- Kategori
- Psikoloji
Avcılar

Alnini elinin tersiyle yavasca sildi. Yorgunluktan elleri titriyordu. Davetkar yataginin aralik kalan kapidan suzulen goruntusu fazlasiyla cezbediciydi. Iki nolu fircayi dislerinin arasina sIkistirdi ve yuzunu calismasina daha da yaklastirarak son bir kac ince rotusu tamamlamaya koyuldu. YaklasIk yarim saat sonra elinde sarap sisesiyle tablonun karsisindaki koltuga serilmis dusuncelere dalmisti. Tabloya uygun bir isim ariyordu zihninde. Fakat her cabalayisinda bilincalti onun yuzunu seriyordu gozlerinin onune. Basini salladi ve kalan sarabi susuz kalmiscasina icti. Bosalan siseyi kolunun olanca gucuyle duvara firlatti. Gecenin o sinsi sessizliginde muthis tiz bir sesle yankilandi kirilisi. Basini ellerinin arasinda mengene gibi sIkistirdi. Aklini ondan arindirmaya calisiyordu. Ama nafile. Kalkti ve sakin adimlarla pikabin basina oturdu. Plaklarini karistirip 'i giganti del jazz' serisinin en sevdigi uzuncalarini alip pikaba yerlestirdi. Tumunu dinleyecek gucu yok. Bir sure hangi parcayi dinlemek istedigini dusundu. Sonunda 'all my love' parcasina karar verdi. Muzigin ilk tinilari odaya yayildiginda butun vucudu onun anilariyla sarsilmisti. Bilincaltinin oyununa gelmisti. Vic Dickenson'in trompetiyle hayalleri tekrar dirildi. Dickenson plagin citirtilari arasinda zamana direniyormus gibi trompetini daha atesli caliyordu sanki. Dusundu ki kendisi de askin sokaga dusurulmesine boyle direniyordu. Bu paralelligi boyle kurmak icin deli olmak gerek dedi. Ani bir hareketle anilara tamamen bogulmamak icin pikabin kolunu sertce cekti. Dickenson hala caliyordu trompetini. Zihninde muzik kaldigi yerden devam ediyordu. Tablonun karsisina gecti. Fircayi eline alip sag alt bosluga 'avcilar' yazdi. Sallanarak ve isteksizlikle yatagina ilisti. Sol tarafina uzandi. Terkedildigi gunden beri sag tarafina gecemiyordu yatagin. O hala orada yatiyormus gibi urperiyordu saginda. Hala sicakligi buram buram burnuna mi doluyor!
Yorgunluktan ve saraptan gozleri ates topuna donmustu. YaklasIk bir aydir bu haldeydi. Hic bir cikis yolu bulamiyordu icinde. Tum kapilari O'na cikiyordu. Anliyor ki hala asIk. onun yaptigi tum adiliklere kaltakliklara ragmen seviyor. Nedir bu boyle! Yatakta yan dondu ve gozlerini simsIki yumdu. Dickenson all my love'in kapanisini yapiyor. Gozleri agirlasti. Kursuni bir uyku once elleri ve ayaklarindaki hissi kaldirdi, vucudu yataga daha da gomulmeye basladi. Saclarinda bir urperme hissetti gozlerini araladi ve uyku butun agirligiyla ustune abandi. Daldi.
Sabah uyandiginda bir sure kendine gelemedi. Tulleri sarsarak iceri dolan ruzgarda gunes sabah dansini yapiyordu. Vucudu dinlenmis fakat zihni allak bullak uyanmisti sabaha. Gece dolu dolu ve ipe sapa gelmez ruyalar gordugunu animsiyor ama iceriklerini, ayrintilarini hatirlamiyordu. Genis daginik yataginda gerinip dogruldu. Yastiklari sirtinin altina yerlestirip ellerini gogsunde birlestirdi. Odayi suzmeye basladi. Aralik kapidan salonu gozledi..Tum kose bucak sinsi hatiralarla doluydu. Ciplak odasinda bulunan tek esya ise yatakti. Yerden sigara paketini aldi ve bir tane yakti. Uzun suredir adeti degildi kahvaltidan once sigara icmek. Zaten sigara yi icmiyordu, sigara onu iciyordu bu sabah. Sigara onu degil o sigarayi zehirliyordu. Gardroba yurudu, sallanarak, cekmeceyi cekip giyecek birseyler aradi. Giysilerin arasinda ona ait bir kac esya eline gecti.Ne yapacagini kestiremedi. Ondan kacmanin yolu yok bu evde. Her bir esyanin onunla ilgili anisi sariyor evi. Mutfaktaki canak bardaktan sehpanin uzerindeki muma, banyodaki deterjandan duvarlardaki resimlerine kadar heryerde. Resimlerini yirtip attigi zamani animsadi. Dort bes gun evvel bir ogle ustu idi. Bakmamaya calisarak cekmeceden cikarmis ama tam yirtacagi sirada bir el yapismisti bogazina. Bir dugum. Soylenemeyen sozlerin biriktigi yerde sIki bir yumruk gibi duruyor , boguyordu. Ici paralanarak bir sure bakti resimlerine, sonra yavas yavas kucuk yirtilamayacak kadar kucuk parcalara ayirana kadar durmadi.
Cocukluk ediyordu..Evet..İsmini cocukken almisti diger herseyle beraber..
Ayna belirdi birden onunde...Yuzunu yikar buldu kendini. Saclarinin bu kadar uzun olmasina sasirdi. Dondugunde oda kizil bir dumanla kapliydi. Elini havada gezdirdikce duman alevleniyordu. Telasla kapiya kostu. Kapiyi acti..Disarida ummadigi bir bahce buldu.. Orantisiz citlerle cevrili bombos bir bahce.. Sadece gur bir ihlamur agaci ve dibinde bir iskemle duruyor. Odanin isindigiini farkedip bir adim atti disari. kapiyi acik birakip bahcedeki iskemleye yurumeye basladi. Fakat o yurudukce mesafe hic degismiyordu. Oldugu uzaklik butun ulasilmazligiyla duruyordu. Adimlarina biraz inat katti ve sert ve hizli yurudu. Ufuk cizgisinde gordugu daglarin bile goruntusu degisiyordu.. Fakat ihlamur agaci ve iskemle sanki birisi kaciriyormus gibi titremeksizin ayni mesafede idi.
Oturmak istiyordu artik..gucu tukenmisti. Akli almiyordu olan biteni.. Sanki tanri gelmisti yeryuzune bir bilinmezlikten.. Evle ihlamur agacinin arasinda comeldi..Bu kadar sicak olmasini beklemiyordu havanin.. Basini goge kaldirdiginda korkuyla sendeleyerek geriye dogru atti kendini. Gunesin tahmini onyedi derece saginda ay parliyordu. Bakilamayacak kadar parlakti..Elini siper edip parmaklarinin arasindan bakmaya calisti.. Gunesten bile parlakti. Bahcesinin ardindaki manzara hare hare dumanlaniyor ve durmadan degisiyordu. Basini onune aldi ve gozlerini kapadi. Kesinlikle tanri gelmisti. Baska bir sey olamazdi.. Hem gelmese bile boyle birseyin olmasina izin vermezdi..
Yirtici bir ses yankilandi tepelerde...
İcten ice dusundugu gerceklesiyordu...
Avcilar geliyordu...