- Kategori
- Şiir
Ateşten toplar düştü bağra

netten alıntı
vururken saat son tiktağını
kanadıyla saramadı dünya acıyı
sözün büyü(sü)cüsü mavi ışık sönmüştü
dünya değirmeninden uçup gidemeyen
kanadı kırık, ürkek güvercinler kaldı arkada
soldu cennet bahçeler
sarı sıcak zaman durdu
durdu dünya
uğultusundan başka bir ses duyulmuyordu
ağlıyordu gökyüzü, hıçkırarak ağlıyordu…
aralık kalan kapıda
bir heykel kadar taş/tı manâ
yaşanacak ne çok şey vardı oysa !...
hiçbir dudağa değmesindi artık yaşam
kasvetinde çıldıran günü
bir tabanca sesiyle susturdu adam!
şimdi, beraber çıkacaklardı han kapısından
oluk oluk taştılar
acı seslerin rüzgârıyla
günden, kara geceye doğru aktılar aktılar...
aktı /apak/ bir çarşafın altında
ölmeyecek…
uğrunda ölünecek ADAM !
gidiyordu, kağnı ayaklar ile
mecâlsiz eller üstünde
bağrı yakan
ateş topları patlıyordu dört bir yandan…
er geç gidilecekti ya
“her ölüm erken”di
lâkin bizim için bu ölüm, en erken idi !...
(…gelebilsen yeniden Samsun’dan gür sesinle…ne çok ihtiyacımız var SANA bir bilsen !…)
Hâdiye Kaptan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.