- Kategori
- Deneme
Ateşten Maskeler-Kılıçlar ve kalkanlar
Ateşten Maskeler
"İnsan en büyük yarayı gerçekten sevdiklerinden alır." dedi yolcu.
"Çünkü Onların yanında savunmasızdır; kalkanlarını indirmiş, maskesini çıkarmış; kılıcını ortadan kaldırmıştır. Ve en büyük darbe onlardan geldiğinde savunmasızdır tümüyle.
Ve darbenin geldiğini görse bile ne kılıcını eline alır, ne zırhını kuşanır, ne de kalkanlarını ortaya çıkarır. Öylece durur.
Edimsiz kalır çünkü harekete geçmesi demek sevdiğini yaralaması anlamına gelir. Bu nedenle harekete geçmez..."
"Ve en yürekli insanlar, gerçekte en fazla yarası olanlardır.
Ve en az yarası olanlar, en korkak olanlardır."
"İşte" diye gösterdi bir kadın; "Bak bende ne çok yara var... Bir bilsen." Elbisesinin yakasını aşağı doğru çekiştirdi ve göğsündeki derin izi gösterdi. Eskimiş bir yara iziydi gösterdiği.
Yolcu derin bir nefes aldı; yavaşça elini uzatıp yaraya dokundu parmak uçlarıyla.
Başını salladı hafifçe; "Bu korkaklığın izi... Yüzleşirken değil, kaçarken düştüğünde olan bir iz bu..." diyerek elini çekti.
Kadın, gözleri çakmak çakmak baktı yolcuya ve ateşin başından kalkıp karanlıkta kayboldu.
Diğerleri sessiz kaldılar. Kimse yarasını gösterme ve yolcuya dokundurmaya cesaret edemedi bu olaydan sonra.
Yolcu da sessiz kaldı. Herkes ateşten maskesini takmış kendi açtıkları yaralarının boşluğunda dolaşmaya başlamıştı bile...
" Sonsuzluğun neresinde duruyorsan, tam da onun merkezinde duruyorsundur. "