Atmayalım, sallamayalım. Blog yazalım..

Blog yazmak ciddi bir iştir.
Aynen gazetecilik gibi..
Aslında insanların inanarak yaptıkları bir sonuç elde etmek istedikleri her iş ciddidir. Ciddi olmak zorundadır.
İnsanlarımızla her gün yazılı ve görsel olarak 24 saat muhatap olan medya yazar çizerlerinin ve yapımcıların, yaptıkları işleri ciddiye alıp almadıklarını nasıl anlarız ?.. Yaptıkları yorumlar ve verdikleri haberlerde gösterdikleri hassasiyet ve titizliği araştırarak değil mi ? .
İnsanları yönlendirmede çok etkin bir role sahip medyanın işlevi ancak somut ve dürüst delillere dayanıyorsa ve “suçluluğu ispat edilene kadar her insan suçsuzdur” savına sahip çıkılıyorsa geçerlilik kazanır ve inandırıcı olur..

Bu anlamda, amatör bir ruhla yazılmış dahi olsa, 300 veya 500 kişi tarafından okunuyor da olsa, veya yaklaşık 5000 kişilik MB ailesine hitap ediyor da olsa yazdığımız yazıların gerçeklere, somut verilere ve doğru delillere dayanması gerekir.
“Ben haklı çıkmalıyım”, “Bu zaten böyledir”, “Zaten öyle olmamış mıydı” gibi soyut ve gerçeklerden uzak bloglar çoğu kez yazarını zor durumlara düşürebilir.

Özellikle geniş yığınları ilgilendiren siyasi parti, sivil toplum örgütü, demokratik kitle örgütü gibi kurumlar hakkında yazdığımız yazı ve yaptığımız yorumlarda çok dikkatli olmak zorundayız.
Bu hem kendi saygınlığımız hem de hitap ettiğimiz kitlenin saygınlığı için olmazsa olmazdır.
İşte “Baykal ölse de kurtulsak”, “RTE yok olsa da bu memleket AKP’den kurtulsa” ya da ne bileyim olur olmaz çeşme başı edebiyatı ile sonradan çok büyük yanılgılara düşebileceğimiz yazı ve yorumlardan kaçınmamız gerekir.

Bu yazıları okuyanların hepsi aklı başında, neyin ne olduğunu bilen insanlardır. O zaman bu yazıları yazanların ve o yorumlarda bulunanlarında bu kategoriye layık olmak zorunlulukları vardır.

Saygılar..

25.01.2009