıp gidecektim...

Burada, Mustafa Kemal'in anlattıklarını durduralım ve olayın biraz ayrıntısına girelim. Gençler, davul zurna sesleri arasında ellerinde bayrakları ile cepheye koşuyorlardı. Aralarında bıyıkları henüz terleyen çocuklar da vardı. Bazı arkadaşlarının anlattıklarına göre Mustafa Kemal de, arkadaşlarından biri ile okuldan kaçmışlardı. Katılacakları bir kıta ararken gece vakti bir kapı önüne gelirler. Mustafa Kemal, kapının tokmağını vurur. Kapıyı açan bir kadın, elindeki lambayı gençlerin yüzüne tutarak:

_ Mustafa! Sen burada ne arıyorsun? der.
Bu kadın, Selanik'te uzun müddet kalmış ve Zübeyde hanımı tanıyan bir Bulgar kadını idi. Mustafa'yı içeri alarak:
_ Nereye gidiyorsun? diye sorar.
_ Cepheye...Yunanlılar ile çarpışmaya...

Kadın, Mustafa Kemal'i güçlükle kararından vazgeçirmiştir. Şimdi Mustafa Kemal'i dinlemeye devam edelim:"...Bu savaşta Yunan ordusu perişan edilip ezilmiştir. Ama, Avrupa devletlerinin baskısı altında bulunan padişah, kazanılan zafere rağmen öne sürülen mütareke koşullarını kabul etmek zorunda kalmıştır. Aynı zamanda Girit adası da tamamen kaybedilmiştir. Bu acı gerçek, o zaman padişah olan Abdülhamit'e karşı içimde ilk tepkiyi uyandırdı. Arkadaşım Nuri(Conker) genç bir subayın -böyle olmamalıydı, yazık, çok yazık- diyerek ağladığını anlattı. Manastır sokaklarında yine de şenlikler yapılıyordu, yine -padişahım çok yaşa!- avazeleri yükseliyordu. Ben ilk defa bu dileğe katılmadım"

Mustafa Kemal'in bu sözleri, O'nun Osmanlı yönetimine ne derece kızgınlık içinde olduğunu göstermektedir. Bu olay, O'ndaki milliyetçilik ruhunu ve aşkını kamçılamıştıır.


Devamı yarın


cdenizkent


________________ :

Bloglarımla ilgili kaynakları, sonuncu bloğumda vereceğim.
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara